ich kann dich nicht erreichen, wenn du so nah bei mir bist

135 24 24
                                    

13 Eylül 2022 𓈒ㅤׂㅤ𐙚 ࣪ ⭒

mırıldandı küçük olan, "nerde kalmıştım... hah! öğrendim ki anılar sonsuza dek kalabilirlermiş hyung, hep seninle yaşarlarmış, ölüp gitsen bile!" konuşan oğlana kıyasla daha iri yapılı olan çocuk önce sevgilisinin emsalsiz gözlerine baktı usulca, sonrasında yanıtladı, "evet, bu doğru gyu, anılar daima seninle birlikte kalır..." şimdi ikisi de sessizdi,

oluşan sessiz ve kasvetli ortamı bozmak adına konuşmaya yeltendi beomgyu, "yani... anlatmaya çalıştığım, sende her zaman benim anılarımda kalacaksın, hyung.. ölsem bile.." yeonjun burukça gülümsedi, beomgyu'nun bu sözlerle ne kastettiğini çok iyi biliyordu ve bu durumdan tüm gerçekliği ile nefret ediyordu, bir süreliğine duraksadı, karanlık ve derin düşüncelerinin zihnini birer birer ele geçirmesine izin verdi yeonjun.

beomgyu, uzun zamandır direnmekte olduğu ciddi bir sağlık sorununa sahipti, hastalığı ile bu savaşı çok uzun zamandır vermesine rağmen sağlığı hiç bir şekilde değişiklik göstermiyordu. düzgünce yiyemiyor veya içemiyordu, bunun sebebi ise yoğun dozlu ilaçlarıydı, bu tarz ihtiyaçlarını kendi gideremeyeceği nedeniyle de başında sürekli birinin beklemesi ve ona eşlik etmesine ihtiyaç duyuyordu.

sadece bununla kalır mı, aynı zamanda mental sorunlarla da sürükleniyordu kendisi, görmemesi gereken şeyleri görüyor, kafasının içinde anlamsız ve nereden geldiği bilinmeyen sesler duyuyordu. bu duruma doktorlar tarafından kesin bir teşhis halâ konulamamasıyla birlikte şizofreni olabileceği yönde sanılar var. akıl sağlığı oldukça yerinde gibi gözüktügünden ve herhangi bir şüpheli hareket gözlemlenmediğinden, ya da gözden kaçırıldığından doktorlar tarafından henüz olarak bir damga vurulamamıştı.

yeonjun, beomgyu'nun hastalığının kötü yönde inkişaf ettiğini gün geçtikçe daha da zayıflayıp çelimsizleşen bedenden kolaylıkla farkedebiliyordu. bu durumun acınası olan kısmı ise kimsenin bu konu hakkında elinden bir şey gelmemesiydi.

bu sefer uzun süren sessizliği bozan taraf yeonjun oldu, "biliyor musun, tanrı denen buğulu varlıktan ne kadar büyük bir tutkuyla nefret ettiğimi? ah... cidden, sikeyim tanrıyı." kalın ve derin sesi beomgyu'nun kalbinin duracak seviyeye gelmesine sebep oluyordu farketmeksizin,

beomgyu yeonjun'un isyan ediş biçimine donup kalmıştı, yüzü oldukça buruktu ettiği laftan dolayı, ne de olsa yeonjun'un aksine kendisi oldukça dindar biriydi, acımasız ve bencil niteliklerle donatılmış belirsiz bir "varlığa" inanmayı tercih ediyordu kendisi.

beomgyu nasıl söze gireceğini bilemediğinden afallamıştı, "...yine de, böyle söyleme lütfen." kelimelerin bitmesiyle birlikte o rahatsız edici sessizliğin hastane odasındaki yerini tekrardan alması uzun sürmemişti... kemikleri sızlatacak derecede olan bir sessizlik...

küçük olanın boğazında tıkılıp kalıyordu cümleler, ne yapsa, ne dese de boş yere üzerine durulan vasıfsız bir yığın çabaydı onun için. neticesinde bir şekilde sonuçlanmayacaktı ne de olsa. uzun geçen dakikalar nihayetinde kelimeleri bir araya getirecek gücü kendinde buldu ve konuşmaya atıldı beomgyu,

"peki... hyung, benden sonra ne yapacaksın, hiç düşündün mü?" yeonjun kendisine yöneltilen sorunun ardından uzun bir süreliğine durakaldı. kabul etmeliydi ki, bu soru son derece lüzumsuzdu. ortamın acısı ve üzücü atmosferinden dolayı sertçe yutkunup ensesini kaşıdı zavallı oğlan.

yaklaşık üç dakika boyunca kitlenip kalmıştı, ardı arkası kesilmeyen dakikalar sonrasında beomgyu'nun omzunu dürtmesiyle bilincini tekrar kazandı, kafasını toparlayıp parçaları iyice özdeşleştirince çok geciktirmeden cevapladı. "ne demek benden sonra? bensiz hiç bir yere gitmiyorsun ki gyu, böyle şeyler... söyleme lütfen, rica ediyorum..."

divane 𝜗𝜚 yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin