En yüce makamın sahibi olanlar, ebedi olarak yaşayacak ama biz onların ayrılık acısı ile ölene kadar yanacağız...
4. Bölüm
"Murat... Murat şehit oldu." Yattığım yerden hızla kalktığımda olayın şokuyla saçma sapan konuşmaya başladım. "Ne demek şehit oldu? Nasıl oldu?"
"Defne bilmiyorum. Defin çok kötü bir halde. Kapı çaldı, bizde açtık karşımızda bir üniformalı asker arkasında ise iki kişi vardı. Defin anında ağlamaya başladı." dedikleriyle gözlerimi sıkıca kapattım. Hızlıca yataktan kalkıp tabletimden uçak bileti almaya çalıştım.
"Elis ancak sabah gelebiliyorum. 1 saate uçak var."
"Tamam sen gel yeter ki. Deniz teyzem haber vermemizi istedi."
"Defin nasıl?"
"Fenalaştı."
"Tamam geliyorum. Biletimi aldım tamam mı?"
Hızlıca küçük bir çanta hazırlayıp aracıma ilerledim. Komutana kısa bir bilgi mesajı attıktan sonra havaalanına geçtim. O sırada komutan bana mesaj atmıştı.
Komutan: Ne oldu neden 1 hafta izin istedin?
Şehidimiz var komutan. Bu bilgi yeterli mi?
Komutan: Başın sağ olsun. Gelmemize gerek var mı?
Yok. Kardeşim için endişeliyim sadece...
Komutan: Tamam 1 hafta hatta gerekirse daha fazla bile izin yazabilirim.
Cevap vermeden uçağa bindim. Çanakkale'ye indiğimde memleketim tekrardan şehit kokuyordu. Kan kokuyordu. Benim memleketim daha öncesinde de böyle kokuyordu. Çanakkale şehitliği, babamın cenazesi ve en son kaybımız Murat. Defin'in eşi Şehit Pilot Yüzbaşı Murat Ateş...
Beni almaya gelen Ayaz'la hiç konuşmadan arabaya bindim. Aklım Defin'deydi. Mahvolduğuna emindim. Önce babamızı sonra da eşini kaybetmişti.
"Defin hamile."
Ayaz'ın söylediği iki cümle beni ağlatmaya yetmişti. Teyze olacağıma sevinemiyordum. Defin bunun stresiyle düşük bile yapabilirdi.
"İki aylık hamileymiş. Sabah düşük yapıyordu."
"Şu an nasıl peki?"
"Zor sakinleştirdik. Ağrısı çok fazlaymış ama Deniz teyze düşük yapmasının daha iyi olacağını söyledi."
"Hamileliğe son verecekler." Diyecek başka bir şey bulamadım. İlk düşünülen şeyin bebeğin sağlığındansa Defin'in sağlığı daha önemli hale gelmişti.
Eve geldiğimizde asılı olan koca bayrağa bakıp selam durdum. Kapıyı Asya açmış koşarak kucağıma atlamıştı. O da olayları anlamış gibi ağlıyordu.
"Teysem çok ağlıyo..." diyen yeğenimin başını öpüp sıkıca sardım. Eve girdiğimde Elis'de kızarık gözleriyle bana bakıyordu. Toprak, kucağında annesiyle beraber bana bakıyordu.
"Nerede?"
"Odasında. Bulut, babam, teyzem hepsi yanında."
"Ayaz, Asya'yı alsana."
"Teyse sende bıyakma beni..."
"Teyzem buradayım. Annenlerin yanına gideceğim. Hem sen geç Toprak'la oyna."
Yukarı çıktığımda Defin'in yatakta uyuduğunu görmüştüm. Annem beni gördüğünde elini uzatıp elimi tuttu. Denef, Defin'in elini tutuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elbruz
Teen FictionBizim kaderimiz onun vurulmasıyla kesişmişti ve Allah korusun birimizin vurulmasıyla bitecekti. Sanırım bu onu ölene kadar seveceğim demenin başka bir şekliydi. İnstagram... elbruz_blackpearln