Uyarı: Shadowhunters dizisinden ilham
alınmıştır ve bir çok sahnesi benzeyebilir ona
göre okuyun!
Saniyelerle ilerleyen hayatımız sürprizlerle
doluydu...her saniye seçimler yapar ve onun
bedelini öderiz.
doğru veya yanlış.
Belki o gün arkdaşlarım il...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
The son of Moon
~~~~~
"Minie~....."
Bayan Park oğlunun odasını çalarak seslendi kahverengi saçlı orta yaşlı kadın, tatlı bir tebessüm ederek tekrardan kapıyı çaldı
"Jimin, biliyorsun bugün doğum günün ve-'
Bayan Park'ın sözünü bölen şey kapının aralanması olmuştu.
Hafif tatlı parfüm kokusu yayılmaştı odanı içerisinden.
Jimin kapıyı aralamış ve Annesine 'Ne oldu' dercesine baktı, siyah deri çeketi giyimiş içinde beyaz sade Tişört ve altınada sıkı parlak siyah bir pantolon giyimişti.
Annesi onu başta aşağa süzerek pürüzsüz meleksi yüzünde durmuştu. Dolgun yumuşak dudağında beli olan parlatıcı sürmüştü.
"Bir yere mi gidiceksin?...bugün evde kalsan olmaz mı Jiminie~?"
Sordu bayan Park titriyen sesi ile, zar zor gülümsedi ve biraz gerilmişti.
On sekizinci yaş doğum günüydü ve bu onun için çok önemli bir gündü bunu kendisi ne kadar bilmesede.
Bayan Park hep bu anı yüzleşmek ic için hazırlanmıştı ama görünüşe göre bir seyler ters gidicekti.
Jimin iç çekti ve odasından telefonunu alarak kapıyı kapatı.
"Anne her sene zaten seninle doğum günümü kutluyorum ve bilirsin artık reşitim arkadaşlarım ile vakit geçirmek istiyorum"
"a-ama Jimin bugün evde olman çok önemli..."
Bayan Park Jimin'in bileğini nazikçe tutmuş ve Israrla durdurmaya çalışmıştı.
Jimin telefonunun ekranını açarak saate baktı ve geciktiğini fark etti
"Hey Anne, benim için endişelendini biliyorum yeni 18 yaşına girdim ve merak etme Alkollü ağızıma almayacağım"
Sıcak bir şekilde gülümsedi ve Annesinin yanağını minik etkili öpücük kondurarak alt kata indi.
Jimin Annesi ile yaşıyordu Babasını hiç tanımamış ve görmemişti, ne resimlerde, ne de Annesi onun hakında bir şeyler bahsetmez daha doğrusu konuşmak istemezdi.
