Meraba meraba.
Sey bu bolum cok hosuma gitti
Kontrol etmeden atiyom elimdeki son DLMLU taslagim
Baslayak
ㅡ16.07.24
Duyduğu uğultular, normal sese dönüşene kadar gözlerini araladı yavaşca fakat, etrafını göremiyor ve hareket edemiyordu.
Bileklerinde hissettiği halatı zorladı fakat sıkı bağlanmıştı.
Soğuk bir zeminde yatıyordu ve kafasına da büyük ihtimalle bir bez torba geçirilmişti.
Tamamen kendine geldiğinde saatlerdir soğuk zeminde iki büklüm yatmış olmanın verdiği bütün ağrıları hissediyordu.
Bir kaç şey mırıldandı fakat, ne dediği anlaşılmıyordu bile.
Biraz süre geçti, ne olduğunu anlamaya çalıştı, sonra adım sesleri işitti, ardından kafasındaki torba hızla çekilip kollarından tutularak oturur vaziyete getirildi.
"Günaydın Jeongin." dedi yüzü okunmayan bir silüet. Sesinin tonunu bile anlayamıyordu.
Arkasında bir gurp siyah yağmurluklu adamlar vardı ve yüzleri görülmeyecek şekilde kapatılmıştı.
Silüet, arkasındaki gurba işaret verince, içlerinden iki kişi Jeongin'i tutarak ayaklandırdı ve silüetin işaret verdiği yöne doğru götürdüler, siluet ise peşlerinden geliyordu.
Pis bir depoya gelmişlerdi ve soğuktu.
İçeri girdiklerinde bir sandalye gördü, kafasına bez torba geçirilmiş bir adam, o sandalyeye bağlanmış bir şekilde baygındı.
Jeongin'i tutan adamlar, diz kapaklarının arkasına tekme atarak, dizlerinin üzerine çökmesini sağlarken, kalan adamlardan birkaçı sandalyedekinin kafasındaki torbayı çıkartıp kenara atmış ve halatları açmaya koyulmuştu.
Jeongin, kafasını kaldırıp sandalyedeki bedene baktığında, titreyen dudaklarının arasından, "Hyunjin.." nidası dökülmüştü.
Sonra silüetin bacakları girdi kadrajina, kafasını kaldırıp yüzüne dahi bakamadı.
"Senin yüzünden." Dedi öfkeyle. "Senin yüzünden bu halde, ondan uzak duymadığın için, onun seni sevmesine izin verdiğin için ve onu sevdiğin için ölecek."
Net cümlelerinin ardından, kenarda duran soğuk su dolu kovayı alıp Hyunjin'in başından aşağı dökmüştü. Bu sırada da adamlarından biri, Jeongin'in kafasına silah dayamakla meşguldü.
Hyunjin, öksürerek ayılırken, Jeongin çatlayan sesiyle, "Hyunjin!" Diye seslenmişti öne atılarak, fakat kollarından tutan adamlar yüzünden hareket edememişti pek fazla.
"Boşuna uğraşma Jeongin, ben ne istersem o olur." Silüet, elindeki kovayı rastgele fırlatıp Hyunjin'in çenesini kavradı ve ağlamaktan nefret etmesine rağmen, Hyunjin'e bir şey olacak korkusuyla ağlayan Jeongin'i işaret etti. "Bak." Dedi, ardından sesi fısıltıyla dönüştü. "Benim yerime tercih ettiğin o adamı ne hale getirdin. Hayır ben değil, sen yaptın." Ardından bakışları Jeongin'e döndü. "Bugün buradan tam bir ceset çıkacak!" Diye bağırarak sesinin boş depoda yankılanmasını sağlarken, Hyunjin'e döndü. "Bu şansız tilkinin yaşamasını istiyorsan, bana ayak uydurmalısın.." dedi flörtöz ve rahatsız edici bir şekilde. Ardından suratına sert bir yumruk geçirdi.
Jeongin, o an "Hyunjin!" diye çığlık atmıştı.
Hyunjin hala darbelere maruz kalırken o ise, küfürlerini sıralıyordu gözyaşları arasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DLMLU
Fiksi PenggemarSavcı olmak, Jeongin'in yapmaması gereken bir şeydi. "Seni sevmeme izin verme." ㅡ -Hyunin -Yetişkin İçerik -Angst DEĞİL 〔Tw: Ölüm/ Cinayet/ Tehdit/ Yaralama/ Silah/ Cinsel İçerik/ Psikolojik Bozukluk ve Rahatsızıklar/ Rahatsız Edebilecek Olaylar〕 ...