______________________________________
-Atlas ablacım yapma böyle!
İsyanla karşılık söylediklerimle tek aldığım cevap olan hıçkırık sesiyle kalbim bir kez daha sızladı yarım saatir bu durumdaydık
Yarım saat!
Yarım saatir Atlas içeride ağlıyor ben odasının kapısına bir dizimi kırıp kendime çekerek sırtımı dayamış sakinleştirmeye çalışıyordum sabah aşağı inince odadan çıktığım ve işime döndüğüm için herkes bir nebze olsun rahatlamışken Atlas kıyameti koparmıştı çünkü biliyordu artık intikam zamanı geldiğini biliyordu
Gidiceğimi belkide hiç bir zaman gelmeyeceğimi biliyordu
-Bak sana söz veriyorum... Ben sana verdiğim hangi sözümü tutmadım ki?
Umutla sorduğum soruyla yine cevap almamışken tam tekrar konuşacakken Atlas konuştu
-NE İÇİN SÖZ VERİYORSUN?! NE İÇİN?! BANA GERİ GELECEĞİNİN SÖZÜNÜ VEREBİLİR MİSİN?!
Yutkunamadım veremezdim ben kardeşime yaşayacağımın sözünü veremezdim
Kafamı kaldırıp diğerlerine bakınca bana merakla bakıyorlardı babam, abilerim, üçüzlerim ve Can hepsi söz vermemi bekliyorlardı ama ben söz veremezdim ki ben tutamadığım hiç bir sözü veremezdim
Bakışlarımı onlardan çekip kafamı yere eğdim ben uzun zaman sonra başımı eğmiştim bana bunu ailemin korku dolu bakışları yaptırmıştı
-NE OLDU?! NİYE SUSUYORSUN?! GELMEYECEKSİN DİMİ?! GERİ GELEMYECEĞİNİ BİLE BİLE GİDECEKSİN!!!
İstemsizce yumruğumu sıktım öleceğimi bile bile gidecektim buna mecburdum ama gitmeden önce yapmam gerekenler vardı intikamım sadece Sibel ve babası Harun'dan olmayacaktı intikamım ailem dediğim insanların ölümüne yol açan herkese olacaktı!
-Gitmiyeceğim en azından şimdi değil o yüzden kapıyı aç lütfen konuşalım!
Sesim isyan eder gibi çıkmıştı artık birilerinin beni anlamasına bana zorluk çıkarmamasına o kadar çok ihtiyacım vardı ki
Dakikalarca bekledim ama kapı açılmadı kapı açılmadıkça benim gözmü doldu neden kimse beni anlamak istemiyordu?
Yorgundum hemde hiç olmadığım kadar
Omuzlarım yenilgiyle düşerken kapı pervazından destek alarak ayağa kalktım istesem kapıyı kırabilirdim ama Atlas tam kapının arkasında olduğu için yapamıyordum
Üzüntümüm yanını hafif sinir kaplarken hızlı adımlarla aşagıdaki merdivenlere yöneldim arkamdan seslenmelerini umursamadan arka bahçeye çıktım
Yaşadığım duygu değişimlerine kafa yormayı bırakmıştım çünkü hiçbirinin mantıklı bir açıklaması yoktu!
Kafamı kaldırıp Atlas'ın penceresine bakınca açık olması sırıtmamı sağlamıştı kafayı iyice bozmuştum
Kapıdan kovsa bacadan girerdim!
Düz duvar olmasına rağmen hiç zorlanmadan ikinci kata kadar çıkmayı başarmıştım diğerleri arkamdan bir şeyler söylüyor ama ben duymuyordum hepsine açıklama yapacaktım ama bir kere tek
Elimi pencere kenarına atınca kendimi içeri ittim ayaklarım yerle bulaşınca postallarımın çıkardığı sesten dolayı karşımda sırtını kapıya yaslayarak ağlayan kardeşim şaşkınca bana bakmaya başlamıştı
Sinirle ona yaklaşıp sıkı olmayacak şekilde kolunu tutup onu kaldırdım sinriliydim neye olduğunun pek önemi yoktu ama sinirliydim!
-Napıyorsun sen?! Biz seninle ne konuştuk?! Sana ilk geldiğimde ne dedim ben?! Bu yolun sonunda şehitlik var dedim tehlike var dedim beni ablan olarak kabul edersen birlikte oluruz ama bunlar hep hayatımızda olur demedim mi?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kurşuni Tılsım
Teen FictionBaştan aşağı gece olan o adam Ve ay ışığı ile gölgeyi var eden o kadın'ın hikayesi~ ~asker kurgusu ve karıştırılan bebekler