Bir yerde çok uzun süre kaldım, yıllarca kaldım ve yıllara varan bağlarım oldu. Ailem, annem, çocukluk arkadaşlarım…
O zamanlar yavaş ve uzun sürdü fakat yine de geçti.O günlerden kopmak mecburiyetinde kaldıktan sonra her şey çok hızlı geçip gitti ya da geçmek zorunda kaldı, kaldım.
Şimdilerde her şey çok hızlı değişiyor alışamadan kayıp gidiyor ya da kendim kovuyorum, belki de alışamaya izin vermeden bağrımı açıp gitmelerine izin veriyorum. Sanki en doğrusu bu gibiydi.
Fakat ben ilk defa, annemden sonra ilk defa birinin yanımda olması için çabalamak istiyordum; o da benden o kadar uzak kalmak istiyordu.
Elden ne gelir bilmiyorum ki daha içimdeki karmaşık hissin ne olduğunu dahi bilmiyorum. Aşk mı bu?
🧱
Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Garip bir şekilde erken uyanmıştım, bu aralar garip şeyler vardı… Ben galiba Ahlas'ın yanımda olmasını istiyordum, onu göğsümden içeri sokma hissi vardı içimde.
Hayır.
Günlerdir içimde olan bu hissi, göğsüme vura vura çıkartmak istiyorum.Aynamın karşısına geçip yüzüme hafifçe allığı yaymaya başladım.
Biliyorum dini izin vermiyor.
Ve yine biliyorum dini izin verse dahi o, beni sevmiyor.Çabalamak istiyordum, ilk kez kendim için, kendi mutluluğum için bir şey yapmak istiyordum.
Dudağıma hafif bir renk ruj sürüp dudağımdaki minik beni kapattım. Güzel olmuştum, anneme benziyordum; annem çok güzeldi.
Dolabın kapağını açtığımda Ahlas'ın bana verdiği havluyla karşılaştım, en üst rafa koymuştum ve kullanmıyordum.
Elime alıp burnuma götürdüm, bu yaptığından çok utandım. Yerimde çocuk gibi tepinip utançla kendi kendime deli gibi güldüm.
"Az da olsa beni seveceğine inancım var Ahlas."
Havluyu katlayıp tekrar yerine koydum. Beyaz, yeşil çizgili gömleğim ile siyah pantolonumu alıp giydim. Gözüme masanın üzerindeki bandanalarım takılınca gömleğimle aynı ton olan bandanayı katlayıp saçıma taktım. Çok sevdiğim bir şiir kitabı, ceketim ve çantamı alıp evden çıktım. Minibüse binip Ah'lar Ağacı'ndan şiirleri okurken bir süre sonra hastaneye ulaşmıştım.
Asansörden indikten sonra personel odasına girdim.
"Günaydın ablalar."
Hepsi sabah selamına karşılık verdikten sonra Medine ablanın uzattığı lokum pakedinden bir lokum aldım."Mis gibi gül lokumu." ağzıma attığım lokumu zevkle çiğnedim. "Kimin oğlunun sünnetinin lokumu bunlar?"
"Stajyer Ahlas getirdi, arkadaşının nişanı içinmiş." Samiye ablanın dediğiyle aklımdan geçen imkansız hayalleri ışık hızıyla silmeye çalıştım.
"Kız zilli, hadi az sonra işbaşı yapacağız git de giyin." Kendime gelip soyunma odasına girdim. Hızlıca giyinip odaları temizlemeye başladım. Esma hocanın odasına girdiğimde yüzünü yerden kaldırmayan Utku'yla biraz şaşırdım.
Neyse ne hali varsa görsün diyecektim ki kafasını hafifçe kaldırıp tekrar eğdi, başka bir şeyle uğraşıyormuş gibi görünmeye çalışıyordu ama çoktan yüzündeki yaraları görmüştüm. Kahkahamı sonraya bırakmak amaçlı çenemi tuttum. Belasını bulmuştu, oh olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELMA ÇİÇEĞİ
RomanceBen hep bahardım, baharım hep yeşildi o yemyeşil çimenlerin, tüm o çiçeklerin arasından bir ağacın yaprakları bulutları okşardı her daim. Fakat o ağaç hiçbir zaman meyvesini vermemişti , hiçbir zaman çiçeklenmemişti bile. Ta ki, Sen o ağacın gölges...