Bölüm şarkısı: Lou Reed - Perfect Day
🌻
Hayat çok acayip bir şeydir.
Zaman çok acayiptir.
Bu iki acayiplik arasında gelip giden insanoğlu çok acayip şeyler yaşamaktadır.
Kaderin ağları, dünyanın tombul göbeğini sonsuz kere dönecek uzunluktayken; evrenin iki ayrı ucundaki ruhlar birbirlerine serçe parmağı kadar kısa bir iple bağlanırlar. Aradaki mesafe küçük bir şakaya dönüşüverir.
İpin bir ucu ne zaman çekilse diğer uçtaki, mesafeleri çığ olup aşarak onu çeken uca varırmış. Bu çekimin yerle bir ilgisi yoktur hepsi gök itimidir. Gök, kalbe yaklaştıkça insan sevinirmiş. Zaman, bu mesafeleri birbirine dikerken, ayrılıklar, hayatın acayipliğinden; kavuşmalar ise yaşamın kendisinden ötürüymüş.
Dün, kendince, dramatik şekilde ayrıldığı iki yabancıyla ertesi gün yeniden karşılaşmak Alaz'ın beklediği bir durum değildi.
Hatta Alaz'ın ihtimalini bile düşündüğü bir durum değildi.
Her şey dün yaşanıp bitmişti, peki bugün niye hiçbir şey bitmemiş aksine yeni başlamış gibi gelmişti?
Keten gömleğinin yarısı, Yağmur'un kafasında patlattığı sulu balonlardan ıslanmış halde bahçenin ortasında şaşkınlıkla dururken küçük bi yavru köpeyi andırıyordu. Asi, bu sinir bozucu görüntüyü Alaz'ın kafasına bir havlu atıp saçlarını çeke çeke kurulayarak yok etmek istedi.
Farkında olmadan Asi, bu süt çocuğuna fena halde kurulmuştu.
''Siz... Siz ne alaka burada ya?''
Akgün'ün kafasından binlerce olay örgüsü geçti ama en yaşanılası olanı; şu avel herifin dünkü maceralarını cümle aleme ötmesi üzerineydi. Her ötüş hayati tehlikeyi adım adım onlara yaklaştırırdı. İlk yapacağı şeye anında karar vermişti. Bu boşboğaz kuşun ötüşünü en başından kesmekti.
O güzel kız ne demişti şu hergeleye?
''Alaz?''
Evet buydu adı.
''Alaz'ım ya! Hay Allah yine karşılaştık görüyor musun canım kardeşim!''
Ellerini iki yana açmış Alaz'ın üstüne gelişi dışardan sımsıcak bir karşılaşma gibi dururken içerden hiç hayra alamet gözükmüyordu.
Yağmur, ne olduğunu anlamaya çalışırken Akgün, koca adımlarla yanlarına gelip yavru köpek gibi ıslanmış duran Alaz'ı yakasından tuttuğu gibi bağrına basmıştı.
Dramatik bir karşılaşma örneği sergilediği için kendisiyle gurur duydu.
''Ne iyi oldu tekrar karşılaştığımız! Ben de seni arayacaktım bak görüyor musun sen şu tesadüfü! Koskoca Çeşme'de tuttuk yanına geldik, olacak iş değil! Senin arabada gözlüğüm kalmış galiba aslanım, gel bi bakalım şuna, güneşe çıkamıyorum dünden beri inanır mısın, çok zor durumdayım, hadi yürü!''
Akgün'ün hergelenin yanındaki güzel kıza değen gözleri, tatlı bir mahcubiyetle doldu: ''Merhabalar.''
Kafa selamını verip operasyonuna devam etti. Yağmur'sa ne münasebet der gibi öylece bakmayı sürdürmüştü.
Alaz, yaka paça arabasının yanına götürülürken bu sefer öleceğine yüzde yüz emin olmuştu. Neyse ki hala çok yakışıklıydı ve ölmek üzerinde karizmatik duracaktı.
Peri kızına son bir kez bakmak için arkasına dönmek istediğinde Akgün'ün ensesinden sıkıca kavrayışı onu yine önüne döndürmüştü.
Son yolculuğuna abisi denen at hırsızı kılıklı herifle gitmek zorundaydı.
Yine elveda peri kızı, dedi içinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazlıkçı Kuzenler ve Mafyanın Çocuklar
Ficción Generalbir sabah bunaltıcı düşlerden uyandıklarında akmur ve aslaz paralel evrenlerde karşılaşmış bulurlar birbirlerini