4. SOBE

104 16 16
                                    







Oy sınırımız hala geçerli.

Oy vermeyenler; emek hırsızlığından başka işe yaradığınız bir şey yok. Keşke kitabımı okuyamasanız. Sanırım hayatınızda görünmez olmaya alışık insanlarsınız. Üzücü bu durum. Yakında atlatmanız dileğiyle.

Şimdilik, iyi okumalar! Sizleri çok seviyorum.

Bana ulaşmak için Instagram/ seariverithel

Twitter/X hesabım: seariverithel


Twitter/X hesabım: seariverithel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.






"Kevser!"

Onunla tanıştıktan sonra bazı geceler tavana bakıp düşündüm. Neden ondan bir şey saklayamıyorum? Neden ona karşı bu denli korumacı olan bir tarafım var? Ondan nefret ediyorum ama başkalarının ondan nefret etmesine tahammül edemiyorum. Onu sevmiyorum ama kimse tarafından da sevilmesin istiyorum. Katlanamam çünkü buna, kanımı akıtıp içmekle aynı zararda.

Sesimi duyduğu an merdivenleri ikişer ikişer çıktı ve yerdeki kapıyla bakıştı. Büyük adımlarla yanımda durduğunda beni kolumdan kavrayıp arkasına çekti. "Arkamda kal."

Kaşlarım aynı saniye çatıldı. "Sen benim arkamda kal." Kolumu kendime doğru çektim ve ondan kurtardım. Arkasından çıkıp önden yürüyüp eve girdiğimde arkamdan bir şeyler söyledi ama umursamadım.

Kimsenin arkasına sığınmak için gelmedim hayata, bunun için mücadele vermedim. Evin içine girerken düşündüm: korku yok, heyecan yok, adrenalin yok, his yok. Koca bir hissizlik. Ben önde, Kevser arkamda evin içine girdiğimizde yerdeki kapının yanından geçtim ve hole baktım. Salon olduğunu düşündüğüm kapının önünce koltuk yastıkları vardı. Bu beni şüphelendirdi. Birinin bu yastıkları fırlattığı belliydi. Leyal zarar vermesi kolay, güçsüz bir kızdı. Bu yüzden ona bir zararın gelmiş olması garip kaçmıyordu gözümde.

Sen zarar vermeyi bilmezsen hayat kıçına tekmeyi basar. Arkasını döner düştüğün yere götüyle güler. Bu yüzden düşmedim. Hayatı bile eğlendirmek istemedim. Diğer herkes gibi. Gözümde kimseyi farklılaştırmadım. Farklılaştırırsan insanları, sıradanlaşırsın. Çünkü farklılaştırmaya ilk kendinden başlamalısın.

Ben dalıp giderken Kevser benim önüme geçmişti. "Ne olmuş lan burada?" diye söyleniyordu. Peşinden salona girdiğimde ayakkabılarının çamurlu izlerinin üzerinden ilerledim. Başkalarının beni bulabileceği izler bırakmaktan hoşlanmıyordum. Kendimi soyutladığım dünyada başkalarının ayak izimi ezberlemesini istemiyordum. Bu yüzden onun izlerini takip ettim.

Dağılmış salonla karşılaştığımızda "ne olduğu belli," dedim imayla ona bakarak. Kevser omzunun üzerinden bana baktığında kollarımı birbirine doladım. "Ölmüş olabilir."

KIYAMET SENFONİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin