(6) "Hatırladığım Tek Şey Yere Yığılışım Olmuştu"

14 2 3
                                    

"Operasyon iki için hazır mısınız hanımlar, beyler?"

"Hayır."

Yeliz'in sesini duymamka sinirle bağırdım.

"Ben daha Yeliz'in planlarına güvenmem aq. Dün yine orada o adamı gördüm. Yüzüğünü yine düşürme sakın, dedi bana uff. Dalga geçti bildiğin benimle."

"O da senden etkilenmiş belli."

"Sen sus Yıldız. Hep garip çıkarımlarda bulunuyorsun. Adam benimle dalga geçti diyorum."

"En büyük aşklar nefretle başlar. Aynı ben ve Mert aşkım gibi. İlk başta bende nefret ediyordu şimdi deliler gibi aşık."

Yiğitin saçmalığından sonra dinlememeye karar vererek kulaklığın birini çıkarttım.

Bunlar da yıllardır birbirlerini seviyorlar bi sevgili olamadılar aq. Hayır bir de Mert zamanında onu Yiğitle tanıştırmam için götümü yalamıştı. Şimdiyse siktiri çekiyor çocuğa. Her neyse çok da sikimde.

"Siktir öleceğiz."

Yıldız'ın çığlığı kulağı delerken ona karşılık verdim.

"Ne bu dram Yıldız?"

"Sen sus rezil bebe."

Tam o sırada karşımda yeniden beliren o adamla korkudan elim ayağıma dolaştı. Neden şimdi eski okulunun bahçesinde ki? Hızla uzaklaşmak için koşarken konuştum.

"Hassiktir ben gidiyorum. Yeniden rezil olamam." dedikten sonra telefonu kapatarak cebime koydum.

Hızla uzaklaşıyordum. Hala orda mı diye kontrol etmek için kafamı çevirdiğimde dimdik bana baktığını fark ettim. Bu beni daha da çok gererken koşmaya devam ediyordum.

Arkama baktığım için önüme çıkan direği göremedim ve kafamı çarptım. Hatırladığım tek şey yere yığılışım olmuştu.

(⁠ ͝⁠°⁠ ͜⁠ʖ͡⁠°⁠)⁠ᕤ

Gözlerim hafiften aralandı. Etrafa bakındığımda hastane odasında olduğumu fark ettim. En son direğe çarptığım için olmalıydı.

Yan tarafımda annem ve babam Kuzeyle konuşuyordu. BU ADAM NİYE HER YERDE Kİ? Üstü başı dağılmış, üzerinde kan lekeleri vardı. Anladığım kadarıyla bana yardım eden oydu ve ailem de ona teşekkür ediyordu.

Kuzey'in gözleri bana döndü. Heyecanla açılan gözleri parlıyordu. "Uyandın mı?" diyerek yanıma doğru yaklaştığında ailem de yanıma geldi.

"Nasılsın oğlum? Bir yerin ağrıyor mu?" Annemin sorusuyla endişe vermemek için gülümsemeye çalıştım. "Yok anne, merak etme."

"Bir şeye ihtiyacın varsa söyle bak. Çok kotü vurmuşsun kafanı, öyle diyor arkadaşın." dedi babam. Arkadaş? O benim nerden arkadaşım oluyor?

Kuzey'e döndüm. Elindeki bardağı bana uzattı. "Al biraz su iç." Elimin tersiyle ittim. "Gerek yok." Kafamı öbür tarafa çevirdim.

"Oğlum neden böyle yapıyorsun? Senin buraya kadar getirmiş, bir de üzerine seninle ilgileniyor."

Diyemedim ki anneme 'Zaten bu hale gelmeme sebep olan da o.'

Kafamı tekrar ona çevirdim. Üzgün bakışlarla bana bakıyordu. BU ADAM NASIL BU KADAR TATLI GÖZÜKEBİLİR!? Terden ensesine ve yüzüne yapışmış saçlar, üstündeki gömleğin dağılması ve vücudunun bir kısmını göstermesi, kan lekeleri... SİKTİR GİT YAMAÇ NE DİYON AMK?

Tamam itiraf edicem çok yakışıklı biri ve böyle birinin benimle ilgilenmesi bile beni çok heyecanlandırıyor. Ama böyle olmak istemiyorum, yeniden birine aşık olmak istemiyorum.

"Sağol." diyebildim yalnızca. Bakışları değişmedi, aynı hüzünle bakıyor bana. Hala elinde tuttuğu suyu aldım ve tek seferde içtim. Bardağı geri uzattım. "Oldu mu?" Genişçe gülümseyerek başını salladı. Çok güzel gülüyor...

(⁠ ͝⁠°⁠ ͜⁠ʖ͡⁠°⁠)⁠ᕤ

"Seni bu kadar hızlıca kaçmaya iticek neydi çok merak ediyorum."

Ailem benim çıkış işlemlerimi yaparken ben odada Kuzey'le yalnız kalmıştım.

"Ben de neden günlerdir benim başımda durduğunu merak ediyorum."

"Senin için endişeleniyorum çünkü."

Aniden aldığım itirafla kalp atışlarım hiç olmadığı kadar hızlandı. Ciddi yüz ifadesi o kadar çekiciydi ki ne gözlerimi alabiliyordum ne de kalbimi yavaşlatabiliyordum.

"Neden benden kaçıyorsun?"

Çünkü aşık olmaktan korkuyorum. Sikeyim o kadar iyi biri ki kalbim ona karşı gelemiyor.

"Senden kaçtığımı kim söyledi?"

"Gördüm. Beni gördüğün an kaçtın. Sapık olduğumu falan mı düşünüyorsun? Sadece seni tatlı bulduğum için biraz uğraşmak istemiştim, neden benden nefret ettin ki?"

O bana tatlı mı dedi? Bayılcam birazdan.

"Senden nefret etmiyorum."

"Neden benden kaçtın o zaman?"

"Şey... Ben sadece-"

"Tamam sorun değil. Bundan sonra kaçma benden."

Üzgün ifadesi o kadar tatlıydı ki ne yapacağımı bilemedim. Elim ayağıma dolaştı. Heyecanla omuzlarından ittirerek "Tamam tamam, artık odadan çıkarsan üstümü değiştiricem."

"Olmaz!"

"Niye?"

"Ya o sırada bir yerini incitirsen? Düşersen?"

"Merak etme kapının önünde bekliycen alttarafı bir şey olursa girersin."

"Ama olmadan önce müdahale etmem gerek."

"Ya git diyorum bir şey olmaz."

Omuzlarından daha sert ittirdim ama mümkün değildi, yerinden bile kıpırdamıyordu.

"Ama endişeleniyorum."

"Off tamam içerde dur. Ama arkanı dön."

Gülseyerek kafasını salladı ve arkasını döndü.

Bu adamın arkasında soyunuyor olma düşüncesi çok garipti. Şuna bak ya ne biçim omuz o öyle, Fatih Sultan Mehmet köprüsü maşallah. Keşke o benim arkamda soyunsa da- YAMAÇ NE DİYON AMK!?

Hızla üstümü değiştirdim. Ne biçim hayaller kuruyorum ben?

Kaslı Adam [BxB]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin