Aslında durum şu ki, yeonjunla çıkmaya karar verdiğimde elimde sadece parasını harcayabileceğim zengin bir adam vardı ama o son birkaç aydır fakir bir adama dönüştü.
Küçük choinin parasızlıkla sınanacağını kim beklerdi?
Ve bu durum boyunca belki büyükannesiyle barışıp eski günlerine döner diye düşünerek ondan ayrılmadım ama öyle bir şey olmadı.
"Büyükannenle neden hâlâ aranız kötü?"
Marketten parasını ödemeden aldığı kutu vişne suyunu içerken düşünceli düşünceli bana baktı ve sonra ağzını pipetten çekti.
"Aramız kötü değil, sadece cezalıyım. Keşke o aptal Minji kendine gelse de eski pozisyonuma dönsem."
"Bayan Minjiden bahsetmişken, bu kadının giderek daha iyiye gitmesi gerekiyordu ama şimdi onu ilk gördüğümden daha kötü görünüyor."
"Öyle deme, kadın domuz gibi iyi."
"Neyse, bence gidip büyükannenle konuşmalısın. Ve, bayan Minji için sana verdiği para bitti ve senin de markete bir sürü borcun var."
"Hm, sorununun kaynağı ortaya çıktı."
"Hayır, sadece seni düşünmemin nedeni bu değil Yeon" Elimi onun koluna koydum.
"Her neyse ama benimle buluşmak isteyip istemediğini bilmiyorum." Dedi.
"Neden seninle buluşmasın Yeonjun? Sen onun torunusun. Kadın seni seviyor ve senden oğlu olarak bahsediyor."
"Tamam tamam gideceğim"
Gülümseyerek geriye yaslandım. Aslında yeonjun katlanılabilir biri onu beğeniyorum "Her neyse, şimdi gideyim ve sonra buraya geleyim, tamam mı?"
Yanağıma bir öpücük kondurup masadan kalktı. O gittikten hemen sonra Haewon anlaştığımız gibi geldi.
"Merhaba, buraya gelirken küçük choi'yi gördüm. Nereye gidiyor?"
"Büyükannesiyle barışacak"
"Biliyor musun, küçük choi büyükannesini benden daha az görüyor."
Sandalyeyi çekti ve karşıma oturdu, heyecanlı ve yırtıcı gözlerle bana baktı."Peki, çıkmaya başladığınızdan beri bu günlerde nasılsınız?"
"Aslında çok tutkulu ama biraz sıkıcı."
"Eh, bu nasıl oluyor?"
"Birlikte harikayız, kimyasal olarak mükemmel bir uyum içindeyiz, ancak istediğimiz kadar eğlenemiyoruz, diğer çiftler gibi spa'lara gidemiyoruz veya diğer yüksek statülü çiftlerin yaptığı gibi şeyler yapamıyoruz."
"Bence soobin, 'sıkıcı' doğru kelime değil, sanırım sen lüks istiyorsun ve Yeonjun sana bunları veremez."
"Yeonjun kendince iyi biri, benden hoşlanıyor"
"Peki sen ondan hoşlanıyor musun?"
"Ondan hoşlanmamış gibi mi görünüyorum?"
"Soruya her zaman soruyla cevap verme"
"Tamam hae bana gözlerini devirme"
"Sana bana hae dememeni söylemiştim!"
"Tamam demeyeceğim, soruna cevap vereyim..."
Yeonjunu seviyor muyum?
"Yeonjunu beğeniyorum." Sadece bana baktı. Beklediği cevap bu değildi. Aklından ne geçtiğini sordu.
"Mesela? Tatlım, ondan hoşlanıp hoşlanmadığını sordum sana?"
"Hoşuma gitti, onunla iyiyim ama bunun hoşlanma olup olmadığından emin değilim. Buna karar vermek için yapmayı düşündüğüm şeyi yapmalıyım."
