"O kadın..sana ne söyledi?" Kai sordu.
"Önemli bir şey değildi," yalan söyledim. İlk yalanımdan sonra bağımlı hale geleceğimi bilmeliydim. Kai'nin yüzüne yalan söylüyordum çünkü başıma gelenleri açıklayamıyordum. Lisa, evliliğimin kutsal topraklarını ihlal etmişti. O gece birkaç kez sınırı aşmıştı ve onu uyar(a)mamıştım bile. Belki onun dünyasında olanlar hiçbir şeydi, ama benim dünyamda bana çok şey ifade ediyordu ve bunu Kai'yle paylaşmak istemiyordum.
Makyaj masasında oturuyordum, dalgalı kahverengi saçlarımı bir topuzda toplarken Kai soyunuyordu. Aynadaki yansımama bakarken, Lisa'nın kahverengi-gri gözlerinin her santimimi nasıl süzdüğünü hatırladım ve anlık tüylerim diken diken oldu. Ne düşündüğümü bile düşünmekten suçlu hissettim, ama onun hayranlığı beni iyi hissettirmişti.
Kai'yle ilk konuşmaya başladığımızda, bana sürekli ne kadar güzel olduğumu söylerdi. Kendime bile itiraf edemeyeceğim kadar özlemiştim bu durumu.
Kahverengi gözlerimin gölgelerini ve maskarasını silip temizlerken dış görünüşümü izliyordum. Olmak istediğim kiloda değildim. Aslında, en az haftada beş kez spor salonuna gitmeme rağmen, zayıf olmaktan ziyade kıvrımlıydım. Kalın, dalgalı kahverengi saçlarım var ama dikkat çekmek için iyi bir push-up sütyenin yardımına ihtiyaç duyan göğüslerim vardı. Dudağımı ve gözlerimi beğeniyordum ama sadece biraz daha iyi ölçüde olabilmesi için neler yapardım kim bilir.
"Seni istiyor," Beni iç düşüncelerimden bölüp söylendi Kai.
"Kai, sadece bir dakika konuştuk. Masumcaydı," dedim, konuşmasındaki paranoyayı atarak. Makyaj pamuklarını çöpe attım. Kai gömleğini omuzlarından çıkardı.
"Onun gözlerinde gördüm, Jennie. Seni çok istiyor," dedi, ben ayakkabılarımı çıkarırken. Kırmızı tabanlı topuklu ayakkabılarımı bir kenara fırlattım, ona sarılmaya çalışarak belinden kıvırdım.
"Kai, onun ne istediği umrumda değil," dedim. Eğer ona karşı dayanılmaz bir çekim hissetmeseydim, önemli olmazdı. Onunla yatmak istemiyordum ama meraklıydım ve merak eyleme yol açardı. Evliliğim ve akıl sağlığım için umuyordum ki benim durumumda işe yaramazdı. Lisa gibi insanlar, bekar bir kadınla bile uğraşacak kadar meşguldü, bir evliyi bile umursamazdı.
"Seni seviyorum," ona güvence vermeye çalıştım. O, boynumun iç kıvrımına yüzünü gömmüş, dudaklarını sütunu hafifçe süpürerek "Ben de seni seviyorum,"
Kai de fena görünmüyordu. Aslında, üniversitede tanıştığımızda kısa süreli bir futbol yıldızı ünvanı vardı ve birçok cheerleader'ın -amerikadaki spor müsabakalarında yer alan ponpon kızlarmış- dikkatini çekmişti. Kai'nin kıvırcık kestane rengi saçları ve kremsi bir teni vardı. Her şeyi yese de zayıf yapısını kolayca koruyordu. Her zaman insanlar tarafından kıskanılırdı.
"Bir kadın yanıma geldi ve karısının onu başka bir kadınla izlemek istediğini söyledi. Benim o diğer kadın olmak isteyip istemediğimi sordu."
Kai gülümsedi. "Bu gece epey ilgi gördün bakıyorum." Güldü ve benimle kucakladı. Bacaklarımı beline doladım.
"Ona ne dedin?"
"Ona yabancı biriyle yatmanın benim için rahatlık alanımın dışında olduğunu söyledim ama bir yandan onurlandırıldığımı ifade ettim. Karısı, fikrimi değiştirirsem bana haber vermemi söyledi çünkü benimle çok ilgileniyorlarmış. Hatta beni bir partiye bile davet ettiler."
"Gitmek istiyor musun?" diye düşündürdüğü sorusuna karşılık, beni ayaklarımın altına oturttuğu büyük yuvarlak küvete tamamen soyunarak kaydım. Kai de ardımdan girip, sırtının benim göğsüme yaslandığı şekilde vücudunu ayarladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sin City (jenlisa g!p)
Fiksi Penggemarevliliğine bağlı bir kadının; çapkın bir kadınla bağımlılık yaratan, yıkıcı ve heyecan verici ilişkisi. (!)hikayede çok fazla olgun içerik mevcut, okuyacaklar buna göre okusun lütfen. (!)g!p içerik. hikaye çeviridir, tüm hakları asıl yazara aittir.