Yine bir sürü soruyla ve planla başladım güne. Kararım netti, kaçmak imkânsız olsa bile soyluların hizmetine girip her yeri dolaşıp gördüklerimi ve öğrendiklerimi gelecekte doğacak olan paxlere aktaracaktım. Ne kadar zor bir görev olsa bile uğuruna öleceğin bir amacın olmadan yaşamak zaten gereksizdi. Yalanlarla çevrili bu sahte hayat nefes almaya değer değildi. Ben ise bu hayata bir tane olsa bile ağaç dikmek istiyorum. Küçüklerin baktıkça hayal kurabileceği, evrenin geniş olduğunu, ne kadar umutsuz hissetseler bile geleceğin yaşanabilir olduğunu unutturmayacak bir ağaç ve galiba hayalime bu gün daha da yaklaştım.
Tahta kapı tıklanması ile koşarak açtım karşımda duran kişilerin kıyafetlerinden köyden olmadıkları belliydi. Yüzlerine bakınca alınlarındaki beyaz taşlı taçlardan susurrous olduklarını anladım. Şaşkınca bakarken en önlerindeki kadın bir parşömen açarak sesli bir şekilde okumaya başladı.
- Bayan Rosalin Volare'ye.
Küçüklükten başlayan öğrenim hayatınızda gösterdiğiniz başarı sayesinde susurrous unvanını size takdim ediyorum. Gönderilen görevliler sizi Plethora sarayına getirecekler. Orada bir seremoni ile taş renginiz değişecek. İmza; Seraglio kralı Pelda Ravel.Tacımdaki taş ve gözlerim özel bir kumaşla kapatılmış ardından ise bir araca bindirilmiştim. Yanımda ki görevliyi göremesem bile o tarafa dönüp en merak ettiğim soruyu yönelttim.
-Gözlerim gizlilik için kapatıldığının farkındayım peki ne için taşım da kapatıldı?
Uzun bir sessizliğin sonunda Sarsıntıyla beraber harekete geçtiğimizi anladım.
Tahminen bir saat sonra habire bir yerlerde durmaya ve görevlilerin ayak seslerini duymaya başladım ne olduğunu anlamazken bu durum yaklaşık yarım saat daha devam etti. En sonunda kısa bir öksürüğün ardından bir erkek konuşmaya başladı.
-Bayan Rosalin krallık sınırına giriş yaptık bundan sonra gözlerinizi açacağım. Lütfen kapınız açıldığında yanımdan ayrılmayın.
Kumaş çözüldüğünde gözlerimi açamadım birkaç dakika ışığa alışma sürecinin sonunda şaşkınca yan tarafıma baktım. Şu an benle konuşan kişi köydeki susurrous kafilesinden değildi. Büyük ihtimalle durmamızın nedeni görevlilerin habire değişmesiydi.
Kapımın açılmasıyla üzerimdeki şaşkınlığı bir kenara bıraktım. Yavaşça basmağa basıp indim. Etrafa göz gezdirdim, her yer aydınlık ve çiçeklerle kaplıydı. Bir kere daha iğrenerek baktım hayata. Seragliolar nasıl böyle verimli toprakları hak etmişlerdi de Paxlere bir avuç kuru toprağı reva görmüşlerdi.
Yavaşça etrafımı bir gurup sardı ve bana yürümemi emrettiler. Saraya yaklaştıkça kilitli kapılar birer birer açılıyordu . Nice sırların bulunduğu topraklardaydım artık.
Ortada sadece iki kırmızı koltuğun olduğu bir odada durduk karşımda kral Pelda Ravel duruyordu. Beyaz ipek kumaş takımı, pelerini ve sarı sacları ile buradaydı. Gergince önünde birkaç adım kala durdum ve bir diz kapağım yere değecek şekilde eğildim.
-Ben emrinizle gelen Rosalin Volare karşınızda olmak benim için şereftir.
Kral Pelda elini alnıma götürdü ve dokunmasıyla sabitli taşım bedenimden çıkıp onun elinde havalanmaya başladı. Diğer elinde ise bir delik vardı mavi taşı o deliğe soktu. Çıktığında beyaz renge döndü tekrar alnıma yerleştirmesi ile dengemi kaybettim ve kırmızı kadife halıya yığıldım. Bulanık görüşüm yavaşça karanlıkla buluştu
♥ BÖLÜM SONU ♥
birkaç bölüm kısa kısa ilerliyecek umarım kitqbı severek okursunuz bir dahaki bölümde görüşmek üzere 💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ephemeral
FantasyDünyada asırlar boyu savaşlar olmuştu. Onlarca Akuamarin, Kalsedon ve Lapisli ölüme terk edilmiş ardından ise sınırlar değişmiş, kurallara bir yenisi daha eklenmişti. Harita ise Seragliolar tarafından son haline getirilip asırlar boyu barış sağlamış...