"206 numaralı salon, 13. kapsülde bulunan 341 numaralı denek Kim Aerin getirilsin.""Tamamdır efendim, hemen getiriyoruz." Odadan dört kişi çıktığında yanımdaki profesöre dönerek "diğer tüm deneklere iki kişi giderken neden o kadına dört kişi gidiyor?" sorusunu yönelmiştim. "O kadın delirdi. Buraya gelmesinin üzerinden 16 yıl geçti. Aldığı yüksek doz iğneler, testler ve yapılan deneylerden sonra bir çok hasta gibi delirdi. Ama onu burda tutma sebebimiz onun bağışıklığının çok güçlü olması ve nerdeyse 7ml doz içeren iğne kullanmamıza rağmen yaşamaya devam etmesi." Duyduklarım ile şaşırmış aynı zamanda ise heyecanlanmıştım. Bir insan en fazla 5ml doz alabilir fazlası zehirdir, ama bu kadın çok dayanıklı.
İçeriye giren kadını incelemiştim. Üstünde hasta kıyafetleri gibi olan ama mavi yerine düz beyaz olan önlüklerden vardı, dağınık saçları, krizde çizdiği yüzünde ki hafif kanamış yaraları ve aldığı doz etkisi ile kendinde değildi. Bir önceki hastadan dolayı odanın temizlenmesini beklerken yanımda bana eşlik edecek dört doktor ve profesör vardı diğer doktorlarında hastaları geldiğinde oda temizlenmişti. İçeriye girmek için kadın kaldırıldığında bağırmaya ve korumalardan kurtulmaya çalışıyordu. Ona doğru dönüp, "eğer biraz daha bizi zor duruma sokar ve odaya girmezsen en ağır tedaviyi uygularım ve yaşama şansın %1'den bile az olur." diyerek kadına tıslamıştım tabii ki korkmuştu bu yüzden -ayağında kaçmaması için bulunan kelepçelerin bir birine çarpma sesi hariç- çıt çıkarmadan odaya girmişti.
Onlarca test, onlarca deney sonunda kadının ürettiğimiz yeni -onların ilaç olarak düşündüğü- zehire karşı vucüdunun verdiği tepkilerin çoğunu elde etmiştik. Tabii bu deney iki saati almıştı ve oda da ki herkes yorulmuştu fakat iyi iş çıkarmıştık. Kadın yapılanlar sonunda daha fazla dayanamamış ve bayılmıştı. Bu kadının bizde büyük etkisi olduğu için kabus görmemesi ve ağrı çekmemesi için koluna bir ilaç enjekte etmiştik. Dosyaların hepsini topladıktan sonra odama doğru yürümeye başlamıştım. Diğer odaların önünden geçerken içerde hâlâ deney yapan doktorları ve profesörleri görüyordum. Sanırım işleri hâlâ bitmemişti.
Ben Hwang Hyunjin, bir tane kardeşim var. Çalıştığım yer ilaç fabrikası gibi görünen ama içinde kendi deneylerini yapan insanlarla dolu olan bir şirkettir. Burada doktorlar ve profesörler, denekler üzerinde çalışmalar yapar. Dünya'nın dört yanından her ülkeden insanlar getirilmiştir buraya. Amacımız ise; insanları ölüm ile burun buruna getirebilecek ilaçlar üretmek. Bu yüzden tüm ülkelerden her yaşta denek vardır. Bu sayede tüm insanlar ölümü tadacaktır lakin ölmeyecekler. Sadece acı çekecekler ve bizden onları kurtarmamız için yalvaracaklar. Bunu yapma sebebimiz ise insanların öldürdüğü ruhların, doğanın, hayvanların tattıkları acıyı tattırmak. Kapsüller ise deneklere enjekte ettiğimiz ilaçlar onlarda ters etki edebiliyor. Bu yüzden tüm herkesin güvenliği için onları kapsüllerde uyuturuz. Yapılan deney, hergün görevlilerin kontrolü altında yapılan yemek yemek, duş almak ve diğer ihtiyaçlar harici o kapsüllerde dururlar. Bayan Kim'in üzerinde yapılan deneylerin sonuçları çıkmıştı, bu kadın inanılmazdı. Aldığı yüksek dozlara rağmen Organları hâlâ işlevini koruyordu. Bu kadının yüksek dozlara rağmen hâlâ ayakta kalması bizim en büyük yararımıza. Eğer olurda bir gün bu kadın ölürse deneyler mahvolabilir, lakin bir çocuğu varsa ve çocuğuda kadın gibi dirençliyse işimize daha çok yarayacaktır.
"Bay profesör sizinle bir şeyler konuşmalıyım." Neredeyse elli yaşlarında olan profesör bana doğru dönmüş ve bi sorun olduğunu düşünerek panik yapmış. "Sorun nedir Hwang yoksa bir şey mi oldu?"
"Ah hayır endişelenmeyin sadece Kim Aerin hakkında konuşmak istiyorum."
"elbette gel otur şöyle." Profesörün gösterdiği sandalyeye oturup lafı kısa kesmiştim.
"Efendim o kadının bağışıklığı çok güçlü öyle ki bizim ilaçlarını üretipte panzehirini üretemeyeceğimizi düşündüren korkumuzu bile yok edebilir."
"Yani o kadının bağışıklığı ürettiğimiz zehirlerin panzehri olabilir mi diyorsun?"
"Evet efendim, tek sorun kadının bağışıklığını yetersiz olup zehirden hayatını kaybetmesi ki bu bizim için hiç iyi olmaz ama eğer onunla aynı bağışıklığı taşıyan bir çocuğu varsa-" profesör ne diyeceğimi anlamış gibi sözümü keserek "Yani her ihtimal için 'o kadının çocuğunu da denek yapalım.' Demek istiyorsun yanılmıyorum değil mi bay Hwang?"
"Evet efendim." profesör ile konuşmamdan sonra eşyalarımı toplamaya gitmiştim. Profesör beni yanıltmamıştı. Benim istediğimi artık o da istiyordu ve geriye yapacak sadece iki şey kaldı; çocuğu bulmak ve denek yapmak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
341 mi? ˖ Hyunin
Teen Fictionİnsanları öldürmeyen ama acı çektiren ilaçları üreten ZİÜ.