Tanışma faslından sonra soyunma odasına doğru yola koyuldum. Birden Jimin, üstüme zıpladı.
Arkamı döndüğümde giyinmiş ve yüzünde bir sırıtışla bana bakıyordu. "Sana daha önce de söylemiştim, seni beğeniyor kızım."
"Bana ilgi gösterdiğini nereden biliyorsun ki, sadece kulaklığımı geri getirdi." dedim, ama aslında hissedebiliyordum. Ancak bu durum beni rahatsız etmiyordu.
"Evli insanların sadakati takdir etmesi gerektiğine inanmıyorum. Ayrıca onun yatakta iyi olacağına dair bir hissim var." dedi. Yüzüm buruştu.
"Neden gidip onunla konuşmuyorsun?" kendisi gitsin, gay çocuk ya.
"Muhtemelen homofobik falandır, siktir et." Jimin, arkamdan hafifçe şaplak attı. "Hadi, hazırlan."
Jimin'in yanından ayrılıp bir hışımla soyunma kabinlerine koştum.
--
"Önümüzdeki hafta için bir planın var mı?" Caddede yürürken Jimin'e sordum.
"Bir sanat sergisine katılacağım. Sen de gelmek ister misin? Hayal gücün işime yarayabilir."
"Sanatsal bir etkinlik mi?" gülümsedim. Bir taksi gördüm ve durdurdum. Taksiye binip Kai'nin ofisinin adresini verdik. "Evet, sanatı seviyorum."
Taksideyken Jimin bir anda üstüme savruldu ve elbisemi düzeltmeye başladı. Çiçek desenli bir elbise giymiştim, fakat bu halimin hiç azdırıcı olmadığını söyleyip göğüslerimi elbisemden dışarı çıkarttı. Saçlarımı sertçe tepeden topladı.
Şimdi tam orospu gibi olmuştum, gerçekten.
"İşte böyle kızıım."
---
Jimin ile vedalaşıp Kai'nin çalıştığı büyük binaya girdim.
Ofise girdiğimde ise Kai'nin nasıl davranacağını bilmiyordum. Son zamanlarda işi başından aşkındı ve hep kavga ediyorduk.
8 yıldır evliyiz fakat ona karşı olan hislerim eskisi gibi değildi, bunu kabullendiğimi fark etmiştim.
Kai ile üniversitenin ilk yıllarında çıkmaya başlamıştık. Ancak üniversite ile gerçek dünya arasında, bir araya gelmemizi sağlayan şeyi unutmuştuk. İlişkimizin bu kadar değiştiğini, sahip olduğumuz kıvılcımın solmuş ve yerini sorumlulukların ve birbirimize karşı duyduğumuz hırsın aldığını fark edememiştik; gerçi sadece ben fark etmiştim.
Sabahtan beri Lisa denen kadını düşünüyordum ve gerçekten hiç iyi bir durumda değildim. İyi bir sekse ihtiyacım vardı.
Onunla.
Kendimi pek tutamayacağımın da farkındaydım.
Üzgünüm Kai. Seninleyken başkasını düşüneceğim.
Lavabodan çıkıp Kai'nin ofisine hızlıca girdim. Sandalyede oturuyordu, başını masanın üstündeki tonla kağıda gömmüştü.
Beni görünce şaşırdı, hızlıca kucağına çıkıp dudağımı dudağına bastırmamsa daha da şaşırtmıştı.
Öpüşmelerimiz ve sevişmelerimizin başı sevgiydi ama şu an yaptığım bundan çok uzaktı. Sadece zevk almak içindi.
Dudaklarım ona karşı baskı yaparken, dili benimkinin üzerinde kayıyordu. Kalçamı sertliğine bastırarak daha da azmasını sağlıyordum.
"Sevişmelerimiz mi kötüydü, öyle bir şey demiştin sanırım?" diye sordum.
Başını salladı. "Hayır hayır, unut onu. Siktir-.. çok iyisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sin City (jenlisa g!p)
Fanfictionevliliğine bağlı bir kadının; çapkın bir kadınla bağımlılık yaratan, yıkıcı ve heyecan verici ilişkisi. (!)hikayede çok fazla olgun içerik mevcut, okuyacaklar buna göre okusun lütfen. (!)g!p içerik. hikaye çeviridir, tüm hakları asıl yazara aittir.