twenty one"Taste so good"

94 14 29
                                    

İyi okumalar🐞

"Günaydın Han Jisung..."

Tekrar emin olmak ister gözlerimi ovuşturup aynı yere baktığımda bu kahverengi saçlar sadece Park Siwoo'ya aitti. Yani Jihoon hyung'un erkek arkadaşı olan Siwoo'ydu tüm bunları yapan...


Ama etrafta Jihoon hyung yoktu. Sanırım onun bu işten haberi yoktu. Etrafı daha dikkatli izlemeye başladığımda hiç kimse yok gibi görünüyordu. İstesem buradan çıkıp onu öldürene kadar yumruklayabilirdim ama bu kadar basit olan bir şey her zaman tuzaktır.


"Sana bir şey söyleyeyim mi Jisung?" Siwoo Jisung'un yüzüne eğildiğinde elimdeki beyzbol sopasını sıkıca sıktım. Tek yapabileceğim Yoongi'nin göndereceği polisleri beklemekti.


"Hatırlıyor musun bundan iki yıl önce evine bir hırsız girmişti. Seni duvarla arasına seni öpecek iken sen onu ittirmiştin..."



Jisung'un travması... Yoksa bu orospu çocuğu o gece gelen hırsız mıydı?



"İşte o bendim. O zamandan beri seni aklımdan çıkarmadığım bir saniye olmadı Han Jisung. Hyung'un ile de bu yüzden sevgili oldum. Sırf sana yakın olabilmek için ama sen..."



Jisung'un önüne çöktüğü yerde geri yükseldi. Jisung ise şaşkınca onu izliyordu. Konuşmak istese de konuşamıyordu sanki.



"Ama sen o Minho denilen piç ile çoktan sevgili olmuşsun. Ama bu bir sorun değil biliyor musun?"



Şuan gidip onun tüm uvuzlarını ondan ayırmamak için zor tutuyordum.



"Eninde sonunda beni kabul edeceksin. Ama önce iki yıldır hayalini kurduğum o sahneyi gerçeğe çevirmek istiyorum."



Bu artık son nokta olmuştu. Jisung'a iyice yaklaşırken Jisung ağzında daha yeni olduğunu fark ettiğim bant ile ağlamaklı sesler çıkarıyordu. Piç elini onun çene hattına koyup diğer eli ile bantı çıkarıyordu.



"B-bırak beni şerefsi-" Jisung'un konuşmasını bölen şey Siwoo'nun Jisung'a fazla yakın olmasıydı. Artık elimdeki beyzbol sopasını sıkıca tutup saklandığım yerden çıktım.



"Eller yukarı donlar aşağı!" Yandan gelen kapı sesi ve polislerin önünde olan kişinin komik girişi ile ortam biraz tuhaf bir hâle gelmişti.



"Kahretsin!" Siwoo buraya bakmıyor iken hemen arkaya doğru dolaşıp onun arkasına geldiğimde ona doğru yürümeye başladım.



"Eğer siz polisler bir adım daha atarsanız bu çocuk ölür." Her ne kadar hızlı hareket ederek onu ben öldürmek istesem bile sakince ilerlemeye başladım. 



"Bak arkadaşım ben senin yerinde olsam böyle bir hata yapmazdım. Şimdi bırak o silahı sakince."



Aralarında gümüş saçlı olan biri konuştuğunda Siwoo silahı daha çok Jisung'un alnına dayamıştı. Bu sefer az bir mesafe olduğu için hemen hızlıca onun arkasına geçmis ve sopayla onun ense kısmına çok sert bir şekilde vurdum. Bununla polislerden iki kişi hemen Siwoo'yu etkisiz hâle getirdiğinde ben Jisung'u iplerden kurtarıp hemen onu buradan kucağıma alıp çıktım.



Dışarı çıktığım gibi gördüğüm yedi kişi ile beraber olduğum yerde kaldım. Jihoon hyung gözleri ağlamaktan kızarmış bir şekilde bana yaklaşıp Jisung'u benim kucağımdan alıp arabaya götürdü.



Felix'te gözyaşlarını tutamayarak bana doğru gelip ben ne olduğunu anlayamadan tokatı benim yüzüme atıp bana sarıldığında ağlaması şiddetlendi.



"Bir daha seni uyarıyorum Lee Minho. Bundan sonra bizden gizli hiçbir şeyin olmayacak."



Dediğinde diğerleri de bana ölümcül bakışlar atarken en sonunda bakışları yumuşamıştı. Siwoo polisler ile beraber depodan çıktığı gibi Felix ve Jeongin hızlı bir şekilde onun üstüne koştular.



"Seni orospu çocuğu! Piç! Şerefsiz döl israfı! Oksijen israfı!"

"Bundan sonra hapisten çıktıktan sonra eğer karşımıza çıkarsan sana yemin ederim senin sülalenden girip ebenin sülalesininden çıkarım anladın mı beni sikik suratlı!"



Hyunjin Felix'i, Changbin Jeongin'i bellerinden tutarken şuan ikiside hatta hepimiz Jeongin'in ettiği küfürlerle hepimiz şaşkına döndük.








Bölüm bitti<3<3

Kabul edin asla beklemiyordunuz değil mi? Hahsgajhshsb

ready for love•Minsung•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin