12.01.2011
Soğuk bir Ocak gecesi küçük kız kendi gibi minik adımlarıyla evlerinin hemen ilerisinde olan parka doğru yürümeye başladı. Yine küçük kalbi paramparça olmuştu. Evet, yine. O kadar korkmuştu ki, üzerine bir mont bile alamadan kendisini evden dışarı atmıştı. Her zaman oturduğu salıncağa oturup içinde tuttuğu gözyaşlarını serbest bıraktı. Her zaman düşündüğü şeyi düşünüyordu.
"Neden o da diğer kız çocukları gibi babasının prensesi olmak yerine, babasının en büyük hatası olmuştu".
Daha küçük bir çocuk "hata" kelimesinin anlamını tam kavrayamamışken, bu hatalar içinde büyümüştü. Daha doğrusu büyümeye mecbur bırakılmıştı. Hep diğer çocuklardan farklıydı. Diğer çocuklar arkadaşlarıyla oyunlar oynayıp eğlenirken, küçük kız bu parkta hep yalnız başına oyunlar oynamaya çalışırdı. Babanız ölürse mecburen büyürsünüz, büyümek zorunda kalırsınız. Zaten ölüm tek başına bir öğretmendir. Ama babanız hayattayken babasız kalmak, işte bu en acı bir imtihandır. Küçük kızın ağlamakla beraber artık titremeleri de artırmıştı. Birden önünde beliren silüetle ıslak gözlerini ona doğru kaldırdı. Karşısında duran silüet onunla aynı yaşlarda olan küçük bir erkek çocuğuydu.
"Neden ağlıyorsun? Ağlayan insanlar güçsüz ve çirkindir"diye küçük kıza söylendi.
Küçük kız soğuktan kızaran burnunu çekerek "Çirkin ve güçsüz olduğumun farkındayım zaten, eğer güzel olsaydım heryerde dışlanmazdım. Ve eğer güçlü olsaydım, babam anneme vururken sadece izlemez, onu korurdum. Ama yapabildiğim tek şey her defasında dışlanmak, ve babam anneme vururken çaresizce izlemek oldu"
Küçük çocuk ona baktı, susmayı seçerek üzerindeki montu çıkartıp karşısındaki küçük kızın minik omuzlarına bıraktı.
"Ağlayan insanlardan nefret ederim, ağlatan insanlardansa daha çok nefret ederim."diyerek arkasını dönüp oradan uzaklaştı. Küçük kız omuzlarının üzerinde duran monta daha da sarılarak kendini güvende hissetti ve o küçük çocuğa teşekkür dahi edemediği için üzüldü. Kısık sesle "Umarım tekrar karşılarız seninle" diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞ GEÇMEZ
Подростковая литература"Kendini tanıtmadin sıra arkadaşım" "Aren" "Aren... güzel isimmiş" diyerek onu taklit ettim "Paralel evrende benmişsin galiba" "Yok ya ben o kadar soğuk bakmıyorum insanlara" "Sana öyle gelmiş" "Bana öyle baktın o halde demekki" "Sana soğuk bakmadım"