[...]

84 8 3
                                    

dünyada hiç kimse, kimseyi bu denli özlememiştir.

kendime sorup duruyorum, nasıl olduğunu merak ediyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kendime sorup duruyorum, nasıl olduğunu merak ediyorum. gözlerimi kapatıp duruyorum ama seni engelleyemiyorum. sadece ikimizin olduğu bir yere uçmak istiyorum. başka kimse yok, böylece özgür olabiliriz.

Eline aldığı soğuk suyu sertçe yüzüne çarptı. Zira daha demin hayal ya da sanrı görmüş, belki de delirmeye başlamıştı. Yıllarca hayallerinde yaşattığı adamı kanlı canlı karşısında görmesinin başka bir açıklaması olamazdı. Ezbere bildiği botların sesi kulaklarını doldurduğunda, çeşmeyi kapatıp ellerini kuruladı. Kapı kapanma sesi de geldiğinde derince bir nefes verdi.

"Hâlâ daha zevkinden ödün vermiyorsun Kim Taehyung."

Jeon Jungkook bütün heybetiyle karşısında duruyordu. Hayal değildi, biliyordu. Çünkü hayallerindeki uzun saçlı, tatlı tebessümlü Jungkook değildi artık. Saçlarını kısacık kesmiş etrafa buz gibi bir enerji yayıyordu.

Söylediği şeyin saçmalığı ile tek kaşı havaya kalktı ve kafasını 'ne alaka' dercesine salladı. Jungkook kafasıyla kapıyı gösterdi. "Karın diyorum, güzel kadınmış. Ağzının tadını iyi biliyorsun." Yüzünü buruşturdu. Bilerek yapıyordu. Yıllar geçse bile hoşlanmadığı şeylerden alayla bahsetme huyu değişmemişti.

"İğrenç ithamlarına karımı bulaştırma." Jungkook, Taehyung'un ağzından çıkan cümlenin ağırlığıyla hafifçe sendeledi ve kapıya dayandı. O kadını 'karım' diye sahiplenişi canını yakmıştı. Canı acırsa, can yakardı.

Sendelemesini fırsat bilip yanından geçmek isteyen Taehyung'un kulağına eğildi. "Peki bu çok sevgili karın senin yönelimini," fısıltıyla ve abartılı mimiklerle "biliyor mu?" dedi. Taehyung'un hareket halindeki bedeni buz kesmiş gibi durdu. Ani bir refleksle elini Jungkook'un ağzına kapadı.

"Kes sesini!"

Jungkook amacına ulaşmış olmanın verdiği muzur mutlulukla sinsice sırıttı. Taehyung elinin altındaki dudakların hareketini hissedince duraksadı.

Karşısındakinin yıldız gözlerine bakarken; dünyada hiç kimse, kimseyi bu denli özlememiştir diye düşündü.

Jungkook elini, yıllardır dokunmanın hayaliyle yanıp tutuştuğu adamın koluna koydu. Parmaklarının altındaki ten titrediğinde gülüşü daha fazla yayıldı yüzünde. Susamış gibi özlem duyduğu o ten hala sıcacıktı. Susuzluğunun arttığını, dilinin damağının kuruduğunu hissetti. Vücudu daha da fazlasını istedi. Bir zamanlar her kıvrımını ezbere bildiği bedeni yeniden istiyordu.

Bu basit bir şehvet değildi. Bu aşktı, özlemdi. Ama Jungkook'un dilinde susuzluktu. Yüzlerinin arasındaki milimlik mesafeyi umursamadan konuştu. "Gerçekler Taehyung, gerçekler." diye fısıldadı.

Kim Taehyung onun senelerdir değişmeyen genişliğine şaşırmadı lakin önceleri hoşuna giden bu genişlik, şimdi canını acıtmıştı. Altta kalmayı reddederek, "Gerçekler mi?" diye sordu. "Neymiş o gerçekler ben sana söyleyeyim o zaman." Sinirlendiğinden dolayı yüzü kızarmış, ellerini birbirine çarpmaya başlamıştı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 07 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

incompletenessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin