11. Bölüm

66 4 1
                                    

" Neyi bilmemem gerekiyormuş Kaan Korkmaz? " dememle hepsinin bakışları üzerime çevrilmişti. Kaan hemen yanıma gelerek konuşmaya başladı..

"Güzelim sen niye buradasın üşüteceksin bak! Hem hava yeterince soğuk, hadi sen gir içeri ben birazdan yanına geleceğim." dedi.

"Konuyu değiştirmeye çalıştığını anlamayacağımımı zannettin? Ben çocuk değilim Kaan! Üstelik herşeyin farkındayım. Siz benden birşey saklıyorsunuz ve şimdi o sakladığınız şey her neyse şimdi burada herşeyi itiraf edeceksiniz! " dedim.

"Hande, güzelim yapma böyle bak biz- " Kaan 'ın lafını bölen ses ise babam olduğunu söyleyen kişiye aitti. Bakışlarımı ona çevirerek söyleyeceklerini dinlemeye başladım. 

"O halde itiraf ediyorum.. Kusura bakma Kaan oğlum ben kızımdan hiçbirşey saklayamam." demesiyle Kaan 'ın gözlerinden geçen endişeyi görmüştüm. Sahi neydi onu bu kadar endişelendirecek olan şey? Babam olduğunu iddia eden adam konuşmaya başlayınca tekrardan bakışlarımı ona çevirip söyleyeceği şeyleri dinlemeye başladım..

"Kızım yanlış anlama lütfen bizi, sadece Kaan 'ın senin için hazırlayacağı sürpriz için konuşuyorduk. Kaan 'da bize sana sürpriz hazırlayacağını söylemememiz hakkında ricada bulunuyordu, hepsi bu. "

Dedikleri pek içime sinmesede belli etmemek adına ufak bir tebessüm kondurdum dudaklarıma. Ardından konuşmaya başladım..

"Pekâlâ öyle olsun bakalım. Öyleyse ben içeri geçiyorum, görüşmek üzere.." deyip hızlı adımlarla odaya çıkıp kapıyı kilitlemiştim.

Kapının  önünde yavaşça dizlerimin üzerine çökerek oturduğumda artık gözlerimden akan yaşları daha fazla tutamamış ve serbest bırkakmıştım.
Ne yapmalıydım bilmiyordum.. Beynimin içi o kadar doluydu ki .. Yorulmuştum artık bu araftan. Bir bataklıkta en derine batıyıyordum gün geçtikçe.. Üstelik kurtulmak için hiçbir çaba sarf etmiyordum. Çünkü artık bu hayattan fazlası ile yorulmuş, bıkmış vede usanmıştım.. Şimdi belki diyebilirsiniz "Bu kadar çabuk mu pes ediyorsun? " diye.. Ama evet ediyorum. Çünkü artık bu hayattan ümidimi tamamiyle kaybetmiştim. Bu dünya ya fazlalıktan başka hiçbirşey değildim.. Sahi çokmu şey istemiştim? Sadece iyi bir hayata sahip olmak istemiştim. Hayatta yeni bir sayfa açmak ve o sayfayı bir başkalarının kirletmemesini istemiştim.. Başka hiçbir şey istememiştim ki ben.

Bir süre sonra ayağa kalkıp lavaboya gittiğimde ise aynada gördüğüm yüzün ne kadar çökmüş olduğunu gördüm. Ağlamaktan şişmiş gözler , kızarmış bir burun tabi birde şişmiş dudaklarımla karşı karşıya kalmıştım.. Evet bende bir türlü anlam veremiyordum bu duruma. Artık toparlanmam gerekiyordu. Bunun için ilk olarak musluğu açarak elimi ve yüzümü güzelce bir yıkamıştım. Daha sonra ise lavabodan çıkarak sarsak adımlarla odada bulunan yatağın içine zorda olsa girmiştim. Başım dönüyordu.. Ve beynimin içinde boğuşan birçok düşünce beni ele geçiriyordu.. O an gözlerimi kapatmak istedim,  hemde sonsuzluğa.. Boğuluyordum. Sanki bir el boğazımı sıkıyormuşçasına nefes alamıyordum. Hızlı adımlarla yatağın içinden çıkıp pencerenin önüne geldiğimde hızla camı açıp nefes alıp vermeye çalışmıştım. Yaklaşık bir kaç dakika sonra nefes alışverişim düzene girince yeniden yatağın içine girip gözlerimi kapattım ve karanlığın beni içine çekmesine izin verdim..

Kaan Korkmaz 'dan..

Ahmet amcaları yolcu ettikten sonra hemen hızlı adımlarla merdivenlerden yukarı çıkarak Gün Işığım 'ın odasının önüne geldim. Bir ses geliyordu sanki içeriden. Bir dakika ama ağlama sesiydi bu. Ne yani benim canımın içi ağlıyor muydu? Benim canımın canı mı acıyordu? Acımasındı.. Onun çektiği tüm acıları ben çekmeye razıydım. Yeterki onum canı yanmasın, üzülmesindi..

Karanlıktan Külleriyle Doğan Gün Işığı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin