Demir sandalyede oturan küçük bedenin etrafında bir kaç tane takım elbise giyinmiş adamlar dikiliyordu, çocuk bu durumdan rahatsızdı çünkü hepsi ona bakıyordu bu da korkmasına neden oluyordu.Hala o soğuk yerdeydiler ve soğuktan dudakları morarmaya yüz tutmuştu, ricoyuda getirmemiştiler bu Oktayın daha çok üzülmesine ve korkmasına neden oluyordu. Öğlen uykusu geldiği için uyumaya gitmişti, uyandığındaysa evde kimse yoktu.
Aslında alışık olduğu bir durumdu bu yüzden kendisi için tabağa çilek koyarak salona gitmişti, en sevdiği oyuncaklarını ve ricoyu yanına alarak çizgi film izleyecekti ama herşey planladığı gibi gitmemişti. Gelen silah sesleriyle korkarak ricoya sarılı bir şekilde masanın altına saklanmıştı, babası eğer böyle sesler duyarsa masanın altına saklanmasını söylemişti, ve Oktay babasının sözünden çıkmaktan korktuğu için onun dediklerini yapardı.
15 dakikaya yakın bir süreden sonra sesler kesilmişti, ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olan çocuk yere sinerek oyuncağına sarılı bir şekilde bekliyordu. O adamlar kimdi bilmiyordu ama eve girmemelerini umut ediyordu.
Ama istediğimiz herşey olmazdı, kapının sert bir şekilde açılması ile Oktay sağ elini ağzına kapatarak hıçkırıklarının duyulmamasını sağlamaya çalışıyordu, sol eliyse oyuncağı Ricoyu korumaya almak ister gibi tüm yerlerini kapatıyordu. Adım sesleri yaklaştığında sesini çıkarmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu, ama masanın altından gözüken ayaklarının farkında değildi.
Bir anda masanın yan tarafa devrilmesi ile korkuyla çığlık atarak yattığı yerde bacaklarını kendine çekip yüzünü kapattı, göz yaşları şiddetle akarken başına gelecekler yüzünden korkarak titriyordu küçük beden. Kolundan sert bir şekilde tutulması ile sıkıca tuttuğu oyuncağı Rico, elinden kaymıştı. Onu almak için çabalasa bile izin vermeyerek sürüklemeye başlamışlardı, ağlama sesi daha çok şiddetlenirken evden çıktıklarında soğuk hava tenine temas ederek üşümesini sağlamıştı.
Neler olduğunu bilmiyordu ama hepsinin babası yüzünden olduğunu biliyordu, o hep tehlikeli işlerle ilgilenirdi. Oktaya kötü olduğunu söylediği şeyleri başkalarına satıyordu babası, hatta o adamların hepsini görmüştü çünkü merdivenlerden oturarak babasının konuşmalarını dinliyordu. Babası buna kızmıyordu, nede olsa Oktay evden hiç çıkmazdı ve insanlarla konuşması yasaktı.
Şimdiyse eve giderek oyuncağına sarılmak istiyordu, hem babası ve abisi neredeydi?
Önüne demin onu karanlık odadan çıkaran adam geldiğinde kafasını aşağı eğerek göz ucuyla adama baktı, o da çocuğa bakıyordu dikkatli bir şekilde. Barlas, çocuğun bebeksi yüzünü gördüğünde şaşırmıştı. Zaten bu çocuk baştan ayağa şaşırmasına neden oluyordu,"ismin ne?" kalın çıkan sesiyle konuştuğunda çocuk iç çekmişti.
Kafasını hafif yukarı kaldırarak adamın yüzünü inceledi, çok yakışıklıydı yüzünde ki sakallara dokunmak istiyordu çünkü nasıl bir hiss olduğunu bilmiyordu, abisinde vardı ama ona temas etmesine asla izin vermiyordu. Bu yüzden bu adamında yüzüne dokunamıyordu, korkuyordu."Oktay, senin ne?" dediğinde Barlas kaşlarını yukarı kaldırdı, çocuğun bakışları çok saftı. Büyük kahverengi gözlerle adamın yüzünü meraklı bakışlarla inceliyordu, ses tonuda aşırı çocuksu ve inceydi. Böyle bir çocuk Cengiz gibi bir herifin evinde ne arıyordu? İki tane oğlu olduğunu biliyordu ama böyle masum biri olucağı aklının ucundan bile geçmemişti.
"Barlas, baban nereye gitti biliyor musun?" çocuk bir kaç saniye düşündü, hayır babası ona nereye gideceğini hiç söylemezdi ki düşünmesi bile gereksizdi.
Kafasını olumsuz anlamda sallayarak dudaklarını büzdü,"Barlas beni buradan çıkarır mısın? Çok soğuk hem Ricoyuda getirmediler bana, üzülür o da" adam çocuğun konuşması ile afalladı, yanında ki adamlarda şaşkın bir şekilde hem Barlasa hemde çocuğa bakıyorlardı. Hepsi Oktayın kafasını uçuracağını düşünmüştüler, çünkü ilk kez biri ona ismiyle seslenmeye cesaret etmişti.
En son bunu yapan birinin kafasına sıkarak kanların etrafa fışkırmasına neden olmuştu.
Barlas gözlerini kapatarak bir kaç saniye bekledikten sonra geri açtı, yapması gerekeni biliyordu ama çocuk masum surat ile adama bakıyordu buda ona kıyamamasına sebep oluyordu."Rico kim?" adamların şaşırmasına neden olacak o soruyu sorduğunda hepsi şaşkın bir şekilde kaşlarını yukarı kaldırmış adamın hareketlerini izliyorlardı.
"Oyuncağım, beyaz renkte mavi gözleri, mavi ağzı ve pembe yanakları var birde, birde elinde balonlar var renkli renkli. Tutmuştum zarar gelmesin diye ama elimden düştü" sonlara doğru sesi kısılarak gözleri dolduğunda elini yumruk yaparak gözlerine doğru götürdü, Barlas önünde ki çocuğun tatlı hareketlerini izlerken yüzünde küçük bir gülücük oluşmutu, hemen kendini toparlayarak eski sert ifadesini takındığında kafasını arkaya çevirdi."Tarif ettiği oyuncağı evime götürün"
Neden böyle bir emir verdiğini kendiside bilmiyordu, ama çocuk fazlasıyla hoşuna gitmişti. Üzerinde ki kalın siyah kürkü çıkararak çocuğun omuzlarına bıraktı, adamların bir kaçı şaşkın bir şekilde Barlasa bakmayı bıraktı ve hızlı adımlarla deponun demir kapısına yönelerek dışarı çıktı.
Oktay adamın kalın sesle söylediği şeyleri duyduğunda mutlulukla kafasını kaldırmış, adamın yüzüne gülümseyerek bakmıştı."Teşekkürler Barlas" ilk başlarda ondan korksada iyi birine benziyor gibiydi, hem ona kürkünü bile vermişti. Hala korkuyordu görüntüsü ve babasının söylediği şeyler yüzünden ama eskisi gibi fazla korkmuyordu.
Barlas çocuğun kolundan tutarak sandalyeden kaldırdı, demir kapıya doğru yöneldiğinde adamların ikisi önden giderek kapıyı açmıştılar. Çocuk adamın arkasından giderek büyük bir arabanın önünde durduklarında, adının Barlas olduğunu öğrendiği adam arka tarafın kapısı açarak önce Okatyın binmesini sağlamış, ardından kendisi binmişti.
Şoför koltuğunda oturan başka bir adamı gördüğünde bir Barlasa, birde adama bakmıştı."Nereye gidiyoruz?"
Barlas yanında konuşan çocuğa doğru kafasını çevirdi, üzerinde krem rengi ayıcıklı bir pijama vardı ve yine meraklı gözlerle etrafı inceliyordu. Bir kaç saniye sonra çocuğun bakışları adama döndüğünde vereceği cevabı bekliyordu."Benim evime gidiyoruz, üşüyor musun?" Oktay omuzlarında ki kürke yanaklarını sürterek mırıltıya benzer sesler çıkararak gülümsediğinde, Barlas çocuğun çıkardığı seslerin etkisiyle dudaklarını yana doğru kıvırmıştı.
"Hayır üşümüyorum hem bu çok güzel kokuyor" diyerek gözlerini kısacak şekilde gülümsediğinde Barlas yeniden kaşlarını yukarı kaldırarak çocuğu süzdü, hareketleri çok hoşuna gitmişti ve sevimliydi.
İlk kez birini sevimli bulmuştu, çocuk olduğu zamanlar bile tatlı bulduğu çok az şey vardı ama bu çocuk, bu çocuk nedensizce hoşuna gitmişti.
__________
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEBEĞİM || BXB
Teen FictionPeter pan sendromlu Oktay Akaydın ve onu berbat hayatından kurtaracak olan en büyük baronlardan biri, otoriter ve kuralları ile tanınan Barlas Ertekin. Yaş farkı, şiddet, küfür ve age play içermektedir rahatsız olacaklar okumasın. Oktay 18 Barlas 34