Selam Cesurlar📘
Bu hikayede bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler...
Umarım beğenirsiniz...
Keyifli okumalar.📖
⌨⌨⌨
Nasıl bir karmaşanın içine düşmüştük biz? Nasıl çıkacaktık bu işin içinden? Onca acı, kaybettiğimiz koskocaman yıllar. Bıkkın bir nefes vererek ellerimle yüzümü kapattım. Bir süre bekleyip kendime geldikten sonra ayağa kalktım. İz'in odasına uğrayıp hâlâ daha uyuduğundan emin okduktan sonra kapıyı hafif aralı bırakıp çıktım odadan ve yan odaya geçerek kendimi yatağa attım. Onun yanında uyumak isterdim ama kalktığında bunu nasıl karşılayacağını kestiremediğim için şuanlık ondan ayrı olmanın mantıklı olduğuna karar vererek uykuya daldım.
Bir gün her şey düzelecek ve iyileşecekti biliyorum ama o gün geldiğinde bizim iyileşmek için sağlam bir yerimiz kalacak mıydı? Onu bilmiyorum işte ve o gün geldiğinde intikamımı tamamen almış olarak gerçek anlamda yaşamaya başlayacağım...
***********
18. BÖLÜM "RETA"
ALAZ KARAYAĞIZ'dan
Hayata dair kurduğumuz her hayal, her plan elimizde patlamak gibi bir anlaşma yapmış gibiydi bizimle. Bir insan acıları atlatmadan önce ağlarken değil o acılara gülerken yermiş kafayı. Bu da hayatın bizim için kurduğu planıydı belki de. Her yaşanan olayın, anın, hatıranın durağı vardı ama bizim çektiğimiz acıların bir durağı yok muydu? Belki bir gün acılarımız bitecekti ama o son acılarımızın değil bizim sonumuz olacaktı...
Gözlerimi masada tam karşımda oturan 6 adamın üzerinde gezdirdim. Pek adam sayılmasalarda.
Saatler önce İz'in sinir krizi geçirmesini unutamasam da onu uyuttuktan sonra burada oturmuş tek tek herkese Alaz'ın her zaman gerektiğinde ortaya çıktığını hatırlatıyordum. Ki tam şuan olduğu gibi ve hepsinin suratında beni burada beklemediklerini bariz belli eden bir ifade vardı.
Benimle birlikte dairevi şekilde olan masada 9 kişiydik. Masaya oturduğumuzdan bu yana Koral'ın gözünü dikerek bana bakmasına daha fazla sabredemediğim için konuştum. "Hayırdır Koral efendi?" Göz kırparak kafamı iki yana salladım. "Ne baktın?" Diye sesimdeki yüksek otoriteyle sordum. Koral, Uğur Saymış'ın piyonuydu.
"İstediğin hep buydu Alaz! Kaç aydır ortalarda yoksun ve ne tesadüf ki dosyalar ve flaşbek'ler ortadan kaybolunca bir anda ortaya çıkıverdin!" Kaşlarımı kaldırarak kafamı anladım der gibi salladım. Bu onu sinir etmiş olmalı ki elini masaya çarparak konuşmaya devam etti. "Aptal yerine koyduğun kişilere dön bir bak! Senin oyunun, senin tuzağın ve senin planın!" Yaşlı bunak, kendisini akıllı sanmaktan başka bir şey bilmiyor.
"Kanıtın var mı Koral!" Sağ tarafımda oturan Ceyhun'un sesiyle göz ucuyla ona baktım. Öne doğru eğilerek gözlerini kıstı. "Kanıtın varsa buyur göster. Keza Alaz'ın arkadan vurmayacak kadar sizden bin kat daha adam olduğunu da biliyoruz değil mi Koral?" Kurduğu cümle hoşuma giderken dudağımın sağ köşesi ukala bir tavırla havalandı.
Koral bir anda sinirlenmiş olacak ki "Ne demek istiyorsun sen Ceyhun!" Diyerek ayağa kalktı. "Adamlığımızdan şüphen mi var? Bize adamlık dersi vereceğine git o Bozay dediğiniz efendiye söyle de masaya maşası değil kendisi gelsin! Yüzünü dahi göstermeye korkan bir heriften bir bok ummam ben!" Söylediği şeye dudağımı büzerek kaşlarımı kaldırdım. Bozay'ın ben olduğumu bildiğindeki suratını şimdiden sabırsızlıkla bekliyordum. Ceyhun, Koral'ın aksine sakin kalarak geriye yaslanıp alay eder gibi kafasını iki yana salladı ve dilini damağına vurarak üç kere cık'ladı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAH&MAT Mahalle Hikayesi
Acción*Yetişkin okurlar için uygundur!* Aramızdaki uzaklık 7 metre, bir birilerine tuşlanmış iki silah, her birinde bir mermi. Alaz bana doğru bir adım attı ve eş zamanlı olarak ben de ona doğru bir adım attım. "Bu tetiğe aynı anda basarsak bile ilk ölen...