(6) Edwin'in Büyük Geçmişi.

32 2 7
                                    

Ben Edwin. 19 yaşındayım. Ben 6 yaşında iken Annem ve babam benim fikrimi sormadan beni Amerika' da büyümemi istemişti.

Ben gitmek istediğimi defalarca dedim ama hiçbir zaman sözümün geçmeyeceği çok belliydi.

Yan komşum olan Vasena bu olayı hiç anlam bile verememişti. Çünkü ona anlatmamıştım.

Bana olan nefreti o kadar fazlaydı ki onu arayacak yüzüm olduğunu sanmıyorum.

Ben Amerika'ya gitmek istemediğimi desem bile bavullar ve uçak bileti hazırdı.

Çocuk aklı işte ne desen boştur.

Vasena benim bebeklik arkadaşımdı. Onunla beraber büyümüştük.

Hem ona abilik hem de arkadaşı gibi davranmıştım.

Annem, Vasena'nın annesine olayı bile anlatmamıştı.

Hayatım öylece sessizlik ve mutsuz dolu olarak geçmişti.
Sinirimi ve hıncımı çıkaracak biri bile yoktu.

Çok sinirliydim ve üzgündüm. O günden sonra her zaman duygusuz olarak büyümüştüm.

Vasena beni bile anlamadan ve dinlemeden trip atması ve hiç aramaması ondan nefret etmemi sağlıyordu ama edemiyordum...

Muhtemelen beni unutmuş olabilirdi ama ben bir gram anılarımızı unutmamıştım.

Vasena ve ben paralarımızı birleştererek bir minik süs köpeği bile almıştık.

O köpeğin adını Edvas koymuştuk. İkimizin ilk iki ismini koymuştuk.

O kadar soğuk ve sinirliydim ki gözüm hiçbir kızı görememişti. Ne annem beni mutlu edebilmişti ne de babam...

Evden bile kaçmıştım ama yine beni buldular yine buldular.

En son annem benim bu halime üzülüp Vasena'yı aramamı istemişti ve hiç duraksamadan elinden hızlıca telefonu almıştım.

Telefonu annesi açmıştı ve Vasena'nın komada olduğunu demişti.

O çaresiz titreyen sesi beni bile korkutmuştu.

Onu öylece yalnız bırakamazdım.

Onun iyi olup olmadığını sormuştum ve iyiydi ama ne yazık ki yakın insanları ve ailesini unutma ihtimali çok yüksekti...

O günden sonra onları aramayı bırakmıştım. Ailesini unutsa bile aynı ortamda oldukları için hatırlama ihtimali olabilirdi.

O günden itibaren hayatıma bakmıştım ve intikamın zamanını bekliyordum.

En büyük pişmanlığı beni unutması olacaktı.

Annesi bana belki yalan söyleyebilir ama hafızası giderse bile o kadar anılarımızın unutma olasılığı çok azdır diye kendimi bocalıyordum.

O kadar duygusuz olmuştum ki insanlara bile kötü davranmaya başladım.

O zamandan sonra derslerime çalıştım ve zengin olabilmek için elimden geleni yaptım.

Ağzıma bir lokma bile almadım.
Her gün aralıksız ders çalıştım ve dediğimi yaptım.

Şirketin en büyük patronuydum. Çalışanlarım hiç bıkmadan ve usanmadan çalışıyordu.

Hem liderdim hem de patrondum.
O Kadar çok çalıştım ki buralara kadar gelebildiysem Vasena'yı görme vaktim gelmemişmiydi?

Her gün Vasena'nın evinin o kısa olan kestirme yolunda onu görüyordum.

Ona birgün olayları anlatmayı o kadar çok istiyordum ki bence zamanı gelmişti.

Onu bir yere çekip ona bir bir anlatıcaktım.

Onu her zaman uzaktan seyredip umutsuzluğumu tekrar tazeliyecektim.

Onunla tekrar arkadaş olmak istiyordum...

Şuan bir baloya gitmiş ve o balo benim şirketimle olan anlaşma yaparak aldığım bir yerdi.

O gün tuvalete giderken onu öptüğüm yerde sarhoş değildim...

O gün geçmişte yanlışlıkla onun evinde koltuktan düşerek Vasena'nın üstüne yapıştığımda dudak dudağa gelen nefeslerimiz ile birlikte olan yapışan dudaklarımızın birbirine değmesi ve hatırlaması gereken bir zamanın tablosunu ona gösterdiğim bir resmi yerdi.

Biliyordum arkadaştık ama bunu yapmadan olmazdı.

Beni hatırlamıyormuş numarasını yemezdim.

Onun hâlâ evcilik yapacak yaşımızın geçtiğini bilmeden devam etmesi Çok tatlıydı.

O gün bugündür onu kendime bağlayacaktım.



KARANLIK AYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin