-

172 20 106
                                    

Merhaba, Rina'nın sevgili okurları! Bugün sizlere ailemizin en büyük sırrını ve aşkını anlatmaya geldim. Blogdaki onlarca hikayeden sonra ''Rina, bize anlatmadığın bir şey kaldı mı ki?'' diyeceksiniz muhtemelen... Haklısınız da! Özellikle okunma hevesiyle kendi ailemle kalmayıp amcalarımın sırlarını da dökmeye başladıktan sonra böyle düşünmenizi çok normal buluyorum. Hele ki en büyük diye abartacağım bir şey? Ama var işte. Benim, çenesi düşük Rina'nızın bile bugüne kadar saklayabildiği koskocaman bir sır var. Yani... Bu yazıya kadar vardı.

Düzenli okurlarım ebeveynlerimi ve amcalarımı zaten biliyor, değil mi? Ama içimde bu hikayenin on binlere ulaşacağına dair bir his var, bu yüzden kendimi ve pek de minik olmayan ailemi sizler için yeniden tanıtacağım. Böylece zorlanmadan okuyabilirsiniz. Hayatım ve zıpır ailemle ilgili daha fazla şey merak edenleri de bloguma beklerim! Büyüğüyle küçüğüyle ailemizi dünden bugüne taşıyan her şey orada bir yerlerde, blogumun ufak çukurlarında mevcut.

Neyse, ben Rina! Lee Yongbok (Namı diğer Felix. Herkes onu böyle bilir, ben de hikayenin kalanında Felix olarak bahsedeceğim.) ve Lee Minho'nun tek çocuğuyum. Kardeşimin olmaması aklınıza haylaz ve şımarık bir çocuk olduğum yanılgısını getirmesin lütfen. İnanın bana, babalarımın ruhu o kadar genç, hâlâ o kadar zıpırlar ki... Evet, evin kıymetlisi benim ama bazen tek çocuğu değilmişim gibi hissediyorum... Ay, bir an yeni okurlarımla da konuştuğumu unuttum! Yanlış anlamayın sakın, canlarım. Felix babamla dondurma kavgası yapmaktan ya da Minho babamın gitarlarına dokundum diye evde kaçacak delik aramaktan şikayetçi değilim. Tersine, onlar bu kadar deli dolu olmasaydı can sıkıntısında ne yapardım bilemiyorum.

Bir de haylaz babalarımın daha da beter arkadaşları var tabii... Hatta bu hikaye onlardan ikisinin aşk hayatını anlatıyor ama onlara gelmeden evvel ufak tefek ayrıntıları aradan çıkaralım.

Size çevremin genel yapısını kabaca aktarmaya Jisung ve Jeongin amcamdan başlamalıyım sanırım. Jisung ve Jeongin amcam, babalarımdan dört sene sonra hayatlarını birleştirme kararı almışlar. Düğün fotoğraflarına bakarsanız pembe elbiseli bir hobbitin Jeongin amcamın boğazına sarılarak Jisung amcama kötü kötü baktığını görebilirsiniz. Gizlilik kuralları gereği ismini veremeyeceğim ama adı ''R'' ile başlıyormuş diye duydum... Çok sevdiği için kıskanıyormuş Jeongin amcasını... Üstelik o kadar çok seviyormuş ki evlat edineceklerini öğrendiğinde en yakın arkadaşının hayatına gireceğinden bihaber oturup ağlamış... Öyle duyumlar aldım yani!

İtiraf etmeliyim ki, geçmişe ışınlansaydım o zamanki hobbit Rina'nın sırtını sıvazlayıp çenesini kapamasını söylerdim. Suyeon gibi bir arkadaşı hayatıma sokacağı için Jisung amcamın boynuna sarılıp teşekkür eder ve bu fikri ortaya atan kafasından öperdim. Küçük Rina bu teması görünce de şoke olurdu elbet, kendisi Jisung amcamın sarılmalarını kabul etmeye  Suyeon sayesinde alıştı. Evet, biraz fena bir çocuktum ve Suyeon'u da kıskandım. Ama bana da hak verin. Ailemin ve amcalarımın göz bebeğiyken aniden aldığım tüm ilgiye yeni bir ortak çıkmasını öylece kabul edemezdim ya canım!

Ama Jeongin amcam iyi ki ikisini de hayatına, dolayısıyla da benim hayatıma dahil etti. Suyeon'dan beri kapılarını Jeongin amcam için çalmayı bıraktım. Büyüdükçe keşfettiğim Jisung amcamın hoş sohbeti ve dedikodu potansiyeli sayesinde de okuldan eve döndüğüm günler sırf onun için ziyaret ediyorum. Şimdi bizi, aynı taraf olup girdiğimiz laf dalaşlarında kaybeden Jeongin amcam ve Suyeon kıskanıyor. Hah! Nasıl aldım intikamımı ama?

Gelelim ikinci çiftimize. Ailenin en gelgitli, en olaylı ve doğrusu benim favori çiftim olur kendileri. Gerçi, şu an çiftler mi bilmiyorum. Changbin amcam ve Seungmin amcamın kafalarına estiği her an ilişki bitirme gibi bir huyları var da... Tanıştıkları andan beri böyleler. İlişkinin adını koyma süreçleri de epey sancılı geçmişti zaten. Hatırlıyorum o zamanları, on beş yaşlarındaydım. Changbin amcam bize gelir, Seungmin amcamı anlatırdı saatlerce. Başlarda düşmanı olarak, sinirle bahsederdi ve ben de o aklımla bilenirdim Seungmin amcama. Sonradan işin seyri değişti, önce normal bir iş arkadaşı gibi laf arasında geçirdi adını. Çekindiği içindi sanırım, hoşlandığını çok sonraları itiraf etti. Hem kendine hem bize hem de ilişkinin diğer öznesine.

yanlış | chanhyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin