-YAZAR'DAN:
Deniz ve Bulut AVM'den çıkmış gülerek arabaya doğru yürüyorlardı.
"Film çok güzeldi. Hele de iki kızın kaçtıkları yer. Ben Mustang'i neden daha önce izlemedim ki?" dediğinde Bulut güldü ve konuştu.
"Bir dahakine gideceğimiz filmin adını söyleyeceğim ama izlemek yok. Biletleri aldım." dediğinde Deniz'in gözleri heyecanla parladı.
"Söz izlemeyeceğim! Gerçekten. Bulut söyle hadi lütfen!" diyerek heyecanla konuşunca Bulut gülerek konuştu.
"The Virgin Suicidies. Tıpkı bu izlediğimiz film gibi ana konusu baskıcı aile ve şiddet vesaire." dediğinde Deniz başını salladı ve önüne döndü.
Bir süre sessizce yürüdükten sonra arabanın yanına gelince birbirlerine baktılar ve yine deli gibi gülmeye başladılar ancak mutlulukları kısa sürdü...
Bir silah sesi. İnsanların çığlıkları. Derin bir acı. Omzunun arkasına saplanan bir kurşun.
Son gördüğü ise kendisini isabet alan silahı tutan babasıydı.
"DENİZ! DENİZ!" diye bağırdı Bulut ve yere düşen Deniz'in yanına koştu. Kanları yere dökülmüştü.
Kimin sıktığını bulmak için etrafa baktı ve kardeşini vuran Mahir ile göz göze geldi. Ağzını okuyabileceğini bildiği için mırıldandı.
"Ona bir şey olursa..." dedi ve adamın değişen ifadesini umursamayıp Deniz'e döndü.
Hemen Deniz'i kucakladı ve arabanın kapısını açıp arka koltuğa uzandırdı. Kendisi de sürücü koltuğuna geçti ve en yakın hastaneye son sürat sürmeye başladı.
Bir yandan da Deniz'i kontrol ediyordu.
"Dayan kardeşim dayan! Yalvarırım dayan! DENİZ! Beni duyuyor musun!?" diye seslendi ancak Deniz onu duyamazdı, çünkü bilinci kapanmıştı.
Arabayı hastanenin önünde durdurdu ve hızlıca inip Deniz'i kucağına aldı. Acil kısmından girdi ve tüm gücüyle bağırdı.
"YARDIM EDİN! KARDEŞİM VURULDU! SEDYE GETİRİN!" diye bağırınca anında gelen sedyeye Deniz'i dikkatle yatırdı.
Ameliyathanenin önünde bir hemşirenin uyarısıyla durdu. "Beyefendi buradan sonrasına giremezsiniz!" dedi ve peşlerinden gitti hemşire.
Bulut kapının yanındaki duvarın dibine oturdu ve beklemeye başladı. Kim bilir belki dakikalarca, belki de saatlerce bekleyecekti ve acı haber gelecekti.
Bu düşünceyle gözyaşları sicim gibi yanaklarından süzülmeye başladı. Dizlerini kendine çekti ve kollarını dizlerine dolayıp başını kolları arasına koyarak hıçkıra hıçkıra ağladı.
O sırada ameliyathanenin önünden geçen Ateş Bulut'u fark etti ve gideceği yeri es geçip Bulut'un yanına gitti. Onun yanına oturdu ve tereddütle elini omzuna koydu.
"Bulut? Ne oldu? Neden buradasın?" dedi ve Bulut'un sicim gibi akan gözyaşlarına baktı.
"D-deniz vuruldu." dedi ve daha da şiddetli ağlamaya başladı.
"NE!" dedi Ateş ve hemen Bora'yı aradı. "Alo Bora acilen ameliyathanenin önüne gelmen lazım."
"..."
"Ya soru sorma gel işte. Birde sakın Demir'e söyleme. Kalkmaya falan çalışır, dinlensin. Sen hemen buraya gel çabuk!" dedi ve Bora'nın cevabını beklemeden kapattı.
Hemen yanındaki Bulut'a döndü. "Kim vurdu? Gördün mü?" dediğinde başını salladı ve yutkundu Bulut. Ağlaması mümkünmüş gibi daha da hızlandı ve konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorba / BxB (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionHer gün tıpkı bir mum gibi eriyip yok olan bir hayat. Kalbini boğup gözlerinden firar eden yaşlar. Geçmişi saf acıdan ibaret olan biri, her aklına geldiğinde nasıl titremesindi? Her ne yaparsa yapsın ne bedenindeki ne de ruhundaki izleri geçiremezdi...