Chaewon'dan;Sabahleyin güneş ışıklarıyla uyandım. Daha doğrusu dışarıdan gelen seslerden. Hemen kafamın dibindeki telefonumu elime aldım. Saat 11:21 geçiyordu. Tanrım!
Hemen yatağımı düzeltip çadırdan çıktım, terliklerimi ayağıma geçirdim. Etrafa bakındım herkes ordan buraya koşuyordu. Jimin'i görmemle onun yanına gittim.
Chw- Jimin burda ne oluyor?
Jm- Herkes bir yemek hazırlayacak diye telaş yapıp koşuşturuyor.
Chw- Ha öylemi
Jimin bana dönüp beni bi süzdü. Jimin bir anda kahkaha atmaya başladı.
Chw- Hey ne oldu?
Jm- Neden pijamaların bu kadar çok komik! Haaahahhaaa!
Üzerimi süzdüm. Lanet olsun! Gecelikle çıkmıştım. Jiminin gözlüğünü ve şapkasını alıp hemen taktım. Yine rezil olmak istemiyordum.
Jimin bayılma aşamasına gelmişti gülmekten onu boşverip çadırıma girdim.
Rahat bir nefes aldım. Neden bu kadar çok salağım ya! Evdeyken gecelikle fazla gezindiğim için alışkanlık olmuştu. Of!
Çantamı açtım, içinden beyaz üstünde figürler olan bir bol tişört, altımda ise gri dizime kadar gelen bir eşofman. Saçımı iki yana ördüm. Son olarak ise Jiminin şapkasını gözlüğünüde takıp çadırdan çıktım.
Hemen etrafa şöyle bir göz attım. Jimin'i bulamıyordum. Boşverip ortak kullanılan lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkadım, ellerimi kurutup lavabodan çıktım.
Çıktığım gibi Jimin ve Jungkook'u gördüm. İkiside gülerek sohbet ediyordu. Yanlarına ulaştığımda Jimine şapkasını ve gözlüğünü eline tutuşturdum.
Jimin beni fark edip şapkasıyla gözlüğünü aldı.
Jm- Ooo gelmişsin yenge!
Chw- Ne yengesi be!
Jk- Boşver sen onu birşey mi diyeceksin.
Aslında sadece Jimine şapkasını ve gözlüğünü vermek için gelmiştim ama... Taehyung nerde acaba onu sormalıyım.
Chw- Taehyung nerde acaba
Jk- Ah Tae mi o hayla uyuyor çadırında değilse yürümeye çıkmış olabilir. Ama yanına gitmemeni tavsiye ederim.
Chw- Neden bir şey mi oldu ona?
Jk- Hayır birşey olmadı, sadece söylüyorum.
Chw- Peki teşekkür ederim Jungkook.
Jk- Rica ederim.
Onlar sohbetine devam ederken bende ormana yürüyüşe çıkmak istemiştim. Çünkü bayadır ormana gelemiyordum, biraz oksijen ve yürüyüş bana iyi gelirdi.
Terliklerimi değiştirip mavi spor ayakkabılarımı giydim.
Ormana doğru yürümeye başladım. Temiz havayı içime çektim, gerçekten çiçekler ortama hava katmıştı, çok güzel kokuyordu.Bir kaç dakika sonra...
Bacaklarım artık durmam için isyan ediyordu. Gerçekten bi 10 dakika geçmesine rağmen bacaklarım ağrımaya başlamıştı.
Arkamdan gelen çıtırtı sesiyle yerimde zıpladım. Çok yakından gelmişti bu ses. Arkama dönmeye korkuyordum. Ya buralarda yabani bir domuz varsa!
Hemen arkama döndüm. Arkamda bir şey yoktu. Belkide ben yanlış duymuştum.
Umarım yanlış anlamışımdır.
5 dakika sonra...
Artık geri dönmek ve dinlenmek istiyordum. Arkamdan artık bir ses gelmiyordu. Yani yanlış anlamışım. Ben bunun sevincinden hava uçarken arkamdan bu sefer yine çıtırtı sesleri geldi.
Arkama tekrardan döndüm. Karşımda Taehyung vardı. Rahat bir nefes almıştım.
Chw- Arkamdan beni takip mi ediyordun? Çok korktum ya! Bir daha böyle şeyler yapma.
Taehyung ne konuşuyor nede tepki veriyordu. Elimi kaldırıp gözünün önünde salladım belki bir yere dalmıştır diye.
Hayla gözünü kırpmadan bana bakıyordu. Biraz garip hissetmiştim.
Chw- Sen... iyimisin? Biraz tuhaf görünüyorsun... Hey Taehyung! Beni dinliyor musun?
Elimi tekrar yüzüne sallayacakken bir anda bileğimden hızlıca tuttu. Gözlerinin içine baktığımda kıpkırmızıydı.
Yoksa o da mı korkunç vampirlerdenmiydi?!
(...)
Bölüm sonuu!🌷
Vote ve yorum yapmayı unutmayın aşklarım!🍄