4) Soysuz ve Kara Şeytan

22 5 0
                                    

Biraz sonra Zafer Bey'in attığı konuma gelmiştim bile.
Lüks bir restorandı burası. Vayy, Zafer Bey'e bak sen!

Arabamdan indim ve içeri girdim. Zafer Bey, bir masada oturmuş ve beni beklediği belli oluyordu. İki saniyede bir kolundaki pahalı saate bakıp duruyordu.

Bir anda bakışları beni buldu. O durdu, ben durdum.
O bana baktı uzun uzun, ben o na.

Üzerinde siyah bir gömlek vardı, altında kumaş ve tek bir kırışıklık bulunlayan bir siyah pantolon. Beyaz spor ayakkabıları ile nefes kesiyordu. Simsiyah saçlarını özenle taramıştı.

Bir kaç sonra gözlerini benden çekti ve hemen ayağa kalktı. Masaya doğru ilerledim, Zafer Bey elini uzatınca tuttum ve el sıkıştık. Ben neden yaptığımızı bilmiyordum ama galiba Zafer Bey de ne yapacağını bilmediği için elimi sıkmıştı.

Sandalyemi çekti ve teşekkür ederek oturdum sandalyeme. Ortam da sakin bir keman karaokesi çalıyordu. Ve bu ortam çok güzeldi, zevkli adammış.

"Hoş geldiniz Yağmur hanım," dedi Zafer Bey ve yüzüne eşsiz gülümsemesini kondurdu. "Hoş buldum, bulmasına da. Neden geldiğimi hâlâ bilmiyorum?" dedim sorgularcasına.

"Bunu yemek yerken konuşmaya ne dersiniz?" dedi Zafer ve bir elini kaldırıp garsonu çağırdı. Biraz sonra siparişlerimizi vermiştik. Kibarlıktan (!) kendime salata istemiştim. Benim aksime Zafer Bey kendine etli bir şeyler istemişti.

Ama eve gider gitmez Tülin ablanın yemeklerinden yiyecektim. Bu benim kibarlık gösterişimdi. Nasılsa insanlar beni tanıyor. Ve ben yemek yiyince deli gibi yiyordum. Yani kendimi kaybediyordum. Insanların benden korkmasını istemiyordum açıkçası.

Salatama batırdım çatalımı batırdım ve kışkırtıcı bir şekilde ağzıma götürdüm. Daha sonra yavaş yavaş ağzımdan çektim çatalı. Bu sırada Zafer Bey ile göz temasından çıkmamıştım. Ben de böyleydim işte, her insan da etki bırakmak isteyen biri.

Zafer Bey ise ağzında yemeğini çiğnerken beni süzüyordu. Hadi be, sıkıldım. Ne söyleyecekse söylesin çabuk!

"Dinliyorum sizi," dedim ve ikinci kere aynı yavaşlık ve kışkırtıcılıkla salatamdan yedim. "Ben lafı uzatan insanları sevmiyorum açıkçası. Ve ben de lafı uzatmayacağım," diyerek söze girdi Zafer Bey.

"Defne ile kliniğime geldiğinizden beri sizi hep hayranlıkla izledim. Bu hayranlık, beni sizinle arkadaş etmek istiyor. Rica etsem, bir süre arkadaş kalamaz mıyız?" Bu adamım benden öğrenmesi gereken çok şey var. Çok saçma konuştu.

Çekici bir adam ve ben olsam çekiciliğimi kullanarak bunları söylerdim karşı tarafa.

Ama bu da o'ydu. Yapacak bir şey yok. Şimdi düşünmem gereken şey başka. Adam benden etkilendiğini dile getiriyor ve arkadaş olmak istiyor.
Benim gibi muazzam bir kadın ile arkadaş olmak istiyor. Ve ben de olsam ben de Yağmur Demirkan ile arkadaş olmak isterdim.

Kendimi seviyorum. Ancak bu başkalarını sevmeme engel değil. Arkadaşça sevmeme engel değil. Ben âşık olmam. Ben de maşallah her şey fazlasıyla var ama âşık olacak kalp yok. Kimse kusuruma bakmasın.
Ya da baksın, umurumda değil!

"Hiç yalan söyleyemeyeceğim Zafer Bey. İnsanı kolayca etkisi altına alabilecek tiplerdensiniz. Sizden herkes gibi ben de etkileniyorum. Ama bu etkilenmekle sınırlı.
Evet, kabul arakadaş olabiliriz. Ama sizden etkileniyorum diye değil bu arkadaşlık, Anlarsınız ya," dedim ve caydırırdı bir şekilde göz kırptım.

OYUN BOZANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin