Her zamanki gibi, babamın söylentileri ile uğraşıyordum. Oysa mesleğimden o kadar memnundum ki. Kimse beni, mesleğim kadar mutlu edemezdi. Ama babam, mesleğimin mutluluğunu yaşamama izin vermiyordu. Çünkü, kendi dertlerim varken. İnsanların dertlerine yardımcı olmamın, beni yorduğunu düşünüyordu. Oysa tam tersi, ben insanların dertlerine dinleyerek kendimi mutlu hissediyorum. Çünkü bence insanların, dertlerini anlatacak bir tanıdığı olmalı.
"Baba, kaç kere konuştuk bu konuyu." dedim sitemle.
"Ya konuştuk. Ama o kadar derdin arasında, neden yeni bir kişinin derdine yüklendin?" dedi. Normalde bu kadar kafayı takmazdı, ama bu yeni kişinin derdi çok büyüktü. O kadar büyüktü ki, seni bile intihara sürükleyebilirdi.
"İyide baba, insanların derdi büyükte olur küçükte. Önemli olan, ona yardım eden birinin olması." dedim. Ben dört yıl boyunca, bunun için eğitim almıştım. İnsanların, psikolojisini düzeltmek için. Evet ben bi psikologdum.
"İyi de, şu İstanbul'da tek psikolog sen değilsin ki." dedi.
"Tamam baba, söz çok yüklenmeyeceğim." dedim. Yoksa susmazdı. Babamla biraz daha konuştuktan sonra, uyumak içim odama gitmiştim.
1 hafta sonra...
Günümün, sondan bi önceki kişisini alıyordum. O da bitmişti.
"Allah sizden razı olsun, Asya Hanım." dedi. Betül Hanım.
"Ne demek, her zaman, yardım ederim." dedim. Kadın gülümseyip gitti. Son kişi gelicekti, ama daha gelmesine 10 dakika vardı. O sırada Rana'yla konuştum. 10 dakika sonra, Arda yani, yeni hastam geldi.
"Hoş geldiniz, Arda bey." dedim hafif bir tebessümle. Arda, bana sert bakışlarla baktı.
"Hoş buldum." dedi sert bir sesle. Çaktırmadan, gözlerimi devirdim.
" Çay, kahve bişey ister misiniz?" dedim. O ise;
"Hayır." demekle yetindi.
"Su?" diye sordum.
"Hayır. Doktor, bişey istemiyorum. Derdimi anlatıp gidecem." dedi "Zaten burayada zorla, geliyorum." Gibi bişeyler mırıldandı.
"Dinliyorum." dedim.
"19 Mart 1996'da doğdum. Annem ve babam ben, doğduktan sonra eve giderken tır, kazasında öldü. Ama ne mucizeyse, ben bir şekilde kurtuldum. Bir süre hastanede, kaldıktan sonra babaannemlerin yanında, İzmir'e yerleştim. Babaannemler beni 5 yaşına kadar büyüttüler, sonra Anneannemin yanına, Yurtdışına İtalya'ya yerleştim. Anneannemler bana 17 yaşına, kadar baktı onların yanında büyüdüm. 18. Yaş günümde beraber, Almanya'ya gittik. Giderken, uçak düştü. Onları kaybettim, ben de felç kaldım kolumu kaybettim." koluna baktığıma, bi kolu yoktu. Devamını anlatmasını, beklerken ağladığını ve bakışlarının yumuşadığını, gördüm.