7

23 2 2
                                    

Yeonjun tarafından

İçeri girmeden önce durup marketin penceresinden baktım, masaya yaslanmış, yüzü elinin üstünde dirseğini masaya bastırmış telefona bakıyordu. Her zaman yüzüne taktığı maskeyle

Heyecanım yok, korkum yok, kendime güvenim tam!İçeri giriyorum ve doğrudan yüzüne bakıyorum

"Soobin!"

Elimi sertçe masaya koydum ve durumu normal kabul eden gözlerine cesurca baktım.

"Benimle çıkar mısın?"

Veya sadece "benimle çık!" mı demeliydim...

"Önce sarhoş olmadığından emin ol."

"Bir daha sormayacağım""Tamam o zaman"

"Bu durumda?"

"Tamam dedim bir daha söylemeyeceğim"

Tam da beklediğim gibi beni reddetmesinin imkânı yoktu

"O zaman... Hadi öpüşelim mi? Yapalım mı?"

"Yavaş ol kovboy, çıkmaya yeni başladık."

"Liseli gençler değiliz, değil mi Soobin?"

"Beni bu akşam romantik bir akşam yemeğine çıkar öncelikle"

Romantik akşam yemeği? Sadece yemeğe çıkalım dese bile yine de bunu romantikleştirirdim.

Sonuçta bu benim işim. Ben gerçek bir aşk adamıyım.

"Tamam tamam bana numaranı ver ki seni arayayım" Telefonumu uzattım "güvenlik şifrem 6, 6 ve 6." Kısa bir süre bana baktı, gözlerini indirdi ve numarasını telefonuma kaydetti. "Akşam seni arayacağım"

Soobin tarafından

Elime düştün Yeonjun, biliyordum ki bir daha bana gelirsen sorun yaşarsın, artık paranı rahatlıkla harcayıp bir süre sonra kıçını tekmeleyebilirim.

Onun için böyle bir plan yapmamın tek sebebi beni rahatsız etmesi değil, diğer sebebi eğlenceli olması.

Bakalım bu gece ne olacak

-

Beni aradı, akşam yemeği vakti çıktım evimden, harika arabasıyla, elinde bir buket kırmızı güllerle kapının önünde beni bekledi"Sana çiçek aldım umarım beğenirsin"

Tatlım, bu çok klişe ama bunu bilmiyorsan da sorun değil."Teşekkür ederim çok güzeller" bu ne ya bu klişede kendimi kız gibi hissetmeye başladım

"Ne tür çiçeklerden hoşlandığını bilmiyorum ama ben gülleri çok seviyorum..."

Allah'ım, bu adam içinden iyilik yapmaya çalışsa bile bencil olabiliyor, sanırım bu onun doğasında var.

"Ama bunu öğrenmek için zamanımız olacak, değil mi?"

Bir beyefendi gibi kapıyı açtı ve beni bindirdi.

"Peki nereye gidiyoruz?"

"Seni Bloomwille'de çok lüks bir otelin restoranına götüreceğim."

Otel olduğunu söyledi, kısacası işi o aşamaya götürüyor. Bu gece prezervatif almam gerektiğini bilseydim çoktan satın alırdım.

"Harika, çok hevesliyim"

Hevesliyim, lüks bir restoranda en pahalı yemekleri yiyeceğim, ıstakoz yiyeceğim, hep yemek istemişimdir.

"Bugün harika görünüyorum."

Ne?

"Sen söylemedin ama ben söyleyeyim bari, hazırlanmak için çaba harcadım, aslında her zaman harika görünüyorum, yani çuval giymek bile bana yakışır."

Ne yani ben harika görünmüyor muyum?

Karşımdaki yobaz Choi Yeonjun gibi egoist biri olmasaydı burada bana "Bugün harika görünüyorsun" demesi gerekirdi.

"Evet bu gece oldukça yakışıklısın." Dedim ancak o...

"Yani gündüzleri yakışıklı değil miydim?"

"Tamam, kabul ediyorum biraz kilo almış olabilirim ama bunu yüzüme bu şekilde vurmana gerek yoktu, tamam mı!"

"Vurmak?"

"Tamam, kapa çeneni Soobin, ne kadar konuşursan o kadar batarsın."

Ne yaptım? Şimdi neden bu kadar duygusal oldu?

Yeonjun tarafından

Seni aptal piç, bu takım elbiseyi büyükannenin Bayan Minjinin masrafları için sana verdiği son parayla aldığını bu kadar belli etme.

Duygusal bir dönemden geçiyorum ve param bitmek üzere. Hesapta anlaşma yapmamız ihtimaline karşı onu eski bir arkadaşımın oteline getireceğim. Bu çok aşağılayıcı.

Ayrıca bugün manikürüme gidemedim, kahretsin, çok dertliyim.

Otelin önüne geldiğimizde arabayı durdurup emniyet kemerimi çıkardım.

"Vardık mı?"

"Vardık ya, kör müsün?" Tsk tsk tsk bu insanların cehaleti bazen beni sıkıyor

-

Hayir kendi yazdigim fice sinirlenemem

40 days and 40 nights / yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin