kırmızı kamelya

90 27 60
                                    

[3. Bölüm]

Çiçeğin resmini çizdiği günün sabahı.
Dazai resme tekrar baktı ve gülümsedi sonra aklına bir fikir geldi resmi eline aldı hava yine yağmurlu idi ama bu sefer yağmur onun içini bunaltmıyordu bu sefer ıslanmak için bahanesi vardı. Gülü koklamak gibiydi değilmi? Biz ne zaman gülü elimize alıp koklamak istesek onu kopartırız. Diken elimize batınca o canımızın acısı bile tatlı gelir bize umursamaz ve kopartıp koklarız. Dazai trençkotu ile resmin ıslanmasını engellemeye çalışarak çiçekciye doğru koşuyordu. Etrafındaki insanların güler yüzleri bu sefer ona takılmıyordu ilk defa bir şey uğruna çabalamış gibi hisseti o an kendisini çiçekciye vardığında kapıya heycanla girdi. Çiçekçi çocuk ona şaşkın şaşkın bakıyordu
"Bu gün erken gelmişsin"
"Evet!"
"Vede gerçekten heyecanlısın.. ne oldu sana dualarım tutu başına taş mı yağdı?"
"Hayır! Sadece gerçekten uğruna hak edilecek bir şey yaptım"
"Vay canına ne kadar heycanlıymış(!) şimdi git"
"Sana yaptım"
"Hm?"
Dazai trençkotunu resimden çekiyor ve çiçekçi çocuğa veriyor dazai şu anda kendisini bir su gibi hissediyor. Normalde pek anılmaz ama hayatımızın her alanında işimize yarar değilmi? Dazai tatmin olmuş hissediyor. Çiçekçi çocuk resme bakıyor. Dazai'ye sövmek isterdi ama bunu şu anda yapamaz beyni her ne kadar etkilenmemiş gibi davranmak istesede bu tür konularda kalbi duyguları ağır basıyor kendisi uğruna yapılmış bir şey. Kendisi için bu kadar yağmurlu bir havada bu kadar erken koşulmuş bir şey. Sert olmaya çalışmanın ne anlamı var resimdeki ince detaylar her detayına kadar narinlikle çizilmişken. Argo konuşmanın ne anlamı var şu anda... Çiçekçi çocuk gülümsedi ve çizmi kendi çalışma alanına koydu. Belki başkası övgü isterdi ama Dazai için o gülümseme yeterdi Dazai gülün dikeninin batmasına rağmen gülün kokusunu ala bildiği için mutlu idi. Kayıp olan yapoz hiç yokmuş gibi hissediyordu şu anda sonra çiçekçi çocuk sessizliği bozdu
"Neden şemsiyeni verdiğin günden sonra kendine şemsiye almadın?"
"Amacım senin kuru kalman uğruna ıslanmayı göze almaktı.. eğer sonra şemsiye alsa idim bu yaptığımı anlamlı kılan şey ne olucaktı?"
"Sersem..."
Çiçekçi çocuk her ne kadar "sersem" desede gözleri onu yalancı çıkartıyordu. Hoşuna gitmişti, birinin her gün onun için ıslanması hoşuna gitmişti. Dazai'ye bakış şekli bunu en iyi yansıtan şeydi.. Dazai çiçekçi çocuğa gülümsedi ve çıkış kapısına doğrü yöneldi. Çiçekçi cocuk aniden telaşa kapıldı..

"Gidiyor musun?"
"Kalmamı mı istersin"
"... Evet!"
Çiçekçi çocuk gururuna yedirememişti ama gurur onun hisslerini yenememişti. Gurur dediğimiz kavram ne kadar geçici değilmi kim bilir değer verdiklerimiz için kaç kez gururumuzu ayak altına aldık?

Dazai biraz donuk kaldı sonra gülümsedi
Ve çiçekçi çocuğun yanına geri geldi, çiçekçi çocuk sadece bakıyordu birazda utanmıştı. Konuşucak hiçbir konusu yoktu biraz stres olmuştu utanç verici gözükmekte korkuyordu.. sonra dazai sessizliği bozdu

"Yağmuru'da hiç sevmem."
"Neden?"
"Tanrının benle dalga geçme şekili her zaman içimdeki bunalım gibi yağar yağmur!"
"Ben tanrıya inanmıyorum.."
"Hm? Neden?"
"Hiçbir canlı tanrı tanrı diyerek yaşamamışken dua etmemişken sadece biz yaptık. Biz sadece yanlız kaldığımız için yardımcı aradık."
"Tanrı bana yardım etmiyor(!)"
"Pfff.. bütün ciddiyeti bozucaktın zaten!"
"Böyle olmamı sevdiğini biliyorum"
"... Evet seviyorum.. etrafımdaki herkes somurtuyor dışarıya çıkıyorum insanlarda somurtuyor.. ama sen buraya gülerek giriyorsun"

Dazai şaşırır "insanlar somurtuyor" mu??

"Neee! İnsanlar somurtmuyor gülüyor!"

Görüyoruz ki insana sadece sahip olmadığı ve arzuladığı şeyler gözükür. Dazai mutsuz olduğu için mutluluğu fark eder ona göre somurtan 1 kimse somurtan bincerce kimse gibidir

Çiçekçi çocuk kıkırdar

"İsmin ne bu arada.. bilirsin seni kahve renkli saçlı deli adam olarak çağırmamı istemezsin(!)"
"Ben Osamu Dazai"
"Nakahara chuuya"

Dazai bir an duraksar.. ses onun kulaklarında yankılanıyor gibidir bunca zaman içini azda olsa ısıtan kişinin ismini duyunca içine bir heycan basar. Küçük bir çocuk gibi hissediyordu kendisini sahip olduğu şeyin farkında ama buna rağmen olgun davranamazdı çünkü küçük çocuklar. Dazai gülümsedi heycanlı bir ses ile
"Tanıştığıma memnun oldum!"
"Oh.. çok heycanlısın.."
Tabikide bu güzel vakite sonsuz değildi. Günün sonunda Dazai yine evine gitmek zorunda idi.. Dazai biraz istemsizce ama minnetar şekilde çiçekçinin kapısından adımını atı. Yolda yavaşça yürüyordu sonra Chuuya bir şeyi fark eti.. Chuuya sanki önemli bir işi varmış gibi hızla çiçekçiden çıktı ve bağırdı
"Dazai! Bu gün çiçek almadın!"
Dazai biraz duraksadı ve arkasını gülümsiyerek döndü
"Benim çiçeğimi sen seç. İstediğini seçe bilirsin!"
Chuuya acele ile çiçeklere döndü ve chuuya garip bir çekim hisseti Kırmızı kamelyalara baktı ve onu aldı (aynı zamanda soukoku official artlarında yer alan çiçeklerden biridir ve aşkı, tutkuyu ve arzuyu simgelemektedir. Karşınızdaki kişinin kalbinizi ateşe verdiğini gösterir.) Dazai'ye doğru koştu ve Kırmızı kamelyaları Dazai'ye verdi. Dazai cüzdanını çıkartıyordu
"Bir daha elin cüzdana giderse seni öldürürüm"
"Hm?"
"Beleşe veriyorum işte mallık yapma ve al para vericek olursanda bir daha benle konuşma!"

Dazai kıkırdadı ve Kırmızı kamelyaları aldı...
Arkasını döndü ve yavaşça evine yürüdü.. Chuuya Dazai'ye son defa baktı ve oda çiçekciye doğru yürüdü

[Bölüm sonu]

Yağmur Çiçeği /skk/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin