İnsanları yaşadıkları şeyler olgunlaştırırdı. Hayatı toz pembe biçimde yaşamış bir insanın olgun olmasını kimse bekleyemezdi, tıpkı üç yaşında ki bir çocuğun matematik problemi çözmesini kimsenin beklemediği gibi. Bu durumda biz ne kadar olgunduk karar veremiyordum. Çünkü her birimiz ailesi olmasına rağmen ailesiz büyümüş çocuklardık, Benim dışımda. Benim ailem küçükken ölmüştü.
Abimden başka kimsem kalmamıştı. Yanında anne babanın olması, geceleri üzerini gelip örten bir anne ya da her daim arkanda dimdik duran bir baba. Bazen çevremde gördüğüm insanlara çok özenirdim çünkü ben bu kriterlerin hiç birine sahip değildim. Ne gece üzerimi gelip örtecek bir annem, ne de daima arkamda duracak bir babam vardı. Bir insan annesinin kokusunu unuturmuydu? Ben unutmuştum. Bir anda babasının sesini unuturmuydu? Ben onu da unutmuştum. Onlara dair hafızamda yer alan anılar zamanla aklımdan siliniyordu ve malesef ki yerine yeni anılarda ekleyemiyordum. En çok acıtan da buydu zaten. Ailemi unutmak. Beni doğurmuş değer vermiş az da olsa belirli bir yaşa kadar getirmiş insanları unutmak zor geliyordu. Babam her ne kadar anneme yıllarca şiddet uygulamış olsa da ondan nefret edemiyordum.
"Asya, az önce hoca ne demişti kaçırdım da" dalgın bakışlarımı Duruya çevirdim.
"Hı?" Yüz ifademe bakıp güldü.
"Ohoo senin kafa başka yerde"
Duruyla aynı bölümdeydik, ikimizde hukuk okumaya karar vermiştik. Her ne kadar arada gevezelik edip beni bezdirse de onu seviyordum. İyi bir dosttu, anlayışlı ve yardım sever biriydi. Kötü bir şey yaşandığı zaman hemen yüz ifadenizden anlıyor ve anlatana kadar sizi darlıyordu. Darlamasının nedeni olayı öğrenmekten ziyade anlatınca daha rahat hissedeceğimizi düşünmesiydi.
Hocanın sınıftan çıkmasıyla derin bir nefes aldım ve kafamı sıraya gömdüm. Hukuk bölümü çok zordu. Sürekli ezber istiyordu ve not ala ala canımız çıkıyordu bütün gün. Duru her zaman ki gibi kendi hâlim de takılmama izin vermemiş ve beni dürtmüştü fakat tepki vermemiştim.
"Bilerek tepki vermediğini biliyorum. Bahçeye çıkmaya ne dersin? Bir daha ki dersimiz iki saat sonra" bir şey demeden yerimden kalktım ve elime telefonumu alarak merdivenlerden inmeye başladım. Derslikten çıktıktan sonra duruyla koridorda yan yana yürümeye başlamıştık.
"Abinle hiç konuştun mu?" Abimle en son iki gün önce konuşmuştum. Zaten altlı üstlü oturduğumuz için sürekli beraberdik.
"Ne konuda?" Sorduğum soruyla duru gözlerini ellerine indirdi ve oynamaya başladı. Gözlerimi kıstım ve yüzünü inceledim.
"Tartıştınız mı siz gene?" Duru elleriyle oynamayı bırakıp bana döndü.
Yakınarak "bir kere de anlama be" demiş ve önüne dönmüştü. Derin bir nefes aldım. Duru ve abim yaklaşık bir yıl önce sevgili olmuşlardı. İlk duyduğumda zaten aralarında bir şeylerin olduğunu anladığım için fazla tepki vermemiştim fakat Durunun Serkanı bu kadar çabuk unutup abimle çıkması içimde bir şüpheye neden olduğu için ilk günler ona uzak davranmıştım.
Abimler her ne kadar bunu kıskandığım için yaptığımı sansa da tek amacım durunun gerçekten abimi sevdiğinden emin olmaktı. Sürekli Duruyu izlemiş ve en sonunda gerçekten sevdiğine kanaat getirip ona karşı gardımı indirmiştim.
"Liseden arkadaşlarımla buluştuğum için bana kızdı bende ona karşı çıkınca olanlar oldu" abim çok kıskanç biriydi. Küçükken bu kadar kıskanç değildi fakat büyüdükçe bu duygusu yoğunlaşmıştı.
Duruyu, beni ve kızları kimseyle paylaşamıyordu. Bu iki yıl içerisinde abim saye ve Adeni de kardeşi olarak kabul etmişti. Bu yüzden her hangi bir erkek yaklaşımında saye ya da Aden bile olsa o kişi abime hesap veriyordu. Saye ve Aden de abimi abileri olarak kabullenmişlerdi. İkiside abim onlara ne derse desin sen kimsin, karışma gibi ithamlarda bulunmuyor abime gerekli açıklamalarını yapıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...