35. Bölüm

290 10 2
                                    

Sabah Oğuz'un öpmesi ile gözümü açtım. Gülümseyerek bana bakıp "yavrum sınavın var kalk hazırlan ben de sana tost yapayım." Dediğinde "aşkım 5 dakika dahaaa" diyerek gözlerimi geri kapattım. Oğuz tabi ki uyumama izin vermeyip beni gıdıklamaya başladı. Ben de kendimi tutamadan kahkahalara boğuldum. Nefes nefese "tamam tamam kalkıyorum durrr." Dediğimde durup alnıma bir öpücük bırakıp "5 dakika içinde aşağıda olmazsan bu kadar vicdanlı olmam haberin olsun güzellik." Dedi ve göz kırpıp odadan çıktı. Hemen yataktan kalkıp banyodaki işlerimi hallettim ve mutfağa geçtim. O tostları hazırlarken ben de çayları doldurup masaya oturdum. Kısa bir süre sonra tostlar hazır olunca o da yanıma oturdu ve birlikte kahvaltımızı yaptık. Oğuz "ben mi bırakayım?arabayı mı vereyim?" Dediğinde "sen bırak aşkım ya. Akşama kadar okulda olurum zaten yüksek ihtimal. Belki Melis okula gelirse kafeye falan gideriz." Dediğimde beni kafasıyla onayladı. Kahvaltımı yaptıktan sonra mutfağı toplama işini Oğuz'a kitleyip odaya hazırlanmaya çıktım. Dişlerimi fırçaladıktan sonra üstümü giyip makyajımı yaptım ve en son da saçıma şekil verip aşağı indim.

 Dişlerimi fırçaladıktan sonra üstümü giyip makyajımı yaptım ve en son da saçıma şekil verip aşağı indim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oğuz beni görünce ayaklandı ve kapıya doğru ilerledi. Ben de peşinden evden çıkıp kapıyı kilitledim ve çantama koydum. Arabaya binip şarkı açtım ve yolcuğumuz başladı. Okulun önüne gelince Oğuz dudağıma öpücük bırakıp "başarılar sevgilim seni çok seviyorum." Dediğinde gülümseyerek "ben de seni çok seviyorum aşkımmm." Dedim. Tam arabadan inecekken "paran var mı vereyim mi?" Dediğinde "var aşk." Dedim. Bir kaşını havaya kaldırıp "emin misin bak çekinme istemekten." Dediğinde gülümseyerek "eminim aşkım merak etme ihtiyacım olursa isterim." Dedim ve öpücük atıp arabadan indim. Sınıfa gidip son tekrarlarımı yaptım ve hoca gelene kadar telefonla ilgilendim. Hoca gelince telefonu kenara bıraktım ve sınav başladı. Sınavdan sonra kütüphaneye geçip son sınavıma çalışmaya başladım. Birkaç saat çalıştıktan sonra Melis'e buluşmak için mesaj attım. O da oğlu için alışveriş yapacağını söyleyince okulun bu taraftaki avm ye gitmeye karar verdik. Tabi ki alışveriş yapmak için daha çok erkendi. Ama çok geçe de bırakmak istemiyordu ilerleyen aylarda ağırlaşacak diye. Oğuz'a haber verip avm ye doğru yola koyuldum. Otobüs durağına gidip otobüsü beklerken kulaklığımı telefona bağlamaya çalışıyordum. Bağlandıktan sonra en sevdiğim ve bana çok enerji veren şarkılardan birini açtım "Nil Karaibrahimgil Ben Aptal Mıyım" kısa bir süre sonra da otobüs gelmişti. Hemen binip boş yere oturdum. Allah'tan kalabalık değildi. 3 durak sonra inip avm ye girdim ve Melis'i beklemeye başladım. O da geldiğinde eşyalarımı çantama koyup sıkıca sarıldım. Abimle aramız hala soğuktu ama Melis hiçbir şey sormamıştı. Avm de bulabildiğimiz kadar bebek mağazası bulup hepsine girdik ve bir sürü de şey aldık. Sonra da bir kafeye geçip oturduk. Melis yiyecek bir şeyler sipariş verirken ben kahve istedim. Akşam Oğuz ile yemeğe çıkacaktık. Yani onun daha haberi yok ama olsun. Siparişlerimiz geldikten sonra sohbet etmeye başladık. Melis "neden Mert ile aranız soğuk sizin?" Dediğinde "çünkü abim beni korumaya çalışırken daha çok zarar veriyo." Dediğimde Melis "ama Ela onun niyeti de kötü değil biliyorsun. Şu hayatta en çok değer verdiği kişi sensin. Senin zarar görmeni hiç istemiyor o yüzden elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor hep." Dedi. "Melis ben onu anlıyorum. Ama her ne kadar konuşmasam da annemin kanser olduğunu bilmeye benim de hakkım var. Ben babamdan öğreniyorum ya annemin kanser olduğunu. Gerçi dün gayet iyi görünüyordu ama bilmiyorum yani söylemesi lazımdı bana. Yok güvenmiyormuş yok hastalığım varmış zarar görmemi istemiyormuş ben çocuk değilim kendimi koruyabilirim zarar görürsem de ben görürüm. Beni korumaya çalıştığı insanlardan hiçbir farkı yok onun da. Madem o kadar korumak istiyor kendinden de korusun o zaman." Dedim. "Sen de haklısın da o da haklı kendince işte. Halledersiniz ben eminim. Sadece ikinizin de zamana ihtiyacı var biraz." Dediğinde kafamla onayladım. Biraz daha sohbet ettikten sonra abim Melis'i almaya geldi. Beni de eve bırakacaktı ama istemedim. Müzik dinleyerek eve doğru yol aldım. Oğuz'un bugün yoğun çalıştığını ve geç geleceğini biliyordum. Eve geçtikten sonra salonda biraz uzanıp telefonumla ilgilendim. Sonra da hazırlanmak için odaya çıktım. Hazırlandıktan sonra Oğuz'a yemeğe çıkmak istediğimi söyledim. Bir iki saatlik işi olduğunu sonra hemen geleceğini söylediğinde ben de biraz iş bakmaya başladım. Haftaya cumartesi günü resmi olarak mezun olacaktım. İş bakmaya bir yerden başlamak gerekiyordu. Biraz takıldıktan sonra kapı çaldı. Oturduğum yerden kalkıp kapıyı açmaya gittim. Kapıyı açtığımda bir adam içeri dalıp kapıyı kapattı. Üstüme doğru yürüdüğünde geri geri kaçtım. Mutfağa gitmeye çalışıyordum. Gözüm kendimi savunmak için bir şeyler arıyordu. Kapıya doğru kaçmaya çalışırken kolumdan tutup kendine çekti ve öpmeye çalıştı. Çığlık çığlığa bağırıyordum bir ümit biri duyar belki diye. Eliyle ağzımı kapatıp susturmaya çalışıyordu. Bir anda elbisemi yırttığında artık göz yaşlarımı tutamıyordum. Kapı sertçe yumruklanıp kısa bir süre sonra da kırıldı. İçeri abimler ve Melis girdi. Kuzey abi ve Mert abim adamı evden çıkartıp bir yete götürürken Melis beni battaniye ile sarıp sıkıca sarıldı. Ağlamamı ve hıçkırıklarımı tutamadığım yetmiyormuş gibi zangır zangır titriyordum. Kısa bir süre sonra Kuzey abim içeri girip yanıma doğru geldi. Kollarımı kaldırıp titreyen sesimle "abi" diye seslendim. Hiç gecikmeden yanıma gelip sıkıca sarıldı bana. Arya'dan bir farkım yoktu şu an. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Bir süre sonra Mert abim Oğuz ile içeri girdi. Oğuz koşarak yanıma gelip Kuzey abinin kollarından aldı beni ve kendine çekip sıkıca sarıldı. Onun da vücudu titriyordu. Ona sarılınca daha çok ağlamaya başladım. Saçlarımı okşayıp bir yandan hiç durmadan "geçti, geçti güzel kızım" gibi şeyler söylüyordu. Beni biraz sakinleştirdikten sonra yüzümü ellerinin arasına alıp kızarık gözlerle bana baktı ve "bir şey yaptı mı sana?" Diye sordu titreyen sesiyle. O da ağlıyordu. Hayır anlamında kafamı sallayabildim sadece. Tekrar sarılıp saçlarımla oynamaya devam etti. Melis üstüme Oğuz'un tişörtlerinden getirdi battaniyeden kurtulayım rahat hareket edeyim diye. Oğuz hızlıca üstüme onu giydirip elbiseyi de kenara fırlattı. Herkes şaşkındı. Kimse ne yapması gerektiğini ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. Mert abim deli gibi bağırarak etrafta dolanıyordu bu sitede güvenlik yok mu diyerek. Kuzey abinin de abimden kalır yanı yoktu ama sessizdi. Oğuz bana bakıp "uyumak ister misin?" Dediğinde "korkuyorum." Diyerek dudak büzdüm. Bana şevkatle bakıp "korkma ben yanındayım güzelim kimse zarar veremez sana söz veriyorum." Dediğinde kucağına doğru gidip kafamı omzuna koydum.

(Şu şekil bi şey düşünün ama tam böyle değil)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Şu şekil bi şey düşünün ama tam böyle değil)

Oğuz beni kucağına alıp odaya çıkarttı. Hiç halim yoktu zaten ama çok tedirgindim. Beni yatağa yatırıp güzelce makyajımı temizledi. Alnıma saçlarımın arasına öpücükler kondurup saçımla oynadı. Diğer eliyle de elimi tutuyordu. Kısa bir süre sonra uykuya dalmıştım zaten.

Bir süre sonra sıçrayarak uykumdan uyandım. Vücudun titriyordu ve ağlamaya başladım. Kabus görmüştüm. Sesimin çıktığı kadar Oğuz'a bağırdım. Çok kısa bir süre sonra odanın kapısı bir anda açıldı ve Oğuz yanıma gelip sıkıca sarıldı. Kollarımı sarıp kafamı da boynuna gömdüm. Kendimi sakinleştirmeye ağlamamı durdurmaya çalışıyordum. Abimler de hala buradaydı. Kapının önünde bekliyorlardı. Kısık sesimle "tek bırakma beni nolur çok korkuyorum." Dediğimde saçlarımın arasına öpücük kondurup saçımı okşadı. "Ben hep yanındayım güzelim bak hemen geldim gördün mü sakin ol bak hepimiz burdayız korkma." Dedi. Onun da sesi titriyordu. Zor tutuyordu kendini ağlamamak için, güçlü durmaya çalışıyordu. Kuzey abi "sen kal Ela'nın yanında. Biz de gidelim geç oldu zaten. Yarın konuşuruz yine. Bir şey olursa bir telefon uzağız saat kaç olursa olsun arayın." Dedi ve yanıma gelip sıkıca sarıldıktan sonra kulağına fısıldayarak "seni çok seviyoruz güzelim korkma sakın." Dedi ve alnımdan öptü. Mert abim da yaklaşıp "seni çok seviyorum Eloş." Dedi. Sarılıp sarılmamak arasında kararsız kaldığını görünce gelsin diye kollarımı açtım. Onunla da sarıldıktan sonra Melis öpücük atıp "yarın yanındayım kuzum." Dediğinde kafamla onayladım ve hepsi gitti. Oğuz ayaklanınca panikle "nereye?" Diye sordum. "Kapıyı kilitleyip geleceğim. Birlikte gidelim ister misin?" Dediğinde hayır anlamında kafa salladım. Odadan çıktığında bacaklarımı kendime çekip kollarım ile sardım ve kafamı dizlerime koyup gelmesini bekledim. Kısa bir süre sonra da geldi zaten ama o 1 2 dakikalık süre benim için saatler sürmüştü. Gelip hemen yanıma uzandı ve beni kollarının arasına alıp saçlarıma öpücük kondurdu. Bir anda masal anlatmaya başlaması ile gülümsedim. Çocukluktan beri korktuğum zaman masalın beni rahatlattığını biliyordu. Masal bitmeden uykuya dalmıştım. Gece birkaç kere sıçrayarak uyansam da Oğuz'u gördükçe sakinleşip uyumaya devam ettim...

YouTube ye oyun videoları çekiyorum eğer ilginizi çekerse youtube ye yeylendik yazıp bakabilirsiniz. <3

Abimin ArkadaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin