2.Bölüm:Kapı Tıklatmak

63 7 8
                                    

Hepimiz bazen kendimizi yetersiz hissederiz. Yeteri kadar çalışkan değilim. Yeteri kadar eğlenceli değilim.Yeteri kadar iyi bir evlat değilim. Yeteri kadar iyi bir arkadaş değilim. Yeteri kadar iyi bir öğrenci değilim. Ve bu durum kendimizi yavaş yavaş sevmememize, belki de kendimizden nefret etmemize sebep olabilir. Fakat Sevgili Okurum,sen bunu haketmiyorsun. Kimse bunu haketmiyor. İyi okumalar!

-Bak Zeren, gelmek zorunda değilsin. Simay Hoca da öyle diyor.Gelmek istediğine emin misin? Dedi Ahsen.
-Ahsen, biliyorum endişeleniyorsun, annem de aynısını söylüyor. Fakat bir ay oldu okula gelmeyeli. Hem Simay Hoca bana bugün bir şey söylemek istediğini söyledi.
-Bana neden söylemedi?
-Ahsen, senin adın Zeren olmadığına göre ve Simay Hoca benim hakkımdaki her şeyi sana söylemesine gerek olmadığına göre sana söylemesine gerek yok ya tatlım. Söz bana söylediği anda sana yetiştireceğim tamam mı?
-Tek tesellim senin artık bizim sınıfta olman, dedi . Ve neşeyle gülümsedi. Ahsen gerçekten neşeli olduğunda yeşil gözleri,yıldızlar saçardı. Ahsen şuanda tam olarak "neşe" kelimesinin insan olmuş haliydi. Ben de gülümsedim.

🌟

İlk olarak Simay Hoca'nın yanına uğrayıp,sonra ise 11/A 'ya gitmem gerekiyordu. Yani yeni sınıfıma. 11/A 'ya gitmemi Simay Hoca istemişti. Beynimde tümör olduğunu öğrendikten sonra. Çünkü 11/A'da iki en yakın arkadaşım vardı. Anladığınız üzere birisi Ahsen, diğeri ise Behin.Behin Işık. Simay Hoca bu sayede kendimi daha iyi hissedeceğime inanıyordu. Ben bunları düşünürken Simay Hoca'nın kapısını tıklattım. Simay Hoca bizim okulun müdür yardımcısıydı. Kendisi inanılmaz derecede tatlı bir insandı. İçeriden,"Gel!" Sesi duyduğum anda kapıyı araladım. Simay Hoca başını kaldırıp beni gördüğünde yüzü aydınlandı.

-Gel, Zeren. Hızlıca şu işleri halledelim ilk günden derse çok geç kalma, dedi. Ben de hızlıca masasının önündeki koltuklardan birine yerleştim.

-Hocam, sadece bu durumu diğer hocalar biliyor değil mi?

-Evet. Annenle de konuştuk bu durumu. Bu arada Zeren, Umut Başaran'ı tanıyorsun değil mi?

Tabi ki onu tanıyordum. Fakat hayır, Sevgili Okur. Umut Başaran'ı tanımamın sebebi onun olağanüstü derecede yakışıklı olması ya da ultra zengin olması
değil. Kendisinin denemelerde her zaman birinci olması, onu tanımamın sebebi. Tabi ben bu denemelerde genellikle (her zaman) sonlarda olsam
da yine bir umut gözüm ilk sayfalara bakıyor da. O yüzden.

-Evet, Hocam. Neden sordunuz?

-Zeren, sen basketbolda iyisin. O da, derslerde iyi. Bir süre birbirinizin eksik yönlerine çalışsanız nasıl olur?

Açıkçasını söylemek gerekirse şaşırmıştım.Aslında düşününce mantıklı geliyordu. Onun kişisel özellikleri hakkında gram fikrim yok.Fakat sonuçta ben Zeren Kiraz Mutlu'yum. Okulun "En Sosyal ve Neşe Saçan Kişisi" olarak tanınıyordum ben. Umut Başaranla mı anlaşamayacaktım. Hem belki ders notlarım artardı.

6 ay içinde ameliyat olacaktım. Bu ameliyatın sonunda hala hayatta olup olamayacağım belli değildi. Ve Sevgili Okur, belki de şuanda nasıl hala piskolojimin, "Yıkılmadım, ayaktayım. " Demesine şaşırıyor olabilirsin açıkçası ben de şaşırıyorum. Ama hayat işte.

-Zeren, Zeren! Daldın mı kızım? Ne oldu?

-Hocam, aklıma bir şey takıldı neden bir anda böyle bir şey istediniz benden? Ayrıca Umut'un da bu fikrinizden haberi var mı?

-Sen gelmeden yaklaşık 10 dakika önce Umut gelmişti odama.Bu fikri o verdi bana.

-Nasıl yani? Onunla basketbol çalışmamı Umut mu istedi?

-Yani tam olarak öyle değil. Umut herhangi bir spora başlamak istiyormuş fakat ne yapacağını bilmiyormuş. Spor deyince de aklıma ilk sen geldiğin için ben de bu fikri sundum o da kabul etti. Sen peki kabul edecek misin?

-Olabilir tabi.

-Tamam, Zeren hadi sonra görüşürüz. İlk dersine geç kalma daha fazla.

-İyi günler Hocam, dememle ayağa kalkmam bir oldu. Ardından hızlı adımlarla odadan çıktım.


Odadan çıktıktan kısa bir süre sonra sınıfı buldum. 11/A.

-Hadi Zeren. Yeni sınıf. Yeni bir kapı ve bugünkü ikinci kapı tıklatma, diye mırıldandım ve kapıyı tıktıkladım. İçeriden sesine aşina olduğum bir hocanın sesi yükseldi. "Gel." Ardından yavaşça elimi kapı tokmağına yaklaştırdım ve elimi tokmağın üzerine koyup, hafifçe eğdim. Kapı açıldı ve Edebiyat Hocam'ın yüzüyle karşılaştım. Şefkatle gülümsüyordu.

-Yeni sınıfına hoşgeldin Zeren.

DEVAM ETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin