sin city

505 32 2
                                    

hikayeye yabancılık çekilmesin diye ara ara bilgilendirici notlarımı göreceksiniz, iyi okumalar





Sin City, -günah şehri- şehrin dış taraflarında, bir alışveriş bölgesinin arkasında gizlenmişti. Kai ile birlikte yemek yediğimiz restorana birkaç blok uzaklıktaydı. Oraya gidiyorduk.

Kai, taksi şoförüne ücreti ödedikten hemen sonra taksiden indi. Ardından kapıyı açık tuttu ve ben dışarı çıkarken elimden tuttu.

"İyi görünüyor muyum?" diye sordum eşime, Sin City'nin hemen dışında dururken. Bu sırada takım elbisesindeki tüyleri temizliyordum, sonra gömleğinin yakasını düzelttim. Kai, yüzümü elleriyle kavrayıp dudaklarımdan öptü. "Çok güzelsin, her zaman olduğu gibi."

Kai ile bir süredir Sin City'ye gitmeyi konuşuyorduk ama o sabaha kadar ne zaman gideceğimizi tartışmamıştık. Dolabımda swinger kulübüne gitmek için uygun kıyafetler yoktu ama gerektiğinde yaratıcı olabiliyordum.

Gardırobumu bir süre karıştırdıktan sonra siyah bir büstiyer, uyluk çoraplarıyla iyi uyum sağlayan yüksek bel bir etek, bir blazer ve altı inçlik -ortalama 15cm- Christian Louboutin -dünyanın en pahalı ve kaliteli yüksek topuklu ayakkabı markası, bir bakayım dedim cidden iyimiş- stilettolar buldum. Makyajımı mükemmel yapmak için zaman ayırdım. Genellikle makyajımın mümkün olduğunca doğal görünmesini tercih ederim. O gece, kendime daha seksi ve gizemli bir görünüm kazandırmak için koyu far ile dumanlı göz makyajı yapmayı seçtim. Akşamımızı geçirmeye karar verdiğimiz yer düşünüldüğünde bu uygun görünüyordu. Kalın kahverengi saçlarım profesyonelce kesilmiş ve parlak, düz bir görünüme kavuşturulmuştu. İyi hissediyordum. Gergindim ama iyiydim.

Ve işte, ilk Sin City -sin city tabiri aslında bir şehre değil bir tür club adına ait.- deneyimimi yaşayacaktım.

Kai kolunu sırtıma dolayıp beni kendine çekti. "İçeri girdikten sonra çıkmak istersen, sadece söylemen yeterli, tamam mı?"

Başımı sallayarak, "Tamam," dedim.

Kai'nin Sin City'ye gitmeyi önerdiğinde ne bekleyeceğimi hiç bilmiyordum. Sadece bu kulübün, Kai'nin ara sıra brandy içip beraber puro içtiği bir adam tarafından şiddetle tavsiye edildiğini biliyordum. Kai meraklıydı.

Ve İşte oradaydım, bir yazar ve bir avukatın eşi olarak sallantılıların dünyasına adım atıyordum.

Kulüp karanlıktı, ara sıra kırmızı ışıkların bocalanmasıyla odanın detaylarını seçebiliyordum. Burası aslında bir lobi gibiydi, duvar boyunca eğimli S şeklinde birkaç kanepe vardı. Boudoir fotoğrafları -yatak odası fotoğrafları- lobiyi sanatsal bir zarafetle süslüyordu. Kulüp üyelerinin odalar arasında kostümler ve iç çamaşırları içinde gidip geldiklerini fark etmemek elde değildi. Bazıları diğerlerinden daha çarpıcı şekilde giyinmişti ama hiçbiri rahatsız edici değildi. Kai'nin arkadaşı, bir VIP üye olarak, swinger kulüpleri arasında Sin City'nin en üst düzeyde olduğunu söylemişti. Bu bilgi, Kai'ye eşlik etme kararımla ilgili kendimi biraz daha rahat hissetmemi sağladı.

Genç bir kadın, büyük kahverengi gözleriyle bizi karşıladı. Sarı saçları omuzlarından aşağıya uzanan buğulu kıvrımlarda dökülüyordu."Ben Krystal," dedi, önce Kai'nin elini sıkıp sonra benimkini sıkarak.

Gerçekten çok güzeldi. Minyon bir figür, kremsi bir cilt ve Kai'nin gözlerinden birkaç ton daha açık kahverengi gözleri vardı. Derin bir yaka kesimine sahip sıkı bir kırmızı elbise ve açık burunlu ayakkabılar giymişti. "Bu akşam size nasıl yardımcı olabilirim?" diye sordu. Fark ettim ki artık doğrudan Kai'ye sesleniyordu, bu beni biraz rahatsız etti ama üzerinde durmadım. Göz devirdim ve tabii hareketimi görmedi.  O sırada çevremi süzerken kendimi daha da rahatsız ve yabancı hissetmeye başladım. Lobinin kendisi seks kulübü izlenimi vermiyordu ama kapalı bir kapının ya da tercihinize göre ardı açık bir kapının ardında gerçekleşen çeşitli rahatsız edici senaryoların varlığı düşüncesi yeterince ürkütücüydü. "Eşimle birlikte üyelikler konusunda ilgiliyiz ama bu işi yavaş almak istiyoruz," dedim.

Sin City (jenlisa g!p)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin