"Bazen gulleri yagmurlu havada sulamak gibidir hayat"
[bölüm 2]
Yine aynı bunalmış hissle kalktı. Dazai dışarıya baktı. Bu günde yağmur yağıyor ne tesadüf hava içi gibi boğuk bir renkde idi. kahvaltı bile yapmak istemedi. Ailesi zaten onu umursamadığından kahlatı yapıp yapmayacağını sorma zahmetine bile girmedi, Dazai soğuk ve bıkkın bir göz ile ailesine baktı. Dün aldığı beyaz güle baktı biraz kafasını birşeylere doldurmak istedi eline beyaz gülü aldı ve kapıya doğru yürüdü. Son kes ailesine baktı Dazai'nin gözlerindeki acı ve aile sevgisinden yoksun kalmışlık tyağmurun sesi kadar belirgindi. Devamlı duyuluyor ama kimsenin umrunda değildi. Dazai evden çıkıp bahçeye adımını attı, üzeri ıslanıyordu yinede dün yeni şemsiye bile almadı onun içinde bir his vardı şemsiye alırsa rahat etmeyecekti. Gülleri eline aldı ve bahcedeki yağmur görmeyen kuru bir kısmı kazdı, gülleri toprağa gömdü ve gülleri biraz suladı. Bahçe çiçek dolu idi çiçekler bir bakıma onun ailesi gibi idi anne kokusu yerine çiçeklerin kokusu ile büyümüştü resmen. Dazai ailesi bu kadar mutlu ve evde onu umursamadan takılıyorken ailesi ile aynı evde kalmak istemedi elini çiçeklerde gezdirerek bahçe kapısından dışarıya çıktı deli gibi ıslanıyordu belkide hasta olucaktı? Ama onu umursayan yoktu. Bazı şeyleri önemli kılan şey sonunda bizi seven insanların bizi umursayıp emek harcamasıdır. Öldüğünde kimse arkandan ağlamayacaksa ölmekten korkutan şey seni tam olarak nedir? Dazai ailesi bile onu umursamadığından hastalanacağı için bir endişe beslemedi, o yağmurlu boğuk renkli havada bile insanlar neşe dolu idi. Sanki kötünün iyisini bulmuş gibi gülümsüyorlardı Dazai onlara baktı derin bir nefes aldı. Sonra saatine baktı; çiçekciye gitme saati dazai çiçekçi dükkanına doğru yürümeye başladı dükkana vardığında sade çiçek kokusu onun boğuk renkli içinin rengini azda olsa açıyordu gülümseyerek girdi içeriye birde ne olsun? Kasada herzamanki yaşlı ak sakalı amca yoktu onun yerine dünkü çocuk vardı dazai şaşırmıştı onun bir daha buraya asla gelmeyeceğini düşünmüştü.. chuuya içinden "yinemi bu salak" demişti.. aslında kanı ısınmış gibiydi yapılan iyilikleri unutmazdı.. sadece gururuna yedirememişti değil mi? Dazai kasaya yürümeye başladı
"Ne istiyorsun dersem?"
"Ah sersemmi? Hiiiç yakıştıramadım(!) dün öyle demiyordun(!)"
"O dündü... Sırf bir şemsiye için sonsuza kadar minnetar olucak değilim."
"Dünkü gülüşünde hiç öyle değildi~"
"Pffff! Sadece ne istiyorsun onu söyle!"
"Beyaz zambak."
Çocuk"pffff!" Layarak beyaz zambağı ona verdi. Dazai para uzatı çocuk Dazai'nin elini geri iti
"Hm?"
"Dünkü şemsiyenin bir karşılığı olmadı."
"Verdin zaten."
"Nasıl?"
"Dünkü gülümsemen!"
Chuuya bi anda dondu sonra suratında hafif bir kızarıklıkla hafifçe tebessüm eti. Dazai bu tebesümü çok sevmiş olucak parayı hemen çocuğa verdi ve çiçeği aldı çiçekçiden çıkmak için kapıya doğru yürüdü. Çocuğa baktı ve gülümsedi. Çocuk biraz şaşkınlıkla donup kaldı, Dazai artık havayı geçicide olsa birazdaha renki görüyordu sanki yağmur kokusu artik çiçek kokusu gibiydi. Küçük bir çocuk gibi zıplayarak eve gitti. Çocuk Dazai gözden kaybolana kadar duraksayıp ona baktı ve arkasından tebessüm eti. Dazai sonunda eve vardı. Genelikle çiçeği aldığı gibi bahçeye dikerdi dikmesede balkona geçici süreliğine koyardı. Bu sefer Dazai çiçeği odasına koydu ve çiçeğe bakıp gülümsedi sanki çocuken aradığı oyuncağı bulan bir çocuk gibiydi o çiçek ona garip hissetiriyordu ve o çiçeği odasında tutmak istedi o çiçeğe baktı ve gülümsedi. Eline bir eskis defteri aldı ve çiçeği resim etmeye başladı. Bir gün son bulacak ortadan kaybolacak ama önemli şeyleri resim etmeyi severdi böylece onları hep göre bilirdi. Ama fotoğraf cekmek hiç emek sarfettiği bişey değildi ve bu şeyler onun için emek sarf etmeye değerdi. Uzun bir süreden sonra bir şeyin resmini çizmeye başlamıştı.[Bölüm sonu]