-Her zamanki gibi okuldan çıkmış hızlı adımlarla eve doğru yürüyordum. İlk başlarda severek geldiğim bu yeri artık sevmiyordum.
Nefret etmiyordum belki, ya da edemiyordum.
Ama öyle ya da böyle sevmiyordum burayı. Sadece okulda kalmamak için geliyordum ki zaten bütün derslerde uyuyordum.
Bir anda bileğimden tutulmamla durdum ve yanıma baktım. Bulut'un geldiğini görünce ona kocaman gülümsedim ve konuştum.
"Bulut! Nasıl geçti bugün?" dedim ancak saniyesinde pişman oldum. Çünkü Bulut isyan bayraklarını kaldıracağını belli edercesine oflamıştı.
Kendimi uzun isyanına hazırlamak için derin bir nefes aldım ve ona baktım.
"Off nasıl olsun ya! Altımızdan girip, üstümüzden çıktılar yine. Gerçi aynı sınıftayız hatta aynı evdeyiz ama 7/24 uyuduğun için bilmemen normal tabi. Off! Hepsi manyak bu hocaların!
Hasta türkçeci 450 paragraf sorusu verdi ya! Neymiş efendim bu sene son senemizmiş de çalışmalıymışız! Yav kardeşim sanane! İster çalışırız ister çalışmayız. Sana mı soracağız!?
Hayır yani sendeki bu rahatlık keşke bende de olsa. Okulu bitirdikten sonra patron olup şirket yöneteceksin. Ben ne olacağım? Hayır, hangi baltaya sap olacağım!?
Hadi sınavı kazandık diyelim iyi bir yerde okuyoruz. Ee sonra? Daha akademik hayat var." dediğinde elimi kaldırıp onu susturdum ve konuştum.
"Peki sen bunları yaparken ben ne olacağım? Beni, biricik arkadaşını hayatından çıkarmayı düşünmüyorsun herhalde?" dedim.
Ardından masum tutmaya özen gösterdiğim bakışlarımı ona yönelttim. Gözlerini kısarak bana baktı ve konuştu.
"Öyle deyince biraz "Beni beni Bihter'ini" der gibi oldu sanki." dediğinde güldüm.
Bir süre yürürken birbirimize baktıktan sonra bir anda gülmeye başladık. Komik olan neydi bilmiyordum ama gülüyordum.
Bulut günüm ne kadar berbat geçerse geçsin beni bir şekilde güldürmeyi başarıyordu.
Deli gibi kahkaha atarken bir anda arkamdan gelen tanıdık sesle gülüşüm soldu ve arkama dönüp onlara baktım. Demir, Bora ve Ateş'e.
"Hayırdır, bu kadar komik olan ne!?" Demir bağırdığında yerimde sıçradım ve Bulut'a baktım.
Onlara gerçekten sinirle bakıyordu. Bakışları yavaşça bana döndü ve sessizce konuştu. "Sakin ol ben halledeceğim." Güven dolu sesiyle başımı salladım ve dibine girip kolunu tuttum.
Derin bir nefes verdim ve tekrar onlara baktım. Bulut'a tereddütle baktıklarını gördüm çünkü Bulut onlardan güçlüydü.
Hatta beni dövdüleri zaman sinirlenip üçünü birden dövmüştü. Yine de akıllanmamışlardı. Bulut'a dönüp konuştum.
"Bulut gidelim." dedim ve kolundaki elimi eline götürüp tuttum. Gülümsedi ve gözlerini kapatıp açtı.
"Gideceğiz ama önce şunları halledeyim." dediğinde onlara baktım. Yanımıza gelmişlerdi ve Bora ile Ateş resmen üstüme atlamak için Demir'den emir bekliyorlardı.
Ancak garip olansa Demir'in Bulut'un tuttuğum eline sabitlediği bakışlarıydı.
Yüzüne daha fazla bakmamak için kafamı diğer tarafta çevirmemle kalakaldım. Bulut'un elindeki elim kaydı ve öylece yanıma düştü. Ardından da sırtımdaki çantam yeri boyladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorba / BxB (DÜZENLENİYOR)
Novela JuvenilHer gün tıpkı bir mum gibi eriyip yok olan bir hayat. Kalbini boğup gözlerinden firar eden yaşlar. Geçmişi saf acıdan ibaret olan biri, her aklına geldiğinde nasıl titremesindi? Her ne yaparsa yapsın ne bedenindeki ne de ruhundaki izleri geçiremezdi...