"Tek hareketimle seni mesleğinden men edebilirim." Saruhan'ın pişkin pişkin konuşması bir yana, zor ayakta durduğu anlaşılıyordu. Yağız'ın yüz hatları iyice gerilirken korkuyla öne doğru atıldım.
"Tek hareketimle ağzınla burnunun yerini değiştirebilirim!"
İşte bundan sonra olanları hiçbirimiz beklemiyorduk.
Yağız Saruhan'a doğru bir hamle yapacakken Sevim tüm gücüyle onu itti.
"Çekilin Sevim Hanım!" Yağız sinirle bağırırken Sevim'in gözlerindeki korku o kadar hissediliyordu ki. Tam onları ayırmak için ilerleyecektim ki Sevim'in sesi olduğum yerde kalmama neden oldu.
"Siz Ayliz'e saygı duymuyor olabilirsiniz ama ben duyuyorum. Bu adamı bana emanet etti ve ben de elimden geleni yapacağım. Hiç mi utanmıyorsunuz yaralı birine saldırmaya?!" Hırsla konuşup Saruhan'ı kontrol etti kısaca bakarak.
Sevim benim için böylesine çabalıyordu. Kalbim mutlulukla kasılırken içim Sevim'e karşı minnetle doldu.
"Sevim!" Sesimi duyurmak için bağırdığımda Yağız hâlâ Sevim'in sözlerinin etkisindeymiş gibi görünüyordu. Herkesten böyle tepkiler görmek onu çok fazla yıpratıyor olmalıydı.
Sevim beni görür görmez rahat bir nefes alıp göz ucuyla Yağız'a baktı. Hâlâ olası bir hamleye karşın hazırlıklı olmaya çalışıyordu.
Yağız birkaç adım geriye doğru gitti, hiç ses çıkarmadı. Ruhu çekilmiş gibiydi. Bu hali canımı yaktı. Onca yaşanana rağmen acı çekmesi hâlâ ruhumda bir yerlere dokunuyordu.
Baran, Yağız'ın yanına giderken Sevim Saruhan'ın kolunu tutmuş nasıl olduğunu kontrol ediyordu. Saruhan'ın gücü tükenmiş gibiydi. Bir hemşire gidip Sevim'e yardım ederek Saruhan'ı odasına götürmesine yardım etti.
Kuzey Yiğit'e yaslanmış ve olanları hiçbir şey yapmadan izlemişti. Kaosla besleniyordu bu adam!
"Komutanım isterseniz sizi odanıza bırakalım?" Ozan'ın sesi duyulurken Kuzey hemen Yiğit'e baktı.
"Eh, tamam. Yiğit beni götürsün odama." Yiğit de el mecbur Kuzey ondan daha rütbeli olduğu için ona verilen emri kabul etti. Ozan onların bu hâline gülerken onun da bu konudan haberdar olduğunu anladım. Hiçbiri mi yadırgamıyordu bu durumu?
Beste ve Buğlem öylece durmuş yaşanan garip olayla ilgili konuşuyor gibilerdi. Nereye gitmem, kimin yanında durmam gerektiğini bilmiyordum.
Tek bildiğim şimdi kimin yanına gideceğim çok önemliydi bundan sonrası için.
Saruhan'a daha fazla zarar gelsin istemiyordum, ona destek olmak istesem de yakınlığımı yanlış anlaması kaçınılmaz bir şeydi. Ve ben bu yanlış anlaşılmanın yaşanmasını istemiyordum.
Yağız'ın yanına gitmem ise kaba tabirle enayilik olurdu. Bu yüzden neredeyse ağlamaklı bir şekilde etrafıma baktım. Çaprazımda kalan duvara yaslanan Yağız gözlerini üzerime dikmişti, bir ortam özlem kokabilir miydi? Kokuyordu. Sanki Yağız'ın özlemi doldurmuştu tüm koridoru.
Çok güçsüz ve daha fazla hayata tutunamayacak gibi hissediyordum. Bu yüzden yapmam gerekeni yapıp uzun haftalardır gitmeyi bıraktığım doktorumun çalıştığı kata yönlendirdim adımlarımı.
Kimse peşimden gelmedi, kimse nereye gittiğimi de sormadı ve bu benim için çok iyi bir şeydi. Açıklama yapacak halim yoktu.
Psikiyatristim bir üst kattaydı, merdivenleri kullanıp acele etmeden ilerledim. Seanslarımı aksatalı çok oluyordu, yardıma ihtiyacım olduğunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ruh Yangını
Teen FictionGüzel adamlar güzel severdi. ~ "Ruhumun yangını, en güzel yangınım. Bir kere göreyim yüzünü.." Bana en güzel yangınım diyordu, en acı yangınım oydu. Kendimi sıktım ağlamamak için. Kalp atışlarım kaburgamı incitti. Ben ağlamadım ama ruhum ağladı, h...