Karakterin iç sesi: hayata başarılı olmak için her şeyi yapmam söylendi, yeterince şey yapmazsam başarım sadece şans olurmuş işimi şansa bırakmak istemedim onca kişi önünde tanrının benim gibi küçük acınası bir varlık yerine karar vermesini istemedim, o zaten ne zamam sevdi ki beni? Ne zaman benimsedi ki? Daha iyi bir ailede doğa bilirdim. Daha iyi bir çocukluğum ola bilir daha iyi bir ülke o hangilerini bana verdi? Dindarlar sadece kitabın gözünden bakarlar ve "tanrı adaletlidir merhametlidir" derler sonra "kafirler her zaman yanacaktır" derler.. ama biri sana inanmadı diye birini ebediyen yakmak gerçekten merhamet mi gerçekten adaletmi? Seni sorguladigim içinmi sevmiyorsun beni yoksa seni sorgulamam için mi yaratın beni?..
....
Günlerden 7 mart 2016 herkes para mutluluk getirir der her istediğini almanın verdiği sevhet ve özenti hissi ile peki onun hayatına ne kadar mutluluk getirmişti? Her istediğini alıyordu belki ama o zaman istediğin şeyi almanın verdiği heyecan nerede olacak ki? Hayla bunalımda idi, ailesinin gözünü çoktan para boyamıştı artık çocukluğundaki kadar renki görmüyordu dünyayı ama bir çocuk gibi davranıyordu belkide o bunun kaçış yöntemi idi (?) ailesi o "zengin işleri" ni yaparken o sadece tüm gün boyunca tavana bakıp düşünüyordu düşünmekten bazen olmayan şeyleri görüyordu, düşündüğü şeyleri mental sağlığını korumak istedi ve evden dışarı adımını atmaya karar verdi, hava tıpkı onun içi gibi koyu ve yağmur luydu tanrı adeta onunla dalga geçiyor gibiydi. Dazai şemsiyesini aldı kapıyı açtı ve sessizce örtü yağmur o çıkar çıkmaz saha yoğun yağmaya başladı cidden tanrı onunla dalgamı geçiyordu? Dazai şemsiyesini açtı yolda yavaşça yürümeye başladı etrafına baktı, etrafındaki insanların hayatlarını inceledi "paranın satın alamayacağı" şeyleri bir anda donup kaldı mental sağlığını düzeltmek için çıktığı sokakta sadece daha fazla bozuluyordu bir yapoz gibi hissediyordu eksik bir parçası vardı ve bulunamıyordu bütün tabloyu bütün resmi maf ediyordu derin nefes aldı kendisini kendine getirmek icin kafasını iki yana salladı derin nefes aldı ve yürümeye devam eti, her gün çiçek aldığı çiçekciye baktı çocuksu gülümsesini takındı ve çiçekciye girdi "Merhaba efendim! Dün benim için beyaz gül getirteceğinizi söylemiştiniz" çiçekçi sıcak bir şekilde gülümsedi ve dazai'ye 2 tane beyaz çiçek uzattı dazai onları aldı, evine gitmek için kapıya yaklaştı, aklındaki bulanıklık kapının arkasındaki yabancıyı görmesini engelledi. Kapıyı aniden açtı kapı çiçekçide çalışan yeni çocuğun yüzün açıldı, çocuk affaladı ve elinde tuttuğu çiçekler üzerine düştü, hem yağmur hemde üzerindeki gübreli toprak kokusu çocuğu sinirlendirmeye yetiyor "önüne baksana? Bak üzerim ne halde." Dazai hatasından dolayı çok tedirgin oldu beyni yeterince bulanıktı şimdi bunu kafaya takacaktı "ben üzgünüm.. çiçeklerin parasını ödeyeceği-" çocuk dazai'nin lafını kesti "öyle bir salaklık yapmayacaksın biraz gururlu olsana" dazai çocuğa karşı şaşırmış ve boş gözlerle bakıyor çocuk sinirlenip çiçekçi önlüğünü cıkartıp yere fırlatıyor "her gün böyle sakalarla uğraşacaksam bu lanet yerde çalışmıyorum!" Çocuk ayağa zar Or kalktı üzerindeki toprakları yere çırptı yürütmeye başladı. Dazai yaptığını telafi etmek istiyordu çocuğun yanına koştu ve çocuğa şemsiyesini uzatı "bune..?"
"Şemsiye"
"Ama neden?"
"Üzerini batırdım işinden benim yüzümden istifa etin en azından ıslanmana izin vermek istemiyorum"
"Sen salak mısın? Bu şemsiyeyi nasıl geri alıcaksın?"
"Her gün bu çiçekciye geliyorum eğer yarın aynı saate gelirsen bana geri vere bilirsin!"
"Neden her gün geliyorsun bu gübre kokan çiçekciye?"
"İçi her ne kadar gübre koksada yüreğimin gül kokmasını sağlayan tek yer"
"Tamam şimdi şemsiyeyi ver ve git"
Dazai çocuğa şemsiyesini uzatıyor çocuk şemsiyesi alıyor ve yoluna devam ediyor garip bir şekilde dazai'nin içinde iyi bir his var.8 mart 2016
Dazai çiçekçinin önünde çocuğu bekliyor hava halla yağmurlu. Dazai yağmurun altında çok fena bir sekilde ıslanmış o çocuğu bekliyor. 30 dakika sonra elinde şemsiye ile yürüyen bir çocuk görüyor dazai ona bakıyor, çocuk boş bir ifade ile geliyor, dazai'nin yağmurda ıslandığını görünce şaşıyor "bu havada şemsiyen yokken dışarı mı çıktın bu şemsiye senin için bu kadar mı değerli? Hemen karşıdaki dükkanda şemsiyelerde satılıyor"
Dazai'nin aklında soru işareti oluştu
"Madem öyle neden dün ordan şemsiye almadın?"
Çocuk çekingen bir göz ile bakıyor biraz kaşlarını çatıyor sonra dazai her şeyi anlamış şekilde ona bakıyor. Çocuk şemsiyesini dazai'ye geri uzatıyor. Dazai nazikçe şemsiyeyi ona geri itiyor
"Yağmuru seviyorum sende kalsın belli ki sen yağmuru sevmiyorsun değil mi?"Çocuğun nın biraz onuruna dokunuyor ama bu tür meseleler onur meselesi asla olmadı çocuk şemsiyesi alıyor ve yavasca ilerliyor.
Dazai ona arkasından bakıyor ve çocuk onun baktığını fark edince arkasını dönüp gülümsüyor ve yoluna geri dönüp devam ediyor. Dazai garip bir sekilde o anda sadece bir kac dakikalığına içindeki bunalımdan çıkmış hissediyor.[Bölüm sonu]