Bölüm 2: "Gerçek dost, zor zamanında yanında durandır."

9 4 0
                                    

Zümrüt Sare'nin en yakın arkadaşıdır. 11 yıldır arkadaşlardır. Her şeyi beraber yaparlar, her yere beraber giderler. Okulda yan yana oturur, her zaman beraber dışarı çıkarlar. Birbirlerine her daim destek olurlar. Bir gün, birkaç kişiden oluşan bir arkadaş grubu Zümrüt'ü sıkıştırmıştı. Sare, arkadaşlarından bunu duymuştu ve hemen arkadaşını kurtarmak için koşmuştu. Zümrüt'ün korkmuş görüntüsü Sare'nin içini burkmaktaydı. Sare, hızla yaklaşıp çocukları kollarından tutup çekti ve "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz! Çekin o pis ellerinizi arkadaşımdan!" diye haykırarak arkadaşını savunmuştu ve onu kurtarmıştı.Ancak, Zümrüt ortaokula geçince Sare'ye karşı bazen itici ve alaycı davranmaya başlamıştı. Bu durum sınıf atladıkça daha da çoğalmıştı. Sare bu duruma çok üzülüyordu. Onu kırmamak için bir şey demiyor, sadece içinden geçenleri düşünüyordu. Çünkü onu çok seviyordu. Ona bir an bunu söylemek istiyordu; rahatsız olduğunu, kötü hissettiğini. Ama söyleyemiyordu. Onu kıracağını, arkadaşlıklarının bozulacağını düşünüp vazgeçiyordu.
☆☆☆
Cuma günü okul çıkışında, İstiklal Marşı'nı bir an önce okuldan çıkmak için hızlıca okudular. Sınıf öğretmenleri aynı zamanda matematik öğretmenlerine selam verip hızlıca çıktılar. Okuldan çıktıktan sonra, Elif ve Sare'yi bekleyen Zümrüt, birini arayan gözlerle okul çıkış kapısını gözlüyordu. Kimi arıyordu ki? Başka bir arkadaşı mı, öylesine mi bakıyordu? Yoksa... Evet, tam da Sare ve Elif'in düşündükleri gibiydi. Zümrüt'ün gözleri ışıl ışıl olmuştu. O, Barış Manço benzeri saçları, her mevsimlik kürk montu, sütlü kahve gözleriyle yanından geçip gitmişti. Zümrüt hala da bakıyordu. Elif ile Sare birbirlerine bakarak gülümsediler. Zümrüt havalarda uçuyordu. Arabaya doğru gülüşerek yürüdüler.

Ertesi gün Sare ve Zümrüt beraber kütüphanede ders çalışmak için anlaştılar. Saat 10.00 civarı Sümbül parkında buluştular ve yürüyerek kütüphaneye doğru yol aldılar. Vardıklarında kendilerine uygun, ferah ve cam kenarına yakın bir yer seçtiler. Sare en sevdiği dersten -fen- test çözmeye karar verdi. Zümrüt ise biraz Türkçe çözecekti. Önce gidip kendilerine latte kahve aldılar. Sabah sabah uykuları açılırdı. Latte Sare ve Zümrüt'ün favori içecekleriydi.

Bir süre çalıştıktan sonra yan taraftan gelen gürültü ve bağırışmalar çalışmalarını böldü. Herkes sese dikkat kesilmişti. Önce aldırmadılar. Ama sesler giderek çoğalmaya başlamıştı. Seslerin geldiği yöne doğru gittiler. Gittiklerinde bir çocuk-7. Sınıf gibiydi.- kendi masasında ders çalışmaya çalışıyordu ondan çok daha büyük bir çocuksa ona ordan kalkması için bağırıp ittiriyordu. Bunu gören Sare ve Zümrüt çok şaşırdılar. Şaşırdıkları şey kavgaları değildi. Ders çalışan çocuk, işte o çocuğun en yakın arkadaşıydı. Onu hep yanında görmüşlerdi. Zümrüt ufak çaplı bir şok geçiriyordu. Sare ise hemen koşup o zorba çocuğu itti.
- Sen ne yaptığını sanıyorsun!?
- Ona yerimden kalkmasını söylediğim halde inatla kalkmıyor!!
- Ama ilk ben oturdum!
Bu bağrışmaları duyan görevli gelip çocuğu ordan uzaklaştırdı. Sare çalışan çocuğa sordu.
- İyi misin?
- Çok teşekkür ederim. İyiyim.
- Adın neydi?
- Deniz.
- Ben de Sare. İstersen gelip bizle çalışabilirsin. Biz de arkadaşım Zümrüt ile çalışmaya gelmiştik. Hem o çocuktan biraz daha uzak durmuş olursun.
Sare'nin cesareti ve onu bi durumdan kurtarması Deniz'i hayran bırakmıştı. Deniz ona karşı bir teşekkür borcu hisseti ve teklifini kabul etti.
- E şey olur.

Zümrüt kenarda saklanmış onları izliyordu. Sare ile Deniz onlara doğru gelince. Kalbi hızlı bir şekilde çarpmaya başlamıştı. Sare Zümrüt'e onun bizimle çalışacağını söyledi. Zümrüt gülümsedi. Beraber çalışmaya devam ettiler. Deniz iyi birine benziyordu. Çalışma ortamını keyifli hale getirmişti. Zümrüt, yeni gelenin-aynı zamanda "o"çocuğun en yakın arkadaşı olan çocuğun- enerjisine ve Sare'nin cesaretine hayranlıkla bakıyordu. Ancak, içinde hala bir endişe vardı. Zümrüt Sare'ye fısıldadı.
- Sare neymiş adı?
- Deniz. Hayırdır n'oldu?
- Biliyorsun işte.
- İyi çocuk aslında.
Çalışırken verdikleri molalarda biraz konuştular. Öğrendiklerine o 7/D sınıfındaymış.
Saat 18.00'a geliyordu. Artık gitmeleri lazımdı. Deniz:
- Şey... Benim gitmem lazım. Annemler merak eder. Sizinle çalışmak çok keyifliydi. Beni davet ettiğiniz için teşekkür ederim.
- Tamam, biz de çıkalım o zaman. dedi Sare.
- İstersen bir dahakine beraber çalışmaya gelebiliriz.
- Olur Zümrüt, hem bana da arkadaş olursunuz. Neyse iyi akşamlar. Görüşmek üzere!
- Görüşürüz.
Sare ve Zümrüt'ü, Zümrüt'ün annesi alacaktı geç olduğu için. Eve gittiklerinde Zümrüt çok yorulmuştu. Hem yaşananlardan hem de ders çalışmaktan çok yorulmuştu. İçinde hâlâ bir endişe belki de heyecan vardı. O da çözememişti pek. Deniz'e sormak istiyirdu o çocukla ilgili bir şey belki adı, sınıfı. Belki Sare'ye söylerdi o yapardı. Çünkü o cesur bir kızdı. Hem Deniz ile daha iyi anlaşıyordu. O sorabilirdi bir kaç şey. Zümrüt heyecanla Pazartesinin gelmesini beklyecekti. Hiç bu kadar Pazartesi için heyecanlanmamıştı. Bu düşüncelere dalarak tatlı uykusuna daldı.

Küçük Kızın Dansı୨୧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin