0.1

441 49 55
                                    

İyi okumalarr


~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~


Soğuk bir kış gecesi tüm köy halkı ateşin etrafında oturmuş kendi aralarında çember oluşturmuşlardı. Köyün yaşlıları kendilerine ait yerde oturuyordu. Onların yeri en öndeydi ve kimse saygıdan yanlarına oturamazdı. Phoven halkı saygılı insanlardı.

Her yıl şubat ayının son gecesinde bu toplanma düzenlenirdi. Anlatılan masal ve efsaneler dikkatle dinlenir ölmüş olan insanlar yâd edilirdi.
Uzun yıllardır gelenek halinde olan bu olay yapılırken kimse yadırgamazdı. Atalarına saygısızlık en büyük günahlardan biriydi onlar için.

Köyün en yaşlısı olan Arthur elini kaldırarak kendi halinde olan kalabalığı susturmuştu. Herkes yeni bir hikayenin geleceğini biliyordu. Yaşı bir asrın üzerinde olan bu adam tüm yıllara rağmen heybetli duruyordu. Bilirlerdi onu. Phoven Krallığına uzun yıllar boyunca hizmet etmiş en güçlü komutanlardan biriydi. Gençlik yıllarında bastığı yeri titretir girdiği her savaşı galibiyet ile dönerdi. Korkusuzdu. Bunu gözlerinden okumak kolaydı ama kimsenin bilmediği bir şey vardı. O da sırtında boyluca uzanan hançer izinin yaşandığı gündü. Arthur o gün korkuyu iliklerine kadar yaşamıştı. Sadece o ve kendisinin arasında bir sırdı..

Hafif bir öksürükle etrafta olan kalabalığa baktı. Hepsinde tek tek gezindi gözleri. En son bakışları kucağına döndüğünde kocaman açılmış meraklı gözlerle onu izleyen torununa baktı.
Alexa.. Oğlundan geriye kalan tek parçasıydı. Kıymetlisiydi onun. Ona baktığında oğlunu hatırlıyordu. Onun gibi mavi gözlere sahipti. Siyah dalgalı saçlarını okşadığın da tekrar ciddiyete bürünmüş ve ilk kez anlatılacak o efsaneyi anlatmaya başlamıştı. Kimine göre efsane kimine göre yaşanmışlıktı..






" Uzun yıllar önce uzak dağlarda acımasız bir kral yaşarmış. Kralın acımasızlığı tüm halkı bezdirmiş. Sadece halk değil komşu ülkeler bile onun yaşattığı vahşete katlanamıyormuş. Kimse simasını bilmez adını da duymazmış. Dillerden dillere Kara Lord olarak aktarılmış çünkü üzerindeki siyah pelerini asla çıkarmaz yüzünü bile sayılı insanlar görürmüş. Görenler ise ağır bir şekilde cezalandırılırmış." Nefesi boğazına dizildiğin de elini sızlayan sırtına götürmüştü. Tekrar içine derin bir nefes almıştı Arthur. "Onlara göre Lord'un sarayına izinsiz giren bir daha çıkamıyormuş. Hatta ölüsü bile çıkmıyormuş. Kimi kemiklerden bir koleksiyon yaptığını bile anlatırmış."




Kucağında olan torununa tekrar döndüğünde gözlerinde yer edinen korkuyu gördü Arthur. Onun yanında bunları anlatmak iyi bir fikir değildi ama bilirdi torununu. Meraklıydı. Kısa bir bakışmadan sonra tekrar sözüne dönmüştü.






" Tabii o zamanlar başka bir krallık da güçlü  otoriteye sahipmiş. Artık bu kralın yaptıklarına dur demek için herkesin dillerine düşen o mektubu yollamış. Bu mektup açık bir savaş mektubuymuş. İki krallığın da halkı memnun değilmiş çünkü Kara Lord bu savaşı kabul etmiş. Kan kokusu o gece tüm sokaklara yayılmış. Kimileri kaçmaya çalışmış kimileri ise kaderine teslim olmuş. Taa ki savaş günü gelene kadar.

Sokaklarda acı feryatlar annesiz babasız kalan çocuklar ve daha nicesi. Savaşın getirdiği kötü lanete hepsi kurban gitmiş. Kalanların ise aklında tek bir görüntü varmış. Siyah bir pelerin ile herkesin korkulu rüyası olan Kara Lord. Atı da kendisi gibi siyah olduğundan tek bir beden gibi görünüyorlarmış. Kılıcı diğerlerinden daha büyük ve keskinmiş. Tek darbe ile kestiği kafalar atının ayağında eziliyor ve bu da vahşete vahşet katıyormuş."






Herkes pür dikkat bu yaşlı adamı dinliyordu. Uykusu gelen Alexa bile kendini zor tutuyor ve dedesinin bir an önce anlatmasını bekliyordu. Bu hikaye diğerlerinden farklı gelmişti ona. Daha da meraklandırmıştı.




KARA LORDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin