Kalp insanın içinde barındığı duyguları en derin hisler ile yaşatan ve beyin ile bağlantısını sağlayan yegane organdır.
aşık olduğumuz da kalbimiz ile anlayamayız mesela beyin hücrelerimiz bunun farkına varır kalbimize gönderdiği sinyaller yolu ile uyarılarda bulunur.
kalp bunu kabul eder ve onu içinde yaşatır.
günler su misali geçip giderken alexe beslediğim hisler beni çıkmaz bir döngüye sokuyordu.
kalbim evet diyordu aklım hayır diyordu. peki ben kimi dinlemeliydim? bugün son gündü. aradan bir ay geçip gitmişti.
karar vermem gerekiyordu. ya alexe olan hislerimi kabul edip bu evde kalacaktım ya da aklımın sözünü dinleyerek bu evden gidecektim.
kesik bir nefes alarak gözlerimi pencereden ayırmaz iken bahçede duran korumalar ile konuşan arkası dönük adam sanki onu izlediğimi hissetmiş gibi arkasını dönüp bu tarafa baktı.
sarı hareleri benim gözlerim ile kesiştiğinde kalbim onu gördüğünde söz dinlemez bir ritim ile değişti.
gözlerimi ondan çekmeden bakmaya devam etti. gözlerini gözlerimden çeken ilk o oldu. pencerenin önünden çekilerek yatağa geçip oturduğumda ellerimi yatağa bastırarak karşımdaki boy aynasına baktım.
insan hislerinin kölesi mi olmalıydı yoksa hayatı boyunca davrandığı mantığın bekçisi mi?
benim gibi bir adam ne yapardı. eski doğan içine düştüğü bu durumda ne yapardı?
AKŞAM...
bir rüzgar esiyordu sanki hislerime tercüman olacakmış gibi. gün batmış gece olmuştu gökyüzü. akşam yemeği zamanıydı.
merdivenlerden aşağı indiğimde beni bekleyen bir çok durum vardı. bir karar vardı. bir yüzleşme onca kapana kısılmış hisler...
koltukta yemek masasının başında oturmuş adam bana gülümseyerek bakarken dudaklarımda bir tebessüm oluştu.
"iyi akşamlar sevgili avukatım "dediğinde aynı ifade ile ona bakmaya devam ederek "iyi akşamlar "dedim. karşısına geçip oturduğumda yemek boyunca sadece çatal ve bıçakların sesi duyuluyordu.
"nasılsın "diyen adama baktım. "iyiyim sen "dediğimde gözlerime bakan adam "bir şey mi oldu "dediğinde kalbim hüzünlendi.
"bir şey olmadı "dedim gözlerine bakmaya devam ederken. bana şüphe ile bakan adam bir sorun olmadığını anladığında yemeğini yemeye devam ederken gözü hep üstümdeydi.
hadi söyle doğan kurtul. bitsin bu gerginlik.
"ben gitmek istiyorum "dediğimde bana bakan adam anlamayarak gözlerime bakarken "bugün son gündü"dediğimde çatal ve bıçağını iki yana koyan adam ifadesizce gözlerime bakarken başım dik onun gözlerine bakıyordum.
"gitmek istiyorsun "dediğinde gözlerimi yemek masasına çevirerek baktım. "gitmek istiyorsun "diye tekrar ettiğinde kalbim kasıldı. bu histen nefret ediyordum.
birden yemek masasındaki her şey yere saçılarak gürültülü bir şekilde kırıldığında geriye doğru ani bir hareket ile kalkmıştım. bunu yapan alexten başkası değildi.
"demek gitmek istiyorsun "diye aynı şeyi tekrar ettiğinde ona şaşkınca bakıyordum. bunu yapmasına gerek var mıydI?
"hiç mi sevmedin "dediğinde gözlerime baktı. yüzünü buruşturarak orta parmağını kaldırarak sol yanımı gösterdi.
"orada hiç mi bana karşı hisler beslemedin"dediğinde gözleri dışında her yere bakıyordum.
"söyle "diye bağıran adama baktığımda kalbimin bu kadar acıması normal miydi?
"ben sana deliler gibi bu kadar aşık iken sen beni hiç mi sevmedin "dediğinde gözlerim yerdeydi.
"sevmedim "dediğimde kalbimdeki hisler canımı yakıyordu. "gözlerime bakıp söyle bunu "diye aynı şekilde bağırdığında gözlerimi kapattım bir saniyeliğine. sanki bir piyano çalıyordu. notaların sesi kulaklarımda hüzünlü bir melodi yankılanıyordu.
gözlerimi açtım ve onun bana acı dolu bakan gözlerine baktım. eski doğanı düşün diye kendimi telkin ederek "sevmedim "dedim gözlerine bakarak "sevmeyi denedim ama olmadı yaşanılan hiç bir şey buradan gitmedi "diye acımasızca orta parmağım ile şakağımı gösterdim.
"buradan silinmedi "dedim sonra sol yanımı gösterdim. yalan mıydı bunlar yoksa birer aldatmaca mıydı kendime ona karşı gösterdiğim bu oyun?
yüzünde bedeninde acının emarelerini gözle görülür bir şekilde görüyordum karşımda. alex karşımda acı çekiyordu.
"ben "dediğinde söyleyecek kelime bulamıyormuş gibi gözlerime bakarken yüzünde acı çeken bir ifade vardı.
sonra başını eğdi umutsuzca. birden dizlerinin üzerine düştüğünde canım yandı sanki. onu bu halde ilk kez görüyordum. çalan piyanonun müziği giderek artıyordu sanki kalbimin hüzünlü şarkısı.
"peki "diyen sesini duyduğumda gözlerimin dolduğunu bulanıklaşan görüşümden anlayabiliyordum.
"peki git "dediğinde gözlerimi yere indirerek arkamı döndüm. eğer biraz daha burada kalırsam gözyaşlarımın gözlerimden taşardı.
salondan çıkarken orada kırık hislerimi bırakmıştım. evden ayrıldığımda ise arkamda yıkılması mümkün olmayan bir adamın enkazını.
piyanoda çalan müzik durmuştu. gözlerimde tutuğum gözyaşlarım ise özgürlüğünü ilan ederek gözlerimden firar etmişti.
***********************************************************************************
BUNU BEKLEMİYORDUNUZ DEMİ KJKJKJK DEMİŞTİM TERS KÖŞE YAPARIM. KURGUNUN FİNAL BÖLÜMÜNE BİR ÜÇ VEYA İKİ BÖLÜM KALDI DİYE BİLİYORUM. YA DA DAHA FAZLA KAFAMDAKİ SON BÖLÜMLERİ OTURTURURSAM GÜZEL BİR FİNAL İLE BİTİRECEĞİM BU KURGUYU. BOL YORUM YAPMAYI BENİ TAKİP ETMEYİ MUTLAKA EDN UNUTMAYIN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA-BXB
Fiksi RemajaTAMAMLANDI. "bana bak avukat "diyerek genç adamı kendisine çektiğinde tıraş losyonu onu fena halde tahrik etmişti. "ben istemediğim sürece bir yere gidemezsin"dedi. " bu ne cüret ben sizin malınız değilim "dediğinde genç adam güldü. "aslında benim m...