"Isagi ile haberi çıkan 9 numara mıydı, Kunigami?"
"Ha? Bakayım... Evet, evet. Bu eleman. Malın tekiydi zaten. Çok yavşaktı. Niye sordun ki Kaiser?"
"Hiiç... Öylesine."
"Faul yapıp kırmızı kart alma yeter. Maç sonrasında halledersin ne yapacaksan."
"Aa! Ben ve faul! Aynı cümleye bile yakışmıyoruz. Hiç yapar mıyım ben faul?"
"Saha çıktığımızdan beri ters ters bakıyorsunuz birbirinize. Dikkat et de sakatlama bi' yer-"
"Göstereceğim ben ona sakatlanmayı şimdi!"
Maçın 60. dakikasında, Yukimiya'nın golüyle Bayern Münih; 1-0 öndeydi. Isagi, yedek kulübesinde Noa ile konuşuyordu. Berlin'den döndüğünde sabah saat altıydı. Bir saat bile uyumamış ve takım için taktik hazırlamıştı. Bu defansif taktik sayesinde de Bayern, üstünlük sağlamıştı.
"Micheal Kaiser- OH! Sarı kart görüyor! Çok bariz bir çelmeydi bu! Aklından me geçiyor ki? Menajerinin geçen aylarda beraber anıldığı Sebastian'la bireysel bir sorunu mu var diye düşündürmüyor değil..."
Kaiser, yerde kıvranan oyuncuya baktı. Sahadaki performansı, oyunculuğu kadar iyi olsaydı şimdiye kadar gol atardı diye düşünür.
"Acıyor- Dokunmayın! Şu 10 numara- Kırmızı kart almalı!"
Kaiser, Sebastian'ın acizliğine güler. Güzel bir yumruğu hak ediyordu. Ama kırmızı kart alırsa Yoichi'den güzel bir azar işitirdi. Kendini tutmaya çalıştı bu yüzden, Kaiser.
Kunigami de Kaiser'in yanına gelmiş, sarışını sorguluyordu. O sırada da, Sebastian; hakeme fazla itirazdan dolayı sarı kart aldı.
İşte bu Kaiser'in keyfini katlamıştı.
Isagi, Noa'ya Kurona'yı maçtan almasını ve yerine ilk dakikada bileğini burkan Ness'i koymasını iletti. Ness gayet iyiydi, Kaiser'in de formu yerinde olduğuna göre; kombine ataklarını uygulayabilirlerdi.
Kaiser, yanına gelen Ness'e bakmak yerine yedek kulübesinde Noa'yla sakince konuşan Isagi'yi izledi.
Gol atmalıydı. Gol attığında ilginin üzerine toplanmasını, zafer hazzını ve Yoichi'nin onu her seferinde bıkmadan usanmadan kutlamasını seviyordu.
Takım oyunu da bir yere kadardı. Isagi'yi sinirlendirmemek için takımla iyi geçinmeye çalışıyordu elbette. Ama sıra gollere gelince o kadar da sabredemiyordu.
"Ness ve Kaiser ikilisinden senkronize bir atak! Rakip defansını kolayca geçiyorlar- Kaiser'den bir şut geliyoor! NE- Kaçırdı! Kaiser- Kaçırdı mı?!"
Kaiser, kavisli şutlarından birini dosdoğru kaleye gönderdi. Ama işler tahmin ettiği gibi gitmedi. Top kavisli değil, dümdüz gidip sahanın dışına çıktı. İki takım oyuncularını da şaşırtan bu şut, oyunun birkaç dakika aksamasına neden oldu.
Kaiser'den daha çok şaşıran tek bir kişi vardı. O da yedek kulübesinde not aldığı kağıtları paramparça eden Isagi Yoichi'ydi.
"Amına koyayım! Fiziksel olarak kavis almaması mümkün değil! Topun açısını sikeyim!"
Noa, Isagi'nin Japonca bağırışından anladığı üzere; Isagi çıldırıyordu.
Son anda rakibin forvetinin, topa dokunması bu kadar etki etmezdi. Edemezdi. Sorun Kaiser'in vuruşunda mıydı? Maçın kalanın stratejisini o vuruşa göre hazırlamıştı ve şimdi tüm ihtimaller değiştiği için-
Önlerindeki maçların stratejileri de değişmek zorundaydı.
Isagi, dün verdiği röportajdan dolayı hala gergindi. Bu akşam yayınlanacaktı ve Isagi'nin röportaj üzerinde düşünmeye zamanı bile kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
emperor! kaisagi,
FanfictionIsagi Yoichi, bir aydır dünyadaki en iyi forvetlerden biri olan Micheal Kaiser'in menajerliğini yapıyordu. Birbirleri ile asla uyuşmayan kişilikleri, iletişim kurmalarını iyice zorlaştırıyordu. Futbolun zirvesine uzanan bu yolculuklarında aralarında...