Louisa ilk günlerde yaşadığı şoktan kurtulamamıştı. Damarlarına işleyen De Mercier hayatından kurtulmak istese de insanın alışkanlıklarından kurtulmasının zor olduğunu kabul etmek zorundaydı. Bir kere kumarhaneye alıştığında korkularının saçma olduğunu anlamıştı fakat zor olan bu alışma süreciydi. Bir hanımefendinin kumarhanede yaşaması skandal bir durumdu. Skandalın da ötesindeydi, inanılmazdı !! Bu düşüncesi sadece iki gece kafasını kurcalamış üçüncü gece kahkahalar atmasına sebep olmuştu. Balolarda beyefendilerle flörtleşmek, gizli saklı yerlerde öpüşüp bedenine dokunmalarına izin vermek skandal değilse burada kalmak nasıl skandal olabilirdi ki? Önceki hayatına nazaran yeni hayatının gayet namuslu olduğuna kanaat getiren Louisa zihnindeki zincirlerden kurtuldu ve o zamandan sonra kumarhane çalışanlarıyla arkadaş olma girişimleri başladı.
Kuzeni, Louisa için yardımcı bir bayan ayarlamıştı fakat sonradan öğrendiğine göre kadın eskiden adı ağza alınmaması gereken bir yerde yaşıyordu. Elisa; yardımcı olan kadının adı buydu, eskiden çalıştığı yeri öyle bir havada söylemişti ki, Louisa'ya ters bir şey söylemesi için meydan okuyor gibiydi. Kısa bir şok anından sonra Louisa ona en güzel gülümsemesini sunmuş ve en tatlı sesiyle konuşmaya başlamıştı.
''Seni yargılayacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun Ma chérie. Geldiğim yerde insanlar aleni bir şekilde senin eski iş yerinde yapılan aktiviteleri yaparak hava atıyorlar. Mon Dieu! Kesinlikle soylu unvanlarının yaptıkları her şeyi normal göstereceği kanısındalar.''
Bu sözlerden sonra Elisa'nın çekinceleri azalmış yavaş yavaş kalbini Louisa'ya açmaya girişmişti. Elisa, üvey babası tarafından küçük yaşlarda satıldığını itiraf ederken bir kaç damla yaş gözlerinden akmış, bu göz yaşları Louisa'nın ruhunu ıslatmıştı. Kendi hayatını zor bulurken karşılaştığı bu durum güçlendirmişti genç kızı. Kötü konular kapatılıp kumarhane dedikoduları başladığı zaman saatler su gibi akıp geçmiş, Louisa kendini yenilenmiş hissetmişti. Kumarhanenin aslında soylu beyefendilerin bir numaralı mekanlarından biri olduğunu duyduğunda hem kuzeni adına gurur duydu hem de yakalanma korkusu içinde küçük bir çığlık attı.
''Ah Louisa özellikle biri var ki onu gördüğümde ben bile bakireler gibi kızarıyorum. Şimdiye kadar gördüğüm adamlar içerisinde bu kadar yakışıklı olup da aynı zamanda bu kadar asil ve terbiyeli olanını görmemiştim. Bunlar aramızda kalsın şekerim. Şöyle ki ben sadece temizlikten sorumluyum, müşterilerin önüne çıkmam ya da onları izlemem yasak. Fakat bir kaç kere gördüğüm o beyefendinin adını öğrenmek için yanıp tutuştuğumu özellikle belirtmeme gerek yoktur sanırım.''
''Çalışanların içinde sana o beyefendinin kim olduğunu söyleyebilecek kimse yok mu?''
''Elbette var fakat onlara sormak için o beyefendiyi gördüğümü itiraf etmeliyim ve eğer bunu yaparsam anında Bay Rowland tarafından kapının önüne konulmayı da göze almak zorundayım. Bay Rowland çok iyi bir patrondur ama kuralları kesindir. Herhangi bir ihlal durumunda affedilme olmaz, kovulursun.''
''Belki senin için beyefendinin adına ulaşma şerefine ben nail olabilirim ma chérie. Bana onun nasıl göründüğünü anlat.''
''Ah, bunu benim için yapar mısın gerçekten? Çok iyisin Louisa. Beyefendiyle herhangi bir gelecek hayali içinde değilim lakin adını bilme lütfuna erişmek isterim. Tamam anlatıyorum. Bir kere beyefendi gayet uzun ve kaslı, kendine baktıran bir vücuda sahip. Öyle bir eşe sahip olan bir kadın yataktan çıkmayı bile düşünmüyordur eminim. Hele o siyah saçları... Sanki karanlık bir şelale misali yüzünü çevreliyor, insanda ona dokunma, parmaklarını o gür siyahlığın içinde kaybetme isteği doğuruyor. Yüzünü bir kere yakından görme şerefine nail oldum lakin o bir kere beyefendinin yüzünün aklıma kazınmasına yetti. Bazen Louisa, kumarhanenin kütüphanesine gider ve boş vakitlerimde okuyup kendimi geliştirmeye çalışırım. Oradaki kitaplar içerisinde yunan mitolojisini anlatan bir kitap özellikle dikkatimi çekmişti. Zeus, Hades ve diğerleri... Bahsettiğim beyefendinin öpülesi çenesi, Tanrının lütfu dolgun dudakları, gür siyah kaşlarının altındaki delici bakışlarını gördüğümde okuduğum kitaptaki tanrılardan birinin canlandığını sandım... Sana yemin ediyorum Louisa ben şimdiye kadar hem bu kadar şehvet hemde bu kadar asalet yayan başka gözler görmedim... Gözleri Bay Rowland ve seninki gibi mavi. Fakat o gözlerdeki karanlık, o gözlerdeki hüzün başka kimse de yok. Yine de belki seni tanıyınca aynı hüznü bir parça da sende gördüğümü itiraf etmeliyim...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Louisa, Tek Gerçek Aşk...
Исторические романыParis sosyetesini güzelliğiyle kasıp kavuran bir genç kız, hayatının baharında aslında yaşadığı her şeyin bir yalan olduğunu öğrendiğinde ne yapardı? Louisa Rosamonde De Mercier gerçekleri görmeye başladığında yapması gerekenin ne olduğunu biliyordu...