49. Ufaklığa İyi Bak Olur Mu?

168 27 2
                                    

~Chris için Flashback~

~1293 Goryeo Dönemi~

Genç adam kızını kendine çekmiş artık cansız olan bedenine sıkıca sarılmıştı. Moğol istilasında olan Goryeo Hanedanlığı, sivil halkın kontrolsüz bir şekilde katledilmesinin önüne geçecek güce sahip değildi. Moğollar bu genç adamın köyüne saldırmış önce eşini sonra da kızını öldürmüştü. O sırada köyde olan birkaç erkek sadece kendi ailelerini korumuştu. Kalan herkes acılı bir şekilde son nefeslerini vermişti. Genç adam kızının kanlı bedenini kendine bastırmış, haykırarak ağlıyordu. Elinden gelen başka bir şey yoktu. En büyük varlığı olan on yaşındaki kızını sadece eğlence olsun diye boğazını keserek öldürmüşlerdi. Acı çığlığı yankılandı artık canlı kimsenin kalmadığı köyde. Kalanlar da korkup gitmişti. Nefes alan tek kişi bu genç adamdı o da aldığı her nefeste bir kez daha ölüyordu. Kızına daha sıkı sarıldı. Yüzünü gökyüzüne çevirdi.

"Eğer beni duyan bir tanrı varsa bu mu adeletin? O küçücük bir çocuktu. Sadece çocuktu. Masumdu."

O akşam genç adam üç tane mezar kazdı. Saatlerini aldı. Bütün gece hiç durmadan kızı ve eşi için ağlayarak toprağı kazdı. Biraz gerileyerek kazdığı mezarlara baktı. Üçünü de yan yana olacak şekilde kazmıştı. Eşinin cansız bedenine sarıldı sıkıca. Kısa bir süreliğine de olsa ona veda etmeliydi. İlk mezar bir saat sonra kapanmıştı. Elindeki küreği kenara bırakıp kızının cansız bedeninin yanına oturdu. Saçlarını okşadı bir süre.

"Senin hiçbir suçun yoktu. Sen masumdun. Baban seni çok seviyor." Konuşurken hıçkırıklara boğulduğundan bir eliyle ağzını kapatmıştı. Kısa bir süre dinlendikten sonra zor da olsa kızını da toprağın altına gömmüştü. Bir eli eşinin toprağı üzerinde duracak şekilde kızının gömülü olduğu toprağı öptü. Bakışları üçüncü mezara kaydı.

"Ben fiziki olmasa da hemen yanındaki mezarda yatıyor olacağım kızım. Baban ve annen hep yanında olacak."

Son kez doldurduğu iki mezara baktıktan sonra uçurumun kenarına doğru yürümeye başladı. O zaten ölmüştü. Bundan sonrası sadece manevi ızdırabına son verecekti. Uçurumun kenarına geldiğinde ayağı boşluğa düşerken bir an bile tereddüt etmemiş, kızıyla buluşacağı için gülümsemişti.

~ 1939 II. Dünya Savaşı ~

İnsanların yarattığı yıkım fazlasıyla büyük olduğundan bütün bekçiler, infazcıların çoğu ve infaz iblisleri canlılar dünyasında bulunuyordu. Know bir kısmını Chris ise bir kısmını yönetecek şekilde devamlı bir kontrol halinde canlılar dünyasında geziyorlardı. İnsanlar kendi kendilerini yok ettiğinden bekçilerin kontrol ettiği tek durum, canlılar dünyasında sıkışan bir canlının kalmaması ve bozulan ruhların arındırılmasıydı. Bunun haricinde sadece cesetlerin arasında geziyorlardı.

Chris kontrol etmek için şehre inmeyi tercih etmişti. Bir sürü bekçi simsiyah giyimleri sırtlarında çeşitli gümüşten silahlarıyla şehirde geziyordu. İnsanlar onların ölüm meleği olduğuna inanıyor olmalıydı çünkü tam olarak öyle gözüküyorlardı. Chris tam adımını atarken birinin paçasından tuttuğunu hissetti. Bakışları onu tutan minik elin sahibine dönmüştü. Kız yüzünde tatlı bir gülümsemeyle Chris'e bakıyordu. Kızın karın bölgesinden yayılan kan Chris'in kızın vurulduğunu anlamasını sağlamıştı. Eğilip hafifçe kıza gülümsedi.

"Merhaba, ufaklık. Canın mı yanıyor?"

Kız zor da olsa kafasını salladı. Chris sebebini anlamıyor olsa da kızla konuştuğundan beri garip hissetmeye başlamıştı. Elini kızın yarasının üzerine koydu. En azından çektiği acıyı biraz hafifletebilirdi. Nedense küçük kız ona tanıdık hissettiriyordu.

Guard Angels / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin