Şehadet - Vatan İçin / 23

421 70 10
                                    

Merhaba,

Şimdi ben aldığım bir karardan bahsedeyim. Sizin de hoşunuza giderse yürürlüğe koyarız :)

Şimdi malum benim bir yaşında dünyalar güzeli (kendim doğurdum diye söylemiyorum :D) bir kızçem var ve ancak geceleri kitaplarıma vakit ayırabiliyordum. Bazen onu bile ayıramadığım atak dönemleri (Allah affetsin ne bitmez süreçler) oluyor ve bölümlerin arası uzuyor gidiyor. Çok uzun bölümler yazamıyorum zaten yorgunluktan, sanki sizi boşa bekletmiş gibi hissediyorum bazen.

Ben diyorum kiiiii...

Tıpkı eskiden olduğu gibi (Teee 2014 yılından bahsediyorum.) Her gün bölüm koymaya çalışayım buraya ama bölümlerin uzunluğuna takılmayın. Çünkü bazen oturuyorum 1 günde 10 sayfa yazıyorum. Bazen 10 günde 1 sayfayı tamamlatmıyor Kumsal Pera. En azından bölüm araları açılmadığı için böyle tatlı tatlı her gün kavuşuruz. Siz okeyseniz başlayalım :)

*

Bu arada bölümlere beğeni ve yorum desteğinde bulunursanız çok mutlu olurum. Bir elin nesi var, iki el halaya bile gider... 

Hikayemizin fark edilmesi için desteğinize ihtiyacım var. Yardım ederseniz çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler :)

*

Bu kadar muhabbetten sonraaa...

Keyifli okumalar!

Seviliyorsunuz (kalp)

*

OLCAY

"Neymiş söyle bakalım?"

Yüzüne yayılan geniş ve bir o kadar başıma dert açacakmış mesajı veren gülümsemesiyle "Onu akşama rakı masasında konuşuruz," dedi ve eksikliği fark etmiş olacak ki "Komutanım," diye ekledi. Kaşlarım iddialı bir şekilde havalanırken "Ayık kafayla kabul ettiremeyeceğin bir şey yani," dedim. Deli yalandan bir bozulmayla "Siz ne zaman sarhoş oldunuz ki komutanım," dedi. "Benim ayık kafayla isteyemeyeceğim bir şey." Gözlerim Mubuka'ya kaydı. Belli ki onunda bir şeyden haberi yoktu. Merakımı kamçılayan cevaplar aklımdaki kurtları harekete geçirdi ve hiçbiri rahat duracağa benzemiyordu. Bunu da belli etmiş olacağım ki Deli'nin suratı 'Sizin içiniz kötü' edasıyla buruşturdu.

"Allah aşkına düşündüğünüz şeyleri sesli dillendirmeyin komutanım. Saygımız baki kalsın."

Ne düşündüğümü sanmıştı ki bu şimdi? "Uzatma Deli," diyerek konunun cıvımasına izin vermeyen Mubuka bana doğru döndü. "Umarım rahatsız etmemişizdir komutanım." Başımı hayır anlamında sallarken "Aksine çok yerinde bir karar vermişsin Mubuka," dedim. Onure olmuşçasına gülümsedi. "Yani," diyerek Deli'ye dönerken "Sen bile ne istersen iste tadımı kaçıramazsın," diye ekledim. Deli 'Emin misin?' bakışlarını sakınmadı. Allah aşkına benim gözümü korkutacak ne isteyebilirdi ki?

"O zaman gidiyor muyuz Meryem'i istemeye komutanım?"

"Ne?"

Duyduğum şeyin doğruluğundan emindim ama hazmetmem için zamana ihtiyacım vardı. Bir çırpıda dillendirdiği isteği için sarhoş olmasını bekleyemeyecek kadar sabırsızdı. Hoş, bunca yılın ardından haksızda sayılmazdı. Kara sevda tanımı Kadir'in çocukluk aşkı olan Meryem'e kavuşamamasından doğmuştu. Aynı köyde doğmuş, büyümüşlerdi. Aynı köyün çocuklarıydı ikisi. Meryem'i ilk gördüğü anda vurulmuştu bizim Deli. 'Sümükleri vardı. Yine de dünyanın en güzel kızıydı komutanım,' diye anlatırdı her bahsi geçtiğinde. Fakat, kızın onu fark etmesi yıllarını almıştı. İlk aralarına giren yetimhane olmuştu. Sonra da Meryem'in amcası Muhammed Rıza Sarıcıoğlu yollarına çıkmıştı. Babasının ardından annesi de ölünce, Meryem'in tüm sorumluluğunu amcası üstlenmişti. 'Abimin emaneti' dese de asıl amacının başlık parası olduğunu tahmin etmek, Deli'nin anlattığı hareketlerinden çok da zor olmamıştı. Köyün ağası ile bir olup, sürekli Meryem'i evlendirmeye çalışıyordu ama bu kişinin Kadir olmasını istemiyordu. Çünkü askerdi ve onların askere verilecek kızları yoktu. Meryem türlü bahanelerle görücüleri uzaklaştırıyordu. Kadir ise sürekli askerliği yakmaktan bahsediyordu. Bir yürekte iki sevda olmuyordu işte...

ŞEHADETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin