0.0

1.7K 251 88
                                    

Eğer Kim Taehyung hakkında bir makale yazmam gerekseydi konusu onun ne kadar karmaşık ve kaba biri olduğu hakkında olurdu. Edebiyat okuduğum bu 4 yıl boyunca hayatımda hiç bu kadar boktan bir yazar ile tanışmamıştım. Hayatını berbat bir gidişatta yazan bir yazardan başka bir şey değildi o. İyi bir okuyucu da değildi, kısa kitaplar severdi, dikkati çabuk dağıldığı için uzun ve karmaşık yazıları okuyamazdı. Belki bu yüzden beni de hiç o tozlu raftan çekip okumaya cesaret edemedi, kapağı çok güzeldi ama yan çevirince gördüğü kalınlık karşısında gerilip geri bıraktı.

Kim Taehyung hakkında baştan başlamak kolay çünkü o hayatıma kısa süreliğine giren bir misafirdi. Ben de onun için hayatının yeni sezonunun sırf seyirci ve kendi sıkılmasın diye araya sıkıştırdığı bölümdüm. En çok izlenen bölümün de ben olduğumun farkındaydım çünkü seyircinin bölüm sonunda şaşkınlıkla birbirine bakıp, "Bu kadar güzel bir karakteri neden böyle harcamışlar ki?" dediğini duyabiliyordum.

Kim Taehyung ile ilk tanıştığımda hakkında ilk düşündüğüm şey ne kadar güzel olduğuydu. Güzelliği uğruna savaşa gidebilirdiniz, ve öyle bir kibardı ki, sanki daha ikinci günden ruh eşimle tanışmış gibi hissetmiştim.

Günlerce konuştuk, bana ne kadar güzel olduğumu söyleyip durdu. Siktiğimin ağzı susmadı, o bana "Çok güzelsin." dedikçe ben daha da bağlandım. "Sen daha güzelsin." derken hem utandım hem korktum çünkü o zamanlar gözümde onun gibi bir adamın bana güzel demesi çok büyülüydü, ve o asla iltifat kabul etmezdi.

Buluşmalarımız sakin ve güzeldi, karamel macchiato severdi en çok ama her kafede farklı yapılıyor diye hep filtre kahve içerdi. Ortak sevdiğimiz gruplar hakkında konuşur, birbirimizin alakası olmayan hobilerimizi birbirimize öğretirdik.

Benden hoşlandı sanmıştım. Buna cidden inanmıştım. Öyle bir inanmıştım ki, bana yaşattığı tüm kötülüklerden sonra onu her seferinde bırakın affetmeyi özrü bile ben dilemiştim.

İlk olayımız tanışmamızdan üç hafta sonra, ilk buluşmamızdan da iki gün sonra oldu. "İlişkiye hevesim yok."

Daha yeni olduğumuz için kolay atlatacağımı düşünüp onu bırakmıştım ama iki hafta sonra, bir günaydın mesajıyla bizi tekrar bir araya getirdi.

Keşke. Cevap. Vermeseydim.

Kim Taehyung'un bana yaşattığı her şeyi buraya yazacağımı sandıysanız yanıldınız. Kendime o yaşadıklarımı asla hatırlatamam. Bunları neden yazdığımı sorguluyor olabilirsiniz, cevabı basit.

Yaşadıklarınızı unutabilirsiniz ama size hissettirdiklerini asla.

Konuşamadığım ve bir şeyleri ya da birilerini kırıp yakamadığım için ben de en iyi yaptığım şey olan yazmayı seçtim.

Bazen bazı insanlar dünyanın en sevgi dolu insanlarını bir daha asla birini sevmemeye yemin etmeye zorlayabiliyor. Mesela daha ikinci buluşmamızda bana eski sevgilisini anlatıp, anlatırken de olayları dün gibi yaşadığı ve hissettiği yüzünden belli olan Kim Taehyung gibi.

Yine de onu anlamaya, geçmişindeki insanın ona yaptıklarını bir daha ona yaşatmamaya çalışmak için onu durmadan dinledim. Ben onu hep dinledim, Kim Taehyung bana hiç nasıl olduğumu sormadı. Kim Taehyung anlaşılmayı ve dinlenmeyi çok istedi ama anlamaya hiç çalışmadı, dinlediğinde de tetiklenip rahatsız oldu. O öyle biri çünkü, bazı insanları gözümüzde her ne kadar simli pembe kalemle çizilmiş gibi görsek de gerçek hep ortadadır.

Kim Taehyung'un cazibesi bambaşkaydı. Seni gördüğünde "Bugün güzel olmuşsun." der ve sarılırdı. Bazen koklamaya çalışırdı, anlamadığınızı sanardı ama o nefes sesini duymamak imkansızdı.

Belimi çok güzel tutardı Kim Taehyung, düşecek gibi olsam hemen belime yeltenirdi. Sarılırken belimi kavrardı, hafif de uzun olduğu için üstten üstten o güzel gözleriyle bakardı. Tanrım, nefret ediyorum senden, Kim Taehyung.

Klişeydi de Kim Taehyung, sarhoşken aramıştı beni mesela. Ben genç ve salak olduğum için hayatımın en romantik ilişkisinde sanmıştım kendimi. Bana yine güzel olduğumu söylemişti, telefonu elinden arkadaşı Namjoon alıp zorla kapamıştı. Namjoon... Onu da sevmem. Severdim aslında ama Kim Taehyung'dan ötürü de sevemem onu artık.

İki ay sonra bittik Kim Taehyung ile. Onu sevdiğimi söylediğim an bambaşka biri oldu, kabalaştı, yakıp yıktı. "Sen beni sevmiyorsun," dedi. "Kafanda ideal bir Taehyung oluşturdun sen, benim neyimi sevmiş olabilirsin ki?" dedi. Sevgimi sorguladı. Kendim hakkında emin olduğum tek şeyi de sorgulayıp yalanladı Kim Taehyung, güzel sözlerinin ve jestlerinin gerçekliğini sorgulattı bana. Hiç gerçek değilmiş zaten, onun olayı buymuş.

Değer veriyormuş gibi davranmak, güzel sözleri hiç hissetmeden söylemek ne kadar kolaymış onun için. Kim Taehyung hayatımdaki tüm değerleri de sorgulattı bana. Tanrı tarafından gönderilmiş güzel bir ders miydi Kim Taehyung yoksa? Ben çıkarabildim mi bu dersi? Neden nefret ettiğim halde o güzel yüzünü düşünüyorum hâlâ Kim Taehyung'un?

Kim Taehyung hakkında bir makale yazmam gerekseydi, ki gerekmiyor, her şeye rağmen güzelliği mi yoksa kahrediciliği hakkında mı yazmalıyım diye düşünürdüm. Çünkü ne yapmış olursa olsun, ne demiş olursa olsun, Kim Taehyung benim zayıf noktam.

Ve bundan, ondan nefret ediyorum.

Uzun zaman sonra,

Merhaba :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 19 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

bad religion | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin