Güneşin parmakları büyük camın ardından bedenime dokunuyor ve onu yakıyordu.Güneşe sırtımı döndüğümde yeniden yanmaya başladım. Bir kez daha uyumama izin vermeyen ışığı kapatmak için ayağa kalktım.
Pencereyi kapatıp perdeyi çektim. Anlamsız bir şekilde odaya baktım.Ancak gözlerimi tamamen açtığımda beyazlarla dolu sıradan bir otel odasında olduğumu fark ettim. Ne olduğunu hatırlamaya çalışırken kafamda bir acı hissettim.
Yatağa baktım, yüzü aşağı dönük, darmadağınık bir halde yatan çıplak erkek bedeni, hafifçe doğrularak oturdu ve başını bana çevirdi. "Ah, uyanık mısın?"
"Nasıl hissediyorsun?" Nasıl hissediyorum? Tamamen çıldıracak hale geldim
Odada elimi saçıma geçirip "Ne..." diye bağırdım. "Biz ne yaptık?"
Korkuyla sordum, her şeyden sonra bu tam ben yapabileceğim bir şeydi."Yoksa hatırlamıyor musun?"
Hayır hatırlıyorum. Sadece inanmak istemedim...Tamamen aptaldım, başıboş gibi davrandım. Tekrar yatağa oturdum
"Özür dilerim, sanırım tek gecelik bir şeydi." Saçlarımı karıştırdım ve başımı eğdim.
"Tek gecelik bir ilişki miydi?" Bir anda ayağa kalktı ve beklemediğim bir ifadeyle şöyle dedi: "Hayır, tek gecelik bir ilişki değildi, ben tek gecelik bir ilişki değilim."
Yüzüne baktım ve söyleyeceklerini dinlemek istedim. "Tek gecelik bir ilişki değildi, değil mi? Böyle olmayacağını söylemiştin, artık çıkıyoruz."
Sarhoşken söylediklerime kandı mı?Ayağa kalktım ve yere düşen kıyafetlerimi toplamaya başladım.
"Asla yalan söylemezsin, öyle demiştin"
"Ben asla yalan söylemem mi? Bu da bir yalan olsa gerek." Pantolonumun kemerini taktım."Ciddi değilsin, neden birdenbire farklı davranmaya başladın?"
"Çok fazla alkol aldığımı, sarhoş olduğumu ve istemeden sana duygusal şeyler söylediğimi hatırlıyorum ama ben ciddi bir ilişki insanı değilim."Ben gömleğimin dış tarafını çıkarırken ayağa kalktı ve sesini yükselterek bana sertçe baktı.
"Bunu söylerken sarhoş gibi görünmüyordun ama! Şimdi benden kaçıyorsun. Benimle yatmak için beni baştan mı çıkardın!?"
"Bak ben normalde kaba bir insanım ama sana bunu yapamam, sen iyi bir insana benziyorsun, hadi tüm bunları sorunsuzca unutalım."Cevap olarak sadece omzumu itti ve yerden kıyafetlerini aldı.
Bütün bunların dışında başka sorunlar da beni bekliyordu. Bugün gerçekleşmesinden korktuğum sorunların sonuçları... Ama gitmeden önce,
"Ben choi Cho-Hee'nin torunuyum. Önemli bir konuda yardıma ihtiyacın olursa numaramı bırakacağım. Bunu bir özür olarak kabul et."
Choi yeonjun belki de hayatında ilk kez birinin iyiliğini düşündü. Numarasının yazılı olduğu kağıdı masaya bıraktı, otelden çıktı, eve döndü, yoğun bir duş aldı ve derin düşüncelerle kendini temizledi.
En iyi takım elbisesini giyerek hazırlandı, büyükanneyi ziyaret etme zamanı. Choilerin en büyüğü Cho-Hee, Katı bir ailesi ve katı kuralları var, Bir gıda şirketinin sahibidir ve kendisinden sonra görevi varisi choi Yeonjun devralacak kişidir.
Choi yeonjun kimdir?
Hayatı sadece hatalar üzerine kurulu ve hiçbir zaman yoluna giremeyen şımarık, sevimsiz, zengin bir çocuk. Hiçbir zaman insanlar tarafından sevilmedi ve hiçbir zaman insanları sevmedi
O bir zorba, Kimse zorbaları sevmez.
Bir zorba gerçekten çizgiyi aştığında ağır bir şekilde cezalandırılmalı. Yeonjun ailesiyle yaptığı toplantıda,
"Çok zalim... çok zalim..."
Kravatını düzeltti, boğazını temizledi, doğrulup oturdu ve aşağıya baktı yeonjun. "Keşke lanet annen seni doğuracağına taş doğursaydı, Sen ailemizin yüz karasısın!"
Derin bir iç çekti, ellerini masanın üzerine koydu, sakin ve ciddi bir ses tonuyla şöyle dedi: "Artık bazı şeylere sınır koymanın zamanı geldi."
"Ne tür sınırlar?" "Seni disipline etmenin tek yolu, zorluk ve yokluktur!" Yutkundu ve başını kaldırdı "Kredi kartlarına, arabana, evine ve değeri yüksek olan her şeye el koyuyorum."
-