12.Bölüm-Alışveriş

3 1 0
                                    

Bölüm Şarkısı: Tutsak-Sefo

Salata yemek için bir yere oturduk. "Ne yersin?" dedi poşetleri masaya koyarken. Cevap vermedim. Doruk'la hiç bu kadar konuşacağım aklıma gelmezdi. Bide onunla yemek yemek işkence gibiydi. "Ayısın sen" dedi menüye bakarken.

Masanın altından bacağına vurdum. "Ah!" diye bağırdı bacağını tutup. "Dikkat et de o ayı seni avlamasın" dedim dik dik bakarak. "Sen bana laf mı soktun?" dedi kendini göstererek. "Yoo gayet ciddiyim" dedim tepkisiz bir şekilde.

Yutkundu. "Noldu kedicik? Korktun mu?" dedim sırıtarak. "Saçmalama" dedi menüye bakarak. Dudaklarını dişliyordu. "Korktun korktun" dedim kafa sallayarak. Bişey demedi. Ya da kavga etmek istemedi.

Garson geldi siparişlerimizi verdik. Tavuklu salata favorimdi. Tabii ki tavuklu salata sipariş etmiştim. Doruk'ta öyle. "Kopyacı" dedim kollarımı önümde bağlayıp.

"Bende seviyor olamaz mıyım?" dedi bana bakarak. "Olamazsın. Seninle aynı şeyleri asla sevmem ben" dedim gözlerimi belertip. "Neden bu kadar nefret ediyorsun benden?" dedi ciddiyetle. "Nefrette bir duygudur. Ben senden nefret bile edemiyorum," dedim acımasızca.

Yutkundu. "Hem sende benden nefret bile edemiyor musun?" dedim tek kaşımı kaldırarak. "Önceden ediyordum doğru. Ama değişti" dedi gözlerini kaçırarak. "Ne değişti?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Sana olan bakış açım" dedi son anda. Sanki günlerdir için de tuttuğu bişeydi de şimdi söylüyordu. Sandalye de kıpırdandım. "Niye değişti?" dedim sorgulayarak. "Bilmiyorum Selen. Bilmiyorum,sorgulamayı bırak" dedi gözlerime bakarak.

Sustum. Aklımdan geçenlerin doğru olmaması için dua ediyordum. Salata geldi. Tek elimi masaya koydum. Diğeriyle de yemek yemeye başladım. Doruk başlamamıştı.

Elini masa da ki elimin üstüne koydu. Dokunduğu gibi elimi çektim. Kaşlarımı çatıp ona bakmaya başladım. Şokla bakıyordum. Niye böyle bişey yapmıştı ki? Yapmamalıydı. Bizim aramızda asla bişey olamazdı. Olmamalıydı.

İzin vermezdim böyle birşeye. "Bana karşı bişeyler mi hissediyorsun?" dedim bi an da. Salataya bakan gözleri şokla bana döndü. "Asla!" dedi inkar ederek. "Niye yaptın böyle bişey?" dedim sakinlikle.

"Alışmışım" dedi yüzüme bakarken. "Ne?" dedim anlamayarak. "Aysu'dan alışmışım" dedi dudaklarını dişleyerek. Yutkundum. Böyle bir cevap asla beklemiyordum. "Alıştın diye herkesin elini tutamazsın gerizekalı bey!" dedim sinirle.

Sandalyeden kalktım. Çantamı da alıp hızlı adımlarla yürümeye başladım. "Makyaj ürünleri!" diye bağırdı arkamdan. "Git,Aysu'na ver!" dedim yürümeye devam ederken. Gülme sesi geldi.

Umursamadan arabaya bindim. Telefonum çaldı. Hızlıca çantamdan telefonumu çıkarıp kim diye ekrana baktım. Doruk arıyordu. "Ne var kıt kafalı?" dedim açıp. "Beraber geldik,ben ne olacağım?" dedi telefondan.

"Ne halin varsa gör,umurum da bile değilsin" dedim ve telefonu kapattım. Taksi çağırmak hiç mi aklına gelmemişti bunun? Gerçekten kıt kafalı. Arabayı çalıştırmadan önce taksi çağırdım. Ardından Doruk'u aradım.

"Taksin yolda" dedim telefonu açtığında. "Sen beni mi düşündün?" dedi sırıtarak. Sesinden sırıttığı belli oluyordu. Cevap vermeden telefonu kapattım. Arabayı çalıştırıp eve sürdüm.

Evin kapısını açıp içeri girdim. Annem yoktu. Ceketimi çıkarıp astım. Su içmek için mutfağa girdim. Mutfak masasının üstünde bir kağıt duruyordu. Kağıtı elime aldığım da şunlar yazıyordu.

Ben tatile gidiyorum. İstediğin arkadaşın da kalabilirsin. 3-4 gün boyunca gelmiyorum. İstediğin gibi özgürsün.

Dişlerimi sıktım. Ağlamıyordum. Ben hata mı yaptım? Ağır mı konuştum? Diye düşünürken o bana haber bile vermeden gitmişti. "Senden de bu beklenirdi" dedim sesli bir şekilde. Naz'ı aradım.

"Sana geliyorum" dedim açtığında. "Noldu aşkım?" dedi meraklı bir sesle. "Gelince anlatırım" dedim eşyalarımı toplarken. "Tamam aşkım" dedi ve kapattı. Telefonu cebime attım. Bir kaç bişey aldıktan sonra çıktım.

Alev'e de gidebilirdim ama nedense Naz'a gitmek istiyordum. Onların evin de yaralarımı saracak bir şey var gibiydi sanki. Önceden asla onlara gitmezdim zorunda kalmadıkça çünkü Doruk vardı. Fakat bugün Doruk falan umurumda değildi. Nazgilin evinin önüne gelince kapıyı çaldım.

Naz kapıyı açtı. "Hoşgeldin!" dedi neşeli bir sesle. "Hoşbuldum" dedim gülümseyerek. Hızlıca sarıldı. Sarılmamızdan sonra içeri girdik. "Ne içersin?" dedi Naz yukarı çıkarken. Odasına gidiyorduk. "Kahve olur" dedim merdivenleri çıkarken.

Aşağıdan Naz'ın annesinin sesi geldi. "Ben yaparım!" diye bağırdı. Odasına girip yatağına oturdum. "Seni hangi rüzgar attı buraya?" dedi Naz yanıma oturup. "Annem bana haber verme gereği bile duymadan tatile gitmiş" dedim sinirle.

"Ne? Niye ki?" diye sorular yağdırmaya başladı. Herşeyi baştan sona anlattım. "Derya Teyzeden beklenicek hareket" dedi omuzlarını silkerek. Kafa salladım. "Yine de haber vermesi gerekirdi en azından" dedim Naz'dan onay bekler gibi.

Doğrular gibi bir ses çıkardı. Kapı tıklatıldı. Naz ayağa kalkarak kapıyı açtı. Annesi elinde kahvelerle gelmişti. Naz kahveleri elinden alıp kapıyı kapattı. O sırada bende annesine gülümsedim. O da bana gülümsedi ve gitti.

Kahveyi elime alıp bir yudum aldım. Naz tekrar yanıma oturdu. "Abin yok mu?" dedim ona bakarak. "Noldu? Niye sordun?" dedi sırıtarak. "Hiç" dedim gözlerimi kaçırarak. Durdu durdu ve "Yoksa onu merak mı ettin?" dedi bi an da.

Kahve boğazım da kaldı. Öksürdüm. "Helal,helal" dedi sırtıma vururken. Gülüyordu bir yandan da. "Gülmesene!" dedim koluna vurarak.

***

Gençlerrr,benim yeğenim oldu abimgil de kalıyorum bir kaç gündür. O yüzden bölümler yavaş yavaş gelecekkk normal de 2 bölüm birden olacak fakat şuan yazmak için vakit bulamıyorum bu yüzden sizleri de bölümsüz bırakmak istemediğim için,bu bölümü direkt yüklüyorumm:))

Ateşten KaçmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin