19. BÖLÜM "İTALYA GÖREVİ"

25 3 0
                                    

Selam Cesurlar📘

Bu hikayede bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler...

Umarım beğenirsiniz...

Keyifli okumalar.📖

⌨⌨⌨

"Ben bu güne kadar zaten çoğu şeye yeter dedim Alaz! Ama bak, ne kadar zaman geçerse geçsin yetmezmiş. Hiçbir şey yetmiyormuş." Diyerek sustu.

Yutkundum, cevap vermedim. Ne diyecektim ki zaten en iyisi susmaktı. Gaza basarak bir an önce mekana sürdüm.

Daha ne kadar böyle sürecekti ve biz daha ne kadar böyle birbirimize tam ulaştık derken kopacaktık bilmiyorum, yüzümü buruşturup düşüncelerimden kurtulmak için kafamı salladım. Dikkatimi yola vererek bütün düşüncelerimi ne olacağını düşünmeden susturdum...

**********

19. BÖLÜM "İTALYA GÖREVİ"

ALAZ KARAYAĞIZ'dan

Ben kimdim? Alaz... Alaz Karayağız. Kendimi bildim bileli Muhammed Karayağız'ın oğlu, Bozay olarak anıldım. Benim adım yasaktı, kullanılamaz bir engel gibiydi. Çocukken bile Alaz olan adımla değil Bozay olan adımla seslenirlerdi bana.

Alaz; Ateşti... Ateşin alevin en parlak hali demekti. Babam içinse ben ateş değildim yakıp yıkmamı değil onarıp iyileştirmemi isterdi hep, çünkü tek varisi bendim.

Bozay'sa; Bana yakışırdı, çünkü babam öyle derdi bana. Ona göre Bozay Güçlü demekti, korkusuz demekti. Tıpkı babamın bana bakarken gördükleri gibi.

Ben kimdim peki? Sadece adını bile unutan biriydim. Unutmuştum adımı taki ilk defa birisi bana adımla seslenene kadar. İsmi gibi olan birisi. kendime saklamıştım ben onu. Beni, bana yâr eden tek insanı. Biliyorum, bir gün onu kaybedeceğimi çok iyi biliyorum ki yıllar önce de ettim ama kendime karşı koyamıyorum. Bir insan hayallerini elinden alan bir insanı nasıl affedebilir? Affetmesin de zaten. Eğer ederse...ölürüm. Bir insan hatasının cezasını çekmeden bu hayatı nasıl yaşayabilir bilmiyorum. Her insan hata yapar derler. Bu lafı duydukça küfür edesim geliyordu ama bu hiçbir şeyi değişmeyecekti bunu da biliyorum.

Ve ben hata değil, bir tercih yapmıştım İz'in bana baktığı her gün bu tercihin beni nasıl yok ettiğini izliyordum ve belki de çoktan yok etmiştir bile. Çünkü biliyorum ki En büyük günah sevmekti, sevdiğini yakıp bile bile o günaha boyun eğmekti, bu sevgi de o günahın ağır bedeliydi...

Mekana geldiğimizden beri ne ben konuşmuştum ne de İz'in ağzından tek bir kelime bile çıkmamıştı. Etrafa bakındım, dışarıdan bakan boş depo derdi buraya ama benim için boş mekandan fazlasıydı, çok kez bana yuva olan yerdi, benim mekandı burası. Masa çok uzun olmasa da tam istediğim gibiydi ve şuan tam karşımda İz, onun iki yanında yani solunda Yüsra sağında Kadir, Kadir'in yanında Paydar, Paydar'ın diğer tarafındaysa Yalın vardı. Yüsra'nın yanında da Derin oturuyordu. Benim yanımdaysa Ceyhun'la Yaprak oturmuş karşılarındaki geçmişim olan bu insanlara bakıyorlardı. İz'se gözlerini Yaprak'a dikmiş kim olduğunu anlamak ister gibi bakıyordu. Ki bence dağ evinde konuştuğum Yaprak'ın o olduğunu anlamışdı.

Sağ kolumun dürtülmesiyle Ceyhun'a döndüm. "N'apıyorsun oğlum?" Diye sormamla kaşlarıyla benimkileri işaret etti.

ŞAH&MAT Mahalle HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin