Günün yorgunluğunu atmak için hızlı bir aldım.Giyeceğim pijamayı seçmek için dolabımın kapağını açtım.Hiç beş senelik eskimiş bir kıyafetin rahatlığını veren bir pijama yoktu.Hepsi satendi.En nefret ettiğim.Ama yine de giymek zorundaydım.Her güzel şeyin kötü bir yanı vardır değil mi?
Dışarıda yağmur yağmaya başlamıştı.Yere düşen yağmur damlarının çıkardığı ses içimi rahatlatıyordu.Mutlu olmak için yağmurun şıkırtısını dinlemek bile yetiyordu bana.Ardından bıraktığı kokuyu hissettiğim an zaman duruyor gibi oluyordu.Gözlerimi kapatıp kokuyu içime çekmem iyi geliyordu bazen.
Küçükken nefret ederdim yağmurdan.Dışarı çıkmamı engellerdi çünkü.Ama bu yağmurlar,göz yaşlarımı gizlememe yaramıştı.Sınav senemde dershaneye giderken bilerek arka sokağı seçip ağladığım günleri hatırlıyorum.Birkaç dakika bile olsa insanın ağlamaya ihtiyacı oluyordu bazen.Gözyaşlarım,pislenmiş kalbimi ya da ruhumu temizleyen bir aracıydı benim için.Fakat temizliğin yapılması uzun sürerdi,kokusunun geçmesi ise en az ruhun bedenden çıkma anı kadar kısaydı.
Pijamalarımı giydikten sonra uyumak için yumuşak yorganımın altına girdim.Gözlerimi kapattım,zihnimi dizginlemeye çalıştım.Çünkü,susmazsa bana da uykunun haram olacağını çok iyi biliyordum.
Çok geçmeden,kapımın önünden gelen ayak sesleri duydum.Birkaç kişiye aitti bu sesler,tahminimce.Losalia'nın odasına girdiklerini hissettim.Ne olduğunu anlamak için yatağımdan kalkıp kulağımı duvara dayadım.Lanet olsun ki hiçbir şey duyamıyordum.Losalia tehlikede olabilirdi.
Üstümdeki pijamayı umursamadan terliklerimle odadan çıktım.Yanlış anlayıp direkt odaya dalarsam rezil olma ihtimalim olduğu için kapıyı dinlemeye karar verdim.Yaptığım yanlış bir şeydi biliyorum ama yapacak bir şey yok.
Zeyn'in ince sesini tanımıştım.Şu an konuşan oydu.
"Baksanıza,kolumda böyle şeyler çıktı ve aşırı kaşınıyor.Bence bize verdikleri şu iksir gibi şeyden oldu.Sizde de var mı?"
Bir sessizlik oldu.Galiba kollarını kontrol ettiler.Abel ve Losalia onlarda olmadığını söyledi.
Bir hizmetli arkamdan bana seslendi."Bir ihtiyacınız mı var?"
"Ha yok.Teşekkür ederim."deyip,hafifçe tebessüm ettim.Ardından ekledim,"Sen niye uyanıksın bu saatte?"
"Hiç,öylesine.Son kontrolleri yapıyordum."
"Anladım,gidebilirsin."
Hizmetli,hızlı adımlarla uzaklaştı.Benden habersiz gece buluşmuşlardı.Ve önemli bir konudan bahsediyorlardı.Benim de bilmem gereken bir konudan.
Kapıyı çalma ihtiyacı duymadan içeri girdim.Beni görünce aniden sustular,Zeyn aceleyle kolunu kapattı.
Başımı hafifçe yana yatırdım ve kaşlarımı kaldırdım.
"Ne oldu,niye bir anda suspus oldunuz?"
Zeyn,"Yok bir şey.Aniden seni görünce şaşırdık biraz.Uyuyorsun sanmıştık."cevabını verdi.
"Hayır,uyumuyordum.Neden buluştunuz?Bir sorun mu var?"
Bu sefer Abel hareketlendi,"Yok,ne olacak ki?Öylesine,canımız sıkıldığı için."
Anlamıştım.Yalan söylüyorlardı.Abel onları ele vermişti.O yalan söyleyemiyordu.Kızarmıştı ve doğrudan gözlerimin içine bakamıyordu.
"Abel,bunu gözlerimin içine bakarak söyler misin?"
Abel,Losalia'ya kaçamak bir bakış attı.Sanki "Ne yapacağım ben?" der gibiydi.
Bakamadı.Tahmin etmiştim.Başını yere eğdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camelia
Teen FictionSadece eğlence için lanetli bir lunaparka gidip korku trenine binen bir arkadaş grubu. En fazla ne olabilir ki... Zako,Yoshe,Ena ve Ceys Camelia'da kendileri gibi kaybolan ruhlarını mı arayacaklar yoksa dünyada yitirdikleri yaşama sevincini orada t...