5. Bölüm

24 9 4
                                    


Günaydın canlarımmm💋
(Gerçi geç oldu ama neyse dkskskdkslsmdm)

Yukarıdalı müziği açmayı unutmayın, benim favori müziğim umarım sizde seversiniz.

Yorum yapıp, değerlendirmeyi unutmayınn.

___

Elimde Kuzeyin notu, gözlerim gözlerinde,kaskatı kesilmiş halde şok içinde bakıyordum, donakalmıştım. O ,ise bana bakıp gülümsüyor, elveda diyordu, el sallıyordu. Bense sadece bakıyordum, sadece ve sadece baka biliyordum. Çok acizdim, ilkdefa bu kadar aciz hiss ediyordum kendimi. Hiç olmadığım kadar aciz... Uçmak isteyen kanatsız bir kuş gibi, koşmak isteyen engelli bir çocuk gibi,yaşamak isteyen ama ölüme mahkum edilmiş bir insan gibi, arkadaşları olmasını isteyen ama yalnızlığa mahkum edilmiş bir kız gibi... Çok aciz hiss ediyordum, hiç olmadığım kadar aciz...

Onlar çıkmıştı, her kes yavaş yavaş yatak odasına çıkıyordu. Ben mi? Bense donup kalmıştım. Birden omzumda hiss etdiyim elle birlikte korkarak arkaya döndüm. En küçüklerimizden biri olan Öykü elini omzuma koymuş, masum mavi, kocaman gözleriyle bana bakıyordu.

"Kumru abla gidelim mi?"diye tatlı sesiyle söze girdi Öykü. Bir kaç saniye öylece baka bildim, sonra konuşmanın en iyisi olduğuna karar verdim,

"Gidelim canım, gidelim" dedim ve elini tuttum. Sanki onunda gitmesini istemiyormuş gibi, sanki onuda kaybetmek istemiyormuş gibi...

Yukarı çıktıp yatağıma oturduğumda her kes sohbet ediyordu, Kuzeye olucaklardan habersizdiler. Birden istemsizce elim cebime gitti, not kağıdının cebimdeki çıkardığı sesten kağıdı hatırladım. Hemen çıkardım. İstemesemde okumaya başladım, okumalıydım. Mektupu açtığım an onun yazısıyla karşılaştım. Ellerim titredi, gözlerim doldu, sanki hayat bir kez daha bana artık onun yokluğunu hatırlatıyordu...

"Sevgili Kumru,

Öleceğimi ikimizde çok iyi biliyoruz. Kader böyleymiş... Ben öleceğim, ama siz yaşayın... Hemen şimdi kaçın. Yetimhanenin ormanlık alanında biraz ilerleyin. Orda kocaman uçurum göreceksin. Uçurumun iki tarafının kesiştiği bir yer var, ben anneyi oyalarım. Uzun yoldan gitmesini sağlayacağım. Siz oradakı ormana girip şehre çıkmaya çalışın gerisini size bırakıyorum. Seni çok özleyeceğim, beni unutmayın tamam mı...

Seni çok seven Kuzey'in"

Gözlerum dolmuştu, ellerim titriyordu. Farkındaydım, o artık yoktu, tek başımaydım, bu koskoca dünyada tek başına. Öyle bir zaman gelir miydi benimle onun buluştuğu bir an, seslerimizin, tenimizin, gölgelerimizin, ruhlarımızın buluştuğu an... Artık yalnızlığımln bittiği, bu yolda tek başıma yürümediğim bir an...

Hemen kaçmalıydım, kaçmalıydık. Tek başıma kaçamazdım. Onlar benim kardeşlerimdi, her şeyimdi, bütün varlığımla sevdiyim insanlardı. Onları ardımda bırakamazdım. Onlar benim değerlilerimdi, kıymetlilerimdi.

Hemen bir kaç çanta buldum, içlerini yiyecekle doldurdum. Bulduğum bütün şişeleri, su mataralarını suyla doldurdum. Hepsini elimde tutmaya çalışarak aşağı indim. Ama bir an duraksadım. Çocuklara ne diyecektim? Ölmemek için kaçıyoruz mu? Ya da gece gezintiye mi çıkıyoruz? Hiç bir fikrim yoktu. Yinede yanlarına gittim. İstemesemde ayaklarım beni oraya itiyordu. Yavaş yavaş gittim, onlara yakınlaştım ve olmazsa olmazım, eveleyip geveledim.

" Iıı, şey, biraz dışarı çıkıp hava alalım mı? Bunaldım da" diye kekeledim, kekelesemde geçerli bir sebebim vardı, sadece hava alacaktım.

"Geç olmadı mı, Kumru" neredeyse benimle yaşıt olan Ömer konuştuğunda bir an afalladım. Ne diyecektim? Son anda aklıma gelen fikirle söze girdim.

" Kendimi kötü hissediyorum" aferin Kumru iyi bahane

" Ee, o zaman, tek başına çık. Hem bu çantalar ne?"helal olsun bana, şimdi? Ne diyecektim. Yine son saniye aklıma gelen fikirle devam etdim.

"Yok ya, tek başıma korkarım ben. Sizde gelin" dedim, sonra bana soru işaretleriyle baktıklarını görüp Ömerin bileğini kavrayıp rasgele bi odaya götürüp kapıyı içeridrn kilitledim. Sonra baktığımda burasının mutfak olduğunu anladım ve söze girdim.

"Bak, Ömer burdan kaçmalıyız. Burdan götürülrnlerin hepsi öldü"

"Ne?! Ne diyorsun kızım sen? Manyak mısın?!"

"Ömer buradan çıkalım söz sana her şeyi anlatacağım. Söz. Ama kaçmamız lazım"

"Tamam, ama anlatmazsan, sana inat geri dönerim" deyip dolaptan 7-8 tane el feneri çıkarıp kapıyı açıp çıktı. Bende tam çıkacakken Ömer'in neşeli sesi duyuldu.

"Hadi çıkıp biraz gezelim. Kumru ablanız kendini kötü hiss ediyor, onu yalnız bırakmayalım deyim çantalardan ikisini aldı, diğer ikisini elime tutuşturdu.

"Anlatacaksın" dedi en kararlı sesiyle.

"Ta-tamam" diye bildim zar zor.

Dışarı çıkmıştık, koşuyorduk kendi özgürlüğümüze doğru. Artık özgürdük ve kimse bizi durduramazdı. Tabi anne yolumuza çıkmasaydı.



___


Nasıl bölümdü ama?

Onların yerine ben burada heyecandan titriyorum xkkdmxkfkdkx

Hiç burada shiplediğiniz karakterler oldu mu?

Bu arada kitapımız #wattygirl hashtagiyle 4-cü yeri kapmış hayırlı uğurlu olsun. Nice 1-lere İNŞALLAH

Görüşürüz, iyi ki varsınız

Vadedilmiş ÖzgürlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin