(25 Ocak 2022 - 19.40)
"Hoşgeldiniz. Ne alırdınız?"
"Ben bir 'chocolate banana mocha frappuccino' alayım."
"Başka bir isteğiniz?"
"Beş tane de cookie verin siz."
"Tamamdır. Beş dakika içinde masanıza gelecektir."
"Hmm. İyi."
Aeri, gün içindeki son siparişi de aldığını düşünüyordu. Mutfaktaki arkadaşına siparişin yazılı olduğu not kağıdını verdikten sonra kasanın arkasındaki tabureye oturdu. Kollarını kasanın bulunduğu masaya koydu. Kafasını biraz olsun dinleyebilmek istiyordu. Gün içinde hem üniversite derslerine katılmış, hem staj yaptığı şirkete gidip menajeri olduğu grubun sahne işleri ile uğraşmış, hem de kafede çalışmıştı. Kendine ayırabildiği vakit taş çatlasın üç buçuk saatti ama bu düzeninden memnundu.
Kafasını kollarına gömmüş dinlenirken kafeye yeni bir müşteri girdi. Aeri onu farketmediği için masanın önündeki bariyerin üstünde bulunan küçük masayı tıklattı.
"Bakar mısınız rica etsem?"
"Oh, tabii."
"Dört tane 'iced americano' almak istiyorum."
"Pekâlâ. Başka bir isteğiniz?"
"Yok teşekkürler."
"Kaç numaralı masada oturacaksınız?"
"Hmmm... 8?"
"Tamamdır. Siparişleriniz beş dakika içinde masanıza gelir."
"Sağoll."
Genç kız kendini rezil hissediyordu. Siparişi küçük not kağıdına yazdı ve tekrardan mutfağa gitti. Bu sefer çabuk çıkmak istemiyordu. Sohbet edebilirler diye düşünmüştü ama Hyungseo işiyle çok meşgul duruyordu. Kısa sürede kurabiyeleri de tamamlayıp tepsiyi Aeri'ye uzattı. İkisi de gülümsedi göz göze geldiklerinde.
Hyungseo ve Aeri, üniversitenin ilk yılında derslerine yetişmeye çalışırken birbirlerine çarptıklarında tanışmıştı. Aslında normal bir durumda insanlar özür dileyip uzaklaşırdı fakat onlar, merdivenlerin başında çarpmışlardı ve birbirlerine tutunarak yuvarlanmışlardı. Hyungseo'nun sağ, Aeri'nin ise sol bacağı kırılmıştı. İki gün boyunca hastanede ve aynı odada kaldıkları için samimileşmeye başlamışlar ve yakın arkadaş olmuşlardı.
Tepsiyi temkinli bir şekilde tutarak kurabiye isteyen kadının masasına gitmiş, tepsidekileri masaya bırakıp geri dönmüştü. Yine taburesine oturup kapıya bakmaya başladı. Üç buçuk saattir buradaydı ve her cins insanla muhattap oluyordu. İşin sıkıcı yanı, çoğu kişi onu küçümseyen bakışlar atıyordu. Bunun sebebi gömleğin içine siyah badi giyip önünü açık bırakmasını ve altına eşofman giymesi olabilirdi çünkü halk içinde gömlek, resmiyet gerektirirdi. Saçını siyah-mor karışımı bir renge boyatmış olması da bakışları açıklayabilirdi elbette. Fakat dış görünüşünü onlar için değiştiremezdi ya.
Hyungseo içeriden kendisine seslendi ve içecekleri almasını söyledi. Bu sayede gözlerini kapıdan çekti ve mutfaktan içecek tepsisini alıp sekiz numaralı masaya götürdü. Masa zaten dört kişilikti. Orada oturan kız, her sandalyenin önüne bir bardak koymasını istedi nazikçe. Aeri gülümsedi ve kabul edip bardakları yerleştirdi. Tepsiyi aldı ve eğilerek saygısını ifade ettikten sonra tepsiyi tekrar mutfağa bıraktı.
Tabureye oturup kapıya bakıyordu ki içeri giren üç kişiyle duraksadı. İlk iki erkeği tanımıyordu ama en son giren kız, yüzünü hiç unutamadığı kızdı.
Park Cheonsa ile göz göze gelmişlerdi.[★★★★★]
Cooking like a chef I'm a five star MichelinTek sayıları pek sevmem o yüzden 14 veya 16. bölümde bitiririm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatırla Sevgilim | ✓
RandomSevgisini herkese açıklamaya cesareti olan ama Cheonsa'ya itiraf edemeyen Aeri En yakın arkadaşına karşı arkadaşlıktan öte hisler beslediği için kendine kızan ve ondan uzaklaşan Cheonsa Günlük tutmaya karar veren ve günlüğün sayfaları bittiğinde izi...